SETA > Yorum |
AB Terörle Mücadelede Türkiye'yle Uyum Yakalamalı

AB Terörle Mücadelede Türkiye'yle Uyum Yakalamalı

Amsterdam’da hendekler açılsa, Berlin’de öz yönetim ilan edilse, Londra’ya ağır silahlar yığılsa ya da terörden bizim canımızın yandığı kadar canları yansa AB ülkeleri toplu imha silahları kullanacak seviyeye gelirdi.

Vizesiz AB için bekleyiÅŸ sürerken en kritik aÅŸamalardan birisi aşıldı. Komisyon Türk vatandaÅŸlarının Schengen ülkelerine vizesiz girebilmesi için tavsiye kararında bulundu. Åžimdi ise olan Avrupa Konseyi ve Parlamentosu’nun (AP) onayı gerekiyor.

Türkiye ve AB’den bazıları ise ‘terörle mücadelede yasalarında uyum’ ÅŸartını dillerinden düÅŸürmüyor. Vizesiz AB için AB’nin ÅŸart koÅŸtuÄŸu 72 maddeden birisi, kabaca terörle mücadele ve terör tanımında AB standartlarına uyumla alakalı. Bu kesimin kahramanı ise AP’nin Türkiye raportörü Kati Piri. Daha önce Türkiye raporunda görüÅŸtüÄŸü PKK’lıların söylemlerini neredeyse bilimsel bulgu gibi pazarlamaya çalışan Piri, birkaç gün önce yine Türkiye’nin terörle mücadelesini hedef aldı. AB Türkiye’den, AB’nin 2002’de çizdiÄŸi terörle mücadele çerçevesine uyum saÄŸlamasını istiyor.

Piri’nin PKK sempatizanlığını bir an olsun unutalım ve bahsedilen 2002 çerçevesine bakalım. Bakalım ki AB’nin terörle mücadele konusunda Türkiye’yle uyum içerisine girmesi gerektiÄŸini, an itibarıyla PKK ve türevlerine karşı gösterdikleri hassasiyetin 2002 çerçevesine aykırı olduÄŸunu da net bir ÅŸekilde görelim.

Konsey’in 13 Haziran 2002’de çizdiÄŸi çerçeveye göre terör: Bir insan topluluÄŸunu korkutmak; bir ülkenin temel siyasi, anayasal, ekonomik veya sosyal yapılarını istikrarsızlaÅŸtırmak veya yıkmak, bir devleti bir icraata zorlamak veya bu icraattan vazgeçirmek için; insan hayatına kastetmek, kaçırmak veya rehin tutmak, kamu tesislerine zarar vermek, ulaşım araçlarını kaçırmak, silah üretimi, kullanımı, ticareti vs. yapmak, su veya elektrik arzının kesilmesine sebep olacak müdahalelerde bulunmaktır. Terörle mücadelede evrensel yasalardan ayrılmamayı ve temel hak ve hürriyetlere saygıyı da vazeden AB, aynı zamanda üye ülkelerden terör örgütü yöneticilerinin, örgüt faaliyetlerine katılan ve örgüte bilgi ve para akıtanların da cezalandırılmasını istiyor. Son olarak ise bu terör faaliyetlerine yardım ve yataklığın, terör kışkırtıcılığının ve terör giriÅŸimlerinin de cezalandırılması gerektiÄŸinin altını çiziyor.

AB’nin çerçevesine göre PKK ve türevleri ‘kusursuz’ bir terör örgütü. Gerçi AB raporları PKK’nın terör listesinde olduÄŸundan bahsediyor ama aymaz bir ÅŸekilde Türkiye’nin terör tanımını eleÅŸtiriyor, Türk güvenlik güçlerini kınıyor ve yargılanmalarını istiyor, devleti sokaÄŸa çıkma yasağını kaldırmaya çağırıyor, acil ateÅŸkes ve müzakereye davet ediyor. Yani Selahattin DemirtaÅŸ veya Duran Kalkan ne diyorsa benzerini söylüyor.

Türkiye’nin terör tanımı AB’nin bu terör tanımıyla gayet uyumlu, fakat AB bizden hiçbir üye ülkeden istemediÄŸi bir ÅŸeyi- terörle mücadelenin durmasını- istiyor. AB mesela Fransa’ya DAÄ°Åž’le acil ateÅŸkes ilan et, oturun anlaşın biz de size aracı olalım diyebilir mi? Ya da Belçika’ya ‘Karışmayın Mölenbeek’i DAÄ°Åž yönetsin’ açıklaması yapabilir mi? Ya sokaÄŸa çıkma yasakları? AB’nin merkezi Brüksel’deki sokaÄŸa çıkma yasaklarını, sokaklardaki askerleri unuttuk mu? Her ÅŸeyi bir kenara bıraktık, yıllardır PKK, DHKP-C, MLKP teröristleri AB ülkelerinde keyif sürerken AB hangi çerçeveden bahsediyor?

Ä°ddia ediyorum mevcut ÅŸartlar altında terörle Türkiye kadar temel hak ve hürriyetlere saygılı bir ÅŸekilde mücadele eden bir baÅŸka ülke yoktur. Amsterdam’da hendekler açılsa, Berlin’de öz yönetim ilan edilse, Londra’ya ağır silahlar yığılsa ya da terörden bizim canımızın yandığı kadar canları yansa AB ülkeleri toplu imha silahları kullanacak seviyeye gelirdi.

Bu sebepten Türkiye-AB anlaÅŸmasına ‘AB’nin terörle mücadelede Türkiye’yle uyum yakalaması gerekmektedir’ ÅŸartı eklensin. EÄŸer AB terörle mücadelede PKK’ya istisnai bir parantez açıyorsa CumhurbaÅŸkanı ErdoÄŸan’ın da benzer ÅŸekilde ifade ettiÄŸi gibi ‘onlar kendi yoluna, biz kendi yolumuza’…

[Akşam, 9 Mayıs 2016]