Gazeteciliğin temel ilkelerinden birisi topluma karşı sorumluluktur. Tarih boyunca gazeteciliğin var oluş nedeni de bu bağlamda şekillenmiştir. Kendisini var eden toplumsal dinamiklere yabancı olan, kültürel ve coğrafi dinamikleri yok sayarak yaşadığı topluma dışardan bakan veya şiddeti kutsayan gazetecilik faaliyetleri uzun vadede toplum tarafından dışlanmış ve itibar edilmeyerek cezalandırılmıştır.
Haber yazımında, fotoğraf tercihinde ve genel olarak içeriğin kurgulanmasında gazetecinin yapması gereken şey toplumsal sorumluluk bilinciyle hareket etmektir. Deprem ve sel gibi afet zamanlarında, salgın hastalık dönemlerinde ve terörle mücadele gibi toplumun varlığını tehdit eden hassas süreçlerde medya neyi nasıl haberleştireceği konusunda ince eleyip sık dokumalıdır. Maalesef, son dönemde özellikle Türkiye'nin PKK terörüyle giriştiği mücadele esnasında Cumhuriyet, BirGün ve Radikal gibi medya organlarının yeterli hassasiyeti gösterdiğini söylemek zordur. Haberlerin yazılmasında, fotoğraf tercihinde veya olayın yorumlanmasında sorunlu bir yaklaşım öne çıkartılmaktadır.
Yayınların bu şekilde tasarlanması büyük ölçüde terörü üreten PKK gibi örgütleri teşvik edecek bir nitelik de taşımaktadır. Çünkü genel olarak bakıldığında yayınlarda şiddetin, acının ve yıkımın kaynağı olarak örgüt değil sanki devletmiş gibi bir algı görülmektedir. Bu yaklaşımın nasıl somutlaştığını altı başlıkta özetleyelim.
ÖZNENİN GİZLENMESİ
Terör örgütü PKK tarafından gerçekleştirilen saldırılarla ilgili haber hazırlanırken örgüt adı kullanılmamaktadır. Yani gizlenmektedir. Bu bağlamda son dönemde PKK tarafından gerçekleştirilen saldırıların haberleri hazırlanırken Cumhuriyet, Zaman ve Radikal gibi yayın organlarında PKK adı, kritik zamanlarda, kullanılmamaktadır. Haberciliğin kurucu dayanağı 5N1K formülünde yer alan soruların en önemlisi 'Kim' sorusu cevaplanmadan aktarılan haberlerle aynı zamanda gazeteciliğin kendisi de yok sayılmaktadır.GÖRÜNTÜ TERCİHİ
PKK'ya yönelik operasyonların habere dönüştürülmesinde, operasyonların neden yapılmak zorunda kalındığı belirtilmeden sadece sonuca odaklanarak metnin kurgulanmasıyla bilgi boşluğu ortaya çıkmaktadır. Haberi desteklemek için tercih edilen fotoğrafın işlenme biçimiyle operasyonların yapılma nedeni de keyfilikle örtüşecek bir şekilde işlenmektedir.Örneğin Cizre ilçesiyle ilgili bir haber verilirken şu kadar kişi öldü, şu kadar ev yıkıldı vb. içerik bilgisi verilirken görüntüde asker, polis veya araçların kullanılması okuyucuyu yönlendirmekte ve bu olanlarla kullanılan görsel arasında ilişki kurulmaktadır. PKK şiddetiyle zarar gören bölgelerden bahsedilirken asker veya polis fotoğrafı kullanmak, basit ama kritik bir gazeteci kurnazlığı olarak yorumlanabilir.
İÇERİĞİN ÇARPITILMASI
Terör olayları esnasında bazı yayın organları, şiddetin kaynağına odaklanmak yerine şiddeti yok etmek isteyen kamu görevlilerine odaklanarak içeriği çarpıtırlar. PKK kaynaklı terörün neden olduğu acı ve gözyaşı sanki başka nedenden dolayı oluyormuş gibi mecaza ve belirsiz bir dile dayalı anlatım tekniği kullanılır.Bu durum terör örgütleri için oksijen mahiyetindedir. Çünkü eylem yaptıklarında kendileri değil de resmi yetkililerin eleştirilmesi, şiddetin kaynağı olarak kendilerinin gösterilmesi yerine siyasi aktörlerin ön plana çıkartılması, onlar açısından yaptıklarının haklı olduğu izlenimi oluşturabilir. Bu durum bir sonraki terör saldırı için de zemin oluşturabilir.
ŞİDDETİN ROMANTİKLEŞTİRİLMESİ
Bazı yayın organları, terör örgütleri tarafından gerçekleştirilen eylemleri direniş, devrim, özgürleştirme, başkaldırı, aydınlığın karanlığa karşı savaşı gibi ifadelerle süsleyerek aktarmayı tercih etmektedir. Böylece özellikle gençlik üzerinde yoğunlaşarak daha fazla insanın etki altına alınması noktasında terör örgütünün hedefleriyle uyumlu bir yaklaşım ortaya çıkar. Bu bağlamda yüzbinlerce insanın hayatını mahveden, onlarca şehit verilmesine neden olan PKK'nın Cizre ve Sur ilçelerindeki şehir savaşları sırasında açılan hendekler ve kurulan barikatlar övülen bir dil kullanılarak aktarılmaktadır. Mesela "Barikatlar bizim güvenliğimiz, yoksa polis girer, tepemize kurşun yağdırır", "PKK bayrakları dalgalanıyor" veya 'barikat olsaydı polis giremezdi' türünden ifadelerle bu tip eylemleri gerçekleştirenlerin lehine duygu yoğunluğu teşvik edilmektedir.ULUSLARARASI KAMUOYUNA JURNALLEME
Bazı yayın organları tarafından yapılan yayınlarda Türkiye'nin haklı ve meşru mücadelesi suçlayıcı bir dille aktarılır. Bu bağlamda Türkiye'nin terörle mücadele etmediği, aksine sivilleri hedef aldığı yönünde içerik oluşturularak Türkiye üzerindeki uluslararası baskının artmasına dönük yaklaşım sergilenir. PKK tarafından öldürülen sivillerin devlet tarafından öldürüldüğüne dair yapılan yayınların arkasında genellikle BM ve AB atıflı ifadelerin kullanılması bu bağlamda okunabilir.DIŞ BASININ ROLÜ
Burada bir parantez de dış basına açmak gerekir. Türkiye'nin terörle mücadelesinin dış basında destek gördüğünü söylemek zordur. Avrupalı siyasetçiler bir süreden bu yana daha dengeli bir yol izliyor olsalar da aynı şey medya için söylenemez. BBC, Reuters, New York Times, Le Monde ve The Guardian gibi tanınmış yayın organları, Türkiye'nin aleyhine yayın yapmaktadır. En fazla başvurdukları yöntem de Türkiye'nin PKK ile değil Kürtlerle savaştığı yönündeki çarpıtmadır. Türkiye bu yaklaşımı hem Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın açıklamalarıyla hem de Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun yaklaşımıyla defalarca reddetmiş olmasına rağmen dış basın aynı yaklaşımını sürdürmektedir. Ayrıca örgüt üyeleriyle ilgili yayınlarında özendirici ve cesaretlendirici bir dil kullanılmasına da özen gösterilmektedir.Kürtler, Türkiye'nin bir parçasıdır. Türkiye'nin mücadelesi ise Kürtlerle değil terör örgütü PKK iledir. Son olaylarda PKK tarafından yapılan onlarca isyan çağrısına Kürtlerin cevap vermemiş olması da iki yapı arasındaki farkı net olarak göstermektedir.
Görüldüğü üzere PKK lehine kamuoyu oluşturan yayınların Özgür Gündem gazetesinin yaptığı şekilde mutlaka doğrudan olması gerekmiyor. Örneklerde olduğu gibi bunun birden fazla yöntemi var. Bunların bilinçli yapılıp yapılmadığı bahsi diğer bir konudur. Fakat ana akım içinde yer almaları, geniş kesimlere ulaşabilmeleri ve PKK ile ilişkileri bulunmamalarından dolayı kamuoyunda daha fazla dikkate alındıkları ve aynı ölçüde PKK lehine etki oluşturdukları söylenebilir. Sonuçta haberlerin bu şekilde kurgulanarak okuyucuya sunulması terör örgütü PKK'nın psikolojik zemin kazanmasına katkı sunmakta ve hem gazetecilikte hem de toplumda 'tamiri edilmesi zor' yaralar açmaktadır.
NOT: Silahlı saldırıya uğrayan Yeni Şafak ve Yeni Akit ailelerine geçmiş olsun. Özgür basın susturulamaz. Kınıyorum.
[Yeni Şafak Düşünce Günlüğü, 16 Şubat 2016].