SETA > Yorum |
AB ile EleÅŸtirel Entegrasyon

AB ile EleÅŸtirel Entegrasyon

AB temsilcilerinden 14 Aralık operasyonuna dosyaların içeriğine bakılmadan verilen hızlı ve hazır tepkiler imaj konusunun Türkiye'ye karşı bir sermaye olarak daha yoğun şekilde tüketileceğini göstermektedir.

17 Aralık darbe giriÅŸiminin arkasındaki paralel yapı ile mücadelenin uzun ve sıkıntılı olacağı en başından biliniyordu. Bu yapı ile mücadelenin iki sorun alanı üreteceÄŸi hepimize malumdu. Ä°lki, devlet içinde odaklanan bu yapının icraatının yargılanması demokratik hukuk devleti kuralları içinde yürütülmeli. Ancak bu zorunluluk, mücadele sürecinin zamana yayılması sıkıntısını da beraberinde getiriyor.

Paralel yapının mensuplarınca imajı yıpratılmış yargının Ergenekon ve Balyoz davalarındaki hataları tekrar etmemesi gerekiyor. Kendisine karşı operasyon yapılacağını haber alan paralel yapının bütün imaj çalışmalarını da göÄŸüslemek cabası.

Ä°kinci sorun alanı, paralel yapı mensuplarının tasfiyesinin içte ve dışta yoÄŸun bir kampanya ile karşılanmasıdır. TaÅŸları daha önce titizlikle döÅŸenen AK Parti karşıtı uluslararası imaj çalışması yeni tonlar kazanarak sürüyor. Nitekim AB temsilcilerinden 14 Aralık operasyonuna dosyaların içeriÄŸine bakılmadan verilen hızlı ve hazır tepkiler imaj konusunun Türkiye'ye karşı bir sermaye olarak daha yoÄŸun ÅŸekilde tüketileceÄŸini göstermektedir.

Hiçbir demokrasinin hatta devletin müsaade etmeyeceÄŸi "paralel yapılanmanın" tasfiyesinin Türkiye demokrasisi için ne kadar elzem olduÄŸu ortadadır. AB temsilcilerinin bu tür bir yapıyı hayal edemediklerini, bu yüzden yapılanları anlamadıklarını düÅŸünebiliriz. Ya da daha kötüsü, bu konuyu Türkiye'ye baskı uygulamak için bizzat kullandıkları sonucuna varabiliriz.

Türkiye'yi on yıldır müzakere masasında bekleten AB'nin Türkiye'deki siyaseti etkileme kapasitesinin iyice düÅŸtüÄŸü ortada. Geçen hafta Türkiye'yi ziyaret eden AB Komisyonu DışiÅŸleri Yüksek Temsilcisi Federica Mogherini ve beraberindeki heyetin oluÅŸturduÄŸu iyimser havanın müzakere sürecinde yeni fasılların açılması ile sonuçlanacağı konuÅŸuluyordu.

AB temsilcilerinin son operasyon hakkında Türkiye'yi "demokratik deÄŸerler ve basın özgürlüÄŸü" baÄŸlamında sorgulayan eleÅŸtirileri CumhurbaÅŸkanı ErdoÄŸan tarafından net bir dille cevaplandırıldı: "Kimse kusura bakmasın, AB'nin kapıkulu deÄŸiliz; alacaklarsa alsınlar, almayacaklarsa almasınlar... Mürebbiye edasıyla parmağını sallayarak Türkiye'ye akıl vermeye çalışanlar karşısında o eski Türkiye'nin olmadığını anlasınlar."

ErdoÄŸan'ın bu tavrını AB ile iplerin kopması olarak yorumlayanlar çıktı. Hatta "demokrasiden vazgeçen Türkiye'nin AB'den vazgeçmesi mecburidir" diyerek otoriterleÅŸme söylemine baÄŸlayanlar oldu. Bu yaklaşımın, içinde paralel yapının da olduÄŸu AK Parti karşıtı zümrenin bir kampanya argümanı olduÄŸunu görmek lazım.

"AB'den koptunuz, sonunuz Rusya gibi olacak" söylemi Türkiye'nin dönüÅŸümünün taşıyıcı aktörü olan AK Parti'yi uluslararası imaj üzerinden tedip etme gayreti. Elbette, Türkiye'nin AB ile iliÅŸkileri ve uluslararası imajı önemlidir. Ekonomi baÅŸta olmak üzere birçok açıdan... Ancak fark edilmesi gereken ÅŸey ÅŸudur: Türkiye paralel yapı ile etkin bir mücadele yapamazsa istikrarını ve demokratik düzenini koruyamaz. Daha önemlisi, Türkiye'nin yeni dış politikası AB'yi ve hatta tüm dünya düzenini gerektiÄŸinde eleÅŸtirebilme gücünü kendisinde görmektedir. Yani Türkiye'nin AB ile yeni iliÅŸkisi "eleÅŸtirel entegrasyondur."

"EleÅŸtirel entegrasyon"dan neyi kastediyorum? Bu bir ret, iplerin koparılması deÄŸildir. KoÅŸulsuz bir uyum ve teslimiyet de deÄŸildir. Üçüncü bir yoldur. Türkiye'nin temel stratejik tercihlerinden birisi, Batı ve AB ile entegre olmaktır. Ancak bu tercih koÅŸulsuz ve pazarlıksız deÄŸil.

AB ile entegrasyon, öncelikle, Türkiye'nin milli menfaatlerini ve önceliklerini kendisinin belirleyebildiÄŸi bir otonomiye açık olmalı. Ä°kincisi, dünya düzeninin adaletsizliÄŸini ve OrtadoÄŸu'da yapılmayanları ortaya koymaya engel olmamalı. Üçüncüsü, eÅŸdeÄŸer aktörler arasındaki saygı ve etkileÅŸime dayanmalı.

Türkiye'nin kendi algısı bu istekleri gerçekleÅŸtirmek için mücadele edecek bir iradeyi çoktan seferber etmiÅŸ durumda.

[Sabah, 19 Aralık 2014]