Balkanlar coÄŸrafi, ekonomik ve kültürel anlamda tam bir geçiÅŸ bölgesi. Asya'dan Avrupa'ya, Baltıklar'dan Akdeniz'e, geniÅŸ bir Afro-Avrasya coÄŸrafyasının merkezinde yer alıyor. Bu coÄŸrafyada tarihi olarak DoÄŸu-Batı ve Kuzey-Güney hatlarında ekonomik etkileÅŸim yoÄŸun yaÅŸandı. Balkanlar aynı zamanda farklı kültürlerin iç içe geçtiÄŸi, kaynaÅŸtığı bir yer oldu. Balkanlar'ın bu çok boyutlu geçiÅŸ özelliÄŸi bugünkü çok dinli, çokuluslu girift yapıyı ortaya çıkardı.Balkanlar tarihi olarak Osmanlı dönemi hariç uluslararası sistemin hep çevresinde kaldı. Bu coÄŸrafyadan Asya içlerine kadar yayılan Büyük Ä°skender'in imparatorluÄŸu, Balkanlar'ı merkezine almadı. Büyük ÅŸehirleri Anadolu ve Asya'da yer aldı. Aynı durum Roma Ä°mparatorluÄŸu ve Avusturya-Macaristan imparatorlukları dönemlerinde yaÅŸandı. Balkanlar bu imparatorlukların çevresinde yer aldı. Benzer durum halihazırda AB ile yaÅŸanıyor. Balkanlar, imparatorlukların ve güçlü devlet yapılarının hemen yanıbaşında kaos ve istikrarsızlıkla anılageldi.
Balkanlar'ın bu kaotik düzeninin tek istisnası Osmanlı dönemi oldu. Osmanlı yönetimi altında Balkanlar, imparatorluÄŸun merkezi haline geldi. Bu dönemde Balkanlar'da istikrar ve refah tesis edildi. Bugün Balkanlar'da öne çıkan Selanik, Saraybosna ve Belgrad gibi ÅŸehirler bu dönemde ortaya çıktı. DışiÅŸleri Bakanı Ahmet DavutoÄŸlu'nun deyimiyle Saraybosna tüm Balkanlar'ın Osmanlı dönemi deneyiminin bir özeti. Saraybosna farklı dinler, kültürler ve ırkların barış içinde bir arada yaÅŸadığı bir ÅŸehir oldu. Bu niteliÄŸi ile Saraybosna halen küçük bir Balkanlar niteliÄŸi taşır. Yugoslavya'nın dağılmasından sonra Balkanlar'ı yakan ateÅŸin bu ÅŸehirde alevlenmesi ÅŸaşırtıcı deÄŸil. Birlikte yaÅŸamanın tam tersi tedbirlerle yürütülen etnik temizlik giriÅŸimleri Avrupa'nın yanı başında yüz binlerle ifade edilen BoÅŸnak katliamına yol açtı. Bosna krizini bitiren Dayton AnlaÅŸması bir ateÅŸkes anlaÅŸmasının ötesine geçemedi. Akan kanı durdurmakla birlikte Bosna-Hersek'te yaÅŸayan BoÅŸnaklar, Hırvatlar ve Sırplar arasında sürdürülebilir bir yönetim oluÅŸturamadılar. Dayton'un uygulanması için kurulan gözetim mekanizması, iÅŸlevini yerine getiremedi. Öngörülen yönetim modeli etnik topluluklara yönetimde pay vermekle birlikte, birleÅŸtirici deÄŸil ayrıştırıcı bir etki oluÅŸturdu.
Türkiye'nin katkısı Gelinen noktada Dayton süreci tıkandı, ülke yönetilemez hale geldi. DışiÅŸleri Bakanı DavutoÄŸlu göreve geldiÄŸi ilk aylarda Sırbistan ve KaradaÄŸ'a iki ziyaret gerçekleÅŸtirdi. 2010'un bir anlamda Balkanlar'da suların ısınacağı bir yıl olacağı öngörüsüyle bu ziyaret trafiÄŸi 2009'un sonuna doÄŸru ivme kazandı. CumhurbaÅŸkanı Abdullah Gül, Balkan ülkelerine gerçekleÅŸtirdiÄŸi yüksek profilli ziyaretlerle bu diplomatik atağı destekledi. DavutoÄŸlu'nun giriÅŸimleriyle Balkanlar'ın çatışma jeopolitiÄŸini ters yüz edecek geliÅŸmeler yaÅŸandı. Balkanlar'ı bir çatışma coÄŸrafyasına dönüÅŸtüren gerilimler devletlerarası güç mücadelelerinin yanı sıra Slavlararası rekabet, Hıristiyanlararası tansiyon ve Ä°slam düÅŸmanlığı üzerinden oluÅŸuyor. Türkiye'nin Medeniyetlerararası Ä°ttifak toplantısını Bosna-Hersek'te toplaması, Sırbistan ve KaradaÄŸ ile iliÅŸkilerini geliÅŸtirmesi, baÅŸkanlığını yürüttüÄŸü GüneydoÄŸu Avrupa Ä°ÅŸbirliÄŸi Süreci'ni aktif çalıştırmasıyla bu gerilimlerin hemen hepsinde rahatlamaya yol açtı. Türkiye'nin Bosna-Hersek, Sırbistan ve Hırvatistan'la yürüttüÄŸü üçlü diyalog giriÅŸimleri Balkanlar'da adım adım yeni bir düzeni oluÅŸturacak köÅŸe taÅŸlarını inÅŸa