SETA > Yorum |
Çözüm Telaşı

“Çözüm” Telaşı

Türkiye de benzerlerinden ve hatta kendi tarihindeki önceki dönemlerden farklı bir terör tehdidi ile karşı karşıya.

Terörle mücadele süreci demokrasilerin her zaman en zorlu gündemidir. Bugün Türkiye de benzerlerinden ve hatta kendi tarihindeki önceki dönemlerden farklı bir terör tehdidi ile karşı karşıya.

Malum olduÄŸu üzere, her sorun karşısında Türkiye'nin "kendine özgü ÅŸartlarından" bahsetmek analizi zayıflatır, sığ bir tekrara düÅŸürür. Ancak "kendine has" olmanın kritik boyutlarını göz ardı etmek de genellemenin yanıltıcı benzerlikleri altında analizi körleÅŸtirir. Böylece terör örgütüne yönelik sertlik dönemi ile çözüm sürecini baÅŸlatma/bitirme zamanını tayin noktasında hatalara düÅŸülebilir.

"PKK ile masaya dönelim" yönündeki acil çaÄŸrıların içine düÅŸtüÄŸü can alıcı hata tam da budur. "Çözüm" telaşı içinde olanlar HDP'den paralel yapıya ve liberallere kadar uzanıyor.

PKK terörünün bugünlerde temsil ettiÄŸi tehlikenin konjonktürü ve mahiyeti itibariyle Çözüm sürecini yeniden baÅŸlatma önerisi birçok zaafla malul. Öncelikle, aynı nehirde iki defa yıkanılmaz. 2013 Mayıs ÅŸartları büyük ölçüde deÄŸiÅŸti. DAÄ°Åž ve PYD kantonlaÅŸması sonrası bir dönemdeyiz.

PKK'nın AB tipi yerel yönetime razı olmayacağı, aksine Pan-Kürdist bölgesel konfederasyon peÅŸinde koÅŸtuÄŸu bir düzlemdeyiz. Dahası, Suriye ve Irak iç savaÅŸlarının getirdiÄŸi kaosta büyük güçlerin Türkiye'nin bölgesel rolünü sınırlandırma amacıyla terör örgütlerine destek verdikleri bir ortamdayız.

YüzleÅŸtiÄŸimiz tehdit de birbirleriyle ve Türkiye devletinin politikalarıyla etki-tepki denkleminde olan üç terör örgütünün (PKK, DAÄ°Åž ve DHKP-C) oluÅŸturduÄŸu bir sarmal. PKK-PYD ve DAÄ°Åž birbirlerinden tepkisel anlamda beslenerek tabanlarını radikalleÅŸtiriyorlar ve terör üretiyorlar. Her iki örgütün söylemlerinde küreselci bir ortak zemin var. DAÄ°Åž sert Selefi- mesiyanik dille baÄŸlılarını radikalleÅŸtirirken PKK- PYD Ä°slamcı karşıtı, sekülarist ve etnik bir söylemle aynı radikalleÅŸmeyi saÄŸlıyor.

Yine her ikisi de toplumsal destek saÄŸlamanın bir aracı olarak "devletimsi" yapıyı ve dış baÄŸlantılarını kullanıyor. Dolayısıyla DAÄ°Åž'in nasıl bitirileceÄŸi görülmeden ne PKK ne de bölgedeki hiçbir aktör mevcut konumunu deÄŸiÅŸtirmeyecek.

Türkiye'ye özgü olan bir diÄŸer durum ise büyük güçlerin küresel anlamda ortak tehdit olarak tanımlanmış bir terör örgütü (DAÄ°Åž) ile mücadele için baÅŸka bir terör örgütünü (PKK-PYD) destekliyor olmaları.

Evet, SoÄŸuk SavaÅŸ döneminde rakiplerin diÄŸer tarafı zayıflatmak için kendilerine yakın terör örgütlerini "kurtuluÅŸ savaÅŸçısı" diye desteklemesine alışıktık. Ancak bugün ilk defa rakip büyük güçlerin ve bölgesel güçlerin aynı anda desteklediÄŸi bir terör örgütü var karşımızda. ABD, Rusya ve Ä°ran aynı anda farklı amaçlarla PKK- PYD yapılanmasına destek veriyor.

Bir yanı dünyanın terör listesindeki örgüt (PKK), diÄŸer yanı DAÄ°Åž karşısında desteklenen yerel savaÅŸçı aktör (YPG) görüntüsünde olan bir yapı söz konusu. Bu ABD için oldukça "kullanışlı", Türkiye için "ölümcül" bir kombinasyon. Sözgelimi ABD, PKK ile mücadelede bizimle iÅŸbirliÄŸi yaparken PYD'ye açık destek verebiliyor. Ve PKK ile masaya dönülmesi noktasında "arabulucu" olmayı da teklif edebiliyor. CumhurbaÅŸkanı ErdoÄŸan'ın ısrarla PKK ve PYD aynı söylemi bu "kullanışlı" kombinasyonu yıkma amaçlı.

GüneydoÄŸu'nun ilçelerindeki PKK -KCK yapılanması tasfiye edilmeden, Suriye'nin geleceÄŸi netleÅŸmeden ve söz konusu kullanışlı kombinasyon kırılmadan masaya dönme çaÄŸrısı yapmak nafiledir. ABD'nin baskısına ya da PKK'nın olası bir ateÅŸkesle rahatlama isteÄŸine hizmet eder.

Teröristlerle mücadeleye mutlaka kentlerin yeniden imarı ve halk ile yakın iletiÅŸim boyutları eklenmeli. PKK'nın, organizasyon olarak, Türkiye'de bir geleceÄŸi olamayacağını iki çözüm denemesinde (2009 ve 2013) kendileri masayı devirerek gösterdiler.

Kürt milliyetçileri, isterlerse, demokratik siyaset yapma imkânına sahipler. ErdoÄŸan'ın "ortada müzakere edilecek de, görüÅŸülecek de bir konu yoktur" açıklaması bu gerçekliÄŸe iÅŸaret ediyor.

[Sabah, 8 Nisan 2016]