Bir hafta içinde terör çirkin yüzünü iki canlı bomba ile gösterdi.
Kızılay-Güven Park'ta PKK, Taksim'de DAÄ°Åž baÄŸlantılı teröristler sivilleri hedef alarak gündelik yaÅŸam alanlarını kana boyadılar.
Korku, yılgınlık ve panik yaratma amaçlı bu terör eylemleri her iki terör örgütünün fanatik militanlarını patlattığı bir cinnet halinin yansıması. Bu iki örgüt birbiriyle anlaÅŸmışçasına, yarışırcasına bombalar patlatıyor. Her iki örgütün de paylaÅŸtığı cinnet hali kamuoyunda "PKK ve DAÄ°Åž terörünün aynı olduÄŸu" yönünde bir kanaati iyice güçlendiriyor.
Hatta ilginçtir, CumhurbaÅŸkanı ErdoÄŸan'ın "PKK ile DAÄ°Åž aynıdır" cümlesini ilk ifade ettiÄŸi zamanlarda eleÅŸtiren muhalif yazarlar ÅŸimdi aynı noktaya geldiler. PKK'nın terör eylemlerinin DAÄ°Åž benzeri bir "vahÅŸeti" ürettiÄŸi büyük bir çoÄŸunluÄŸun ortak kabulü haline geldi.
Bu durum kendisini "Kürt halkının özgürlüÄŸü için savaÅŸan bir örgüt" olarak gören PKK ve dolayısıyla Kürt milliyetçileri için çok kritik bir dönemece iÅŸaret ediyor. Özellikle büyükÅŸehirlerde sivilleri hedef alan PKK terör eylemleri Kürt milliyetçilerini "nefret objesine" çevirmeye baÅŸladı.
Benzer bir ötekileÅŸtirme, düÅŸmanlaÅŸtırma 1990'larda yaÅŸanmıştı.
Ancak bugün kabaran öfkeyi daha tehlikeli buluyorum. PKK yöneticilerinin artık gizlemediÄŸi bir nihai amaç olarak "bölünme" tehdidi Türkiye kamuoyunu gittikçe geriyor. Nitekim Nevruz'un "yeni bir çözüme vesile olabileceÄŸini" söyleyen KCK Yürütme Konseyi üyesi Karayılan, Türkiye'nin "parçalanması" ifadesini bir tehdit olarak sarf etmekte:
"2016 sıradan bir yıl olmayacaktır. Kürt düÅŸmanlığında ısrar edilirse, Kürtler ayrılacaktır. Newroz'a kadar da Kürtlerin sloganı birliktir. Bunun deÄŸerini bilmezler ise, kuÅŸkusuz Türkiye parçalanacaktır."
"Türkiye'yi bölme" tehdidi ErdoÄŸan ya da AK Parti karşıtlığı ile artık örtülemez. Aksine kitlesel ve tepkisel bir milliyetçi fırtınayı besler. PKK'nın sol -milliyetçi -seküler kökleri ya da söylemleri gittikçe DAÄ°Åž benzeri bir terör örgüt olduÄŸu algısının yayılmasını engelleyemiyor. Bunun, kanaatimce, sivilleri hedef almasından baÅŸka iki sebebi daha var. Ä°lki, PKK'nın kendisinin bugün "her dönemden daha güçlü" olduÄŸu ve Türkiye'yi diz çöktürebileceÄŸi hissiyatı.
Bu hissiyat Kürt milliyetçilerinin "hırsı" ve "Türkiye karşıtlığı" konusunda kamuoyunu büyük bir infiale doÄŸru sürüklüyor. Ä°kincisi, Kuzey Suriye'de "devletleÅŸme" çabaları sürdüren PYD- PKK çizgisinin o bölgede kontrolü elde tutmak için her ÅŸeyi yapabileceÄŸi kanaatinin pekiÅŸmesi.
Hatırlayalım, Suriye iç savaşında DAÄ°Åž sahneye girdikten sonra bu örgüte karşı mücadele eden "yerel aktörler" arasında PYD öne çıkmıştı. Önce ABD'nin sonra Rusya'nın desteÄŸini alan PYD'nin DAÄ°Åž ile mücadelede en büyük meÅŸruiyeti, Kobani savaşı sırasında olduÄŸu üzere, DAÄ°Åž'in "savaÅŸ hukuku" tanımayan vahÅŸetiydi.
PYD de kendini "dinci fanatikler" karşısında "seküler özgürlük savaÅŸçıları" olarak sunmuÅŸtu. Ancak Temmuz 2015'ten itibaren PKK çözüm süreci sırasındaki hazırlıklarını kullanarak "kıra dayalı ÅŸehir savaşına" yöneldi. GüneydoÄŸumuzun ilçelerini iç savaÅŸ görüntülerine benzeten bu savaÅŸ tercihi Kürtlerin desteÄŸini kazanamadığı gibi kamuoyunda PKK'nın DAÄ°Åž türü bir örgüt olduÄŸu algısını besledi.
Bu algının büyümesinin çok tehlikeli sonuçlar üretebileceÄŸi görüÅŸündeyim. Terörden bunalan sıradan insanların muhtemel aşırı tepkilerinden bahsediyorum.
DAÄ°Åž destekçileri Türkiye toplumunda çok marjinal bir sosyolojiye karşılık gelirken Kürt milliyetçilerinin "nefret objesi" haline dönüÅŸmesi ihtimali çok daha ciddi bir tehlike. PKK da bu gidiÅŸatı körüklüyor. Karayılan'ın dediÄŸine göre Nevruz'dan sonra "PKK'nın ÅŸehre inmesiyle yeni bir ÅŸiddet dalgası" yaratacaklarmış.
"2016 yılını da Kürtlerin ayrılma yılı" olarak belirlemiÅŸler.
Kürt halkının asla ayrılmayı istemediÄŸini biliyoruz.
Türkiye toplumu Suriye'nin geleceÄŸinin belirleneceÄŸi 2016'yı bütün sıkıntılarıyla göÄŸüsleyebilecek bir saÄŸduyuya da sahip.
Buna yürekten inanıyorum.