Cumhurbaşkanlığı seçimleri Kürt siyasi hareketinin Demirtaş’ın adaylığı üzerinden yöneldiği siyaset arayışını ödüllendiren bir sonuç üretti. Demirtaş, BDP-HDP’nin 30 Mart yerel seçimlerinde aldığı oy desteğini bir milyon civarında artırarak önemli bir başarıya imza attı.
Demirtaş, ana çerçevesini “Türkiyelilik” söyleminin oluşturduğu Cumhurbaşkanlığı kampanyasını iki sacayak üzerine kurmuştu. BDP’nin güçlü olduğu coğrafyada, Demirtaş’a verilen oyların Kürt temsiline güç katacağını, çözüm sürecinde Kürt hareketinin elini güçlendireceğini dillendirdi. HDP projesiyle nüfuz edilmek istenen batı coğrafyasındaysa, Erdoğan karşıtlığının önemli bir yer işgal ettiği sosyal-demokrat bir siyasal söylem kullandı. Kampanyanın özellikle ilk günlerinde birbirinden bağımsız iki siyasi söylem kullanan Demirtaş, kampanyanın sonlarına doğru, bu iki dili eklemlemeye çalışarak, hak ve özgürlüklere vurgu yapan, sorunların çözümünde sivil siyasete öncelik veren, demokratik bir siyasal sistem içinde birlikte yaşamayı öneren kuşatıcı bir dil kullandı.
Demirtaş, bu söylemle, öncelikle üç toplumsal kesimden destek görmeyi hedefliyordu. AK Parti’ye destek veren Kürtler, İhsanoğlu tercihinden hayal kırıklığına uğrayan CHP seçmeni ve Gezi eylemlerinden itibaren siyasal bir mecra arayan sol-liberal kesimler.
Demirtaş’ın Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde partisinin oylarını %10 bandına yaklaştırarak yadsınamaz bir başarıya imza attığı açık. Bu yüksek oy artışında, % 10 barajı baskısının olmayışı, Cumhuriyet tarihinde ilk defa bir Kürt adayın Cumhurbaşkanlığına aday oluşunun oluşturduğu sembolizm, ikinci tura kalmayacağı açık olan bir adayın kullandığı yeni söylemi cesaretlendirme ve İhsanoğlu tercihinden duyulan rahatsızlık gibi birçok faktörün etkisi oldu.
Kürt hareketi, Demirtaş’ın adaylığına, HDP projesiyle yöneldiği yeni siyasi arayışı test etme işlevi yüklemişti. Seçim sonuçları, arayışı ödüllendirdiği gibi HDP’nin nasıl bir siyasi koordinata oturması gerektiğine dair de epey net işaretler verdi. Bu işaretleri açığa kavuşturmak için Demirtaş’a yönelen yeni seçmeni ayrıntılı olarak incelemekte yarar var.
Demirtaş’ın oyları, iller bazında, 30 Mart yerel seçimlerinde BDP-HDP’ye verilen oylarla kıyaslama yapılarak incelendiğinde, oy artışının %80’inin (773 bin) Kürtlerin yoğun olarak yaşadığı 34 ili kapsadığı görülüyor. Demirtaş, geriye kalan 47 ilde 207 bin oy artışı sağlamış görünüyor. Bu tablo, Demirtaş’ın kendisini etnik temel üzerinden tanımlamayan seçmenden küçümsenemeyecek bir oy aldığını ancak halen baskın bir şekilde Kürt seçmenin desteğine dayandığını gösteriyor.
Bu genel tabloya biraz daha ayrıntılı bakıldığında, Demirtaş’ın desteğin çoğunluğunu HDP’nin hâkim olduğu Kürt coğrafyasının dışındaki bölgelerden aldığı görülüyor. Demirtaş’ın gözle görünür oy artışı (%68) sağladığı yerlerin başında metropoller geliyor. Demirtaş, İstanbul’da 236.435, İzmir’de 99.302, Ankara’da 67.219 yeni seçmenin desteğini almış görünüyor. Bu üç büyükşehirde HDP’nin oyları yaklaşık olarak ikiye katlanmış görünüyor. İstanbul’da oylar %4,84’ten %9,09’a, İzmir’de %3,37’den %7,98’e, Ankara’da %0,87’den %3,46’a çıkmış görünüyor. Diğer büyükşehirlerde de durum bundan farklı değil. Örneğin, oy oranları Bursa’da %1,67’den %4,16’a, Kocaeli’nde %2,36’dan %5,49’a, Aydın’da %3,11’den %6,96’a yükselmiş görünüyor. Akdeniz bölgesine bakıldığında, oy oranlarının Antalya’da %2,31’den %5,31’e, Mersin’de %9,65’ten %13,46’a ve Adana’da %7,35’ten %10,66’ya yükseldiği görülüyor. Demirtaş, bu dokuz büyükşehirde toplamda 561.041 yeni seçmenin desteğini almış görünüyor. Bu artış, Diyarbakır, Şırnak, Hakkari kadar politize olmayan 10 ilin toplamında alınan oyların yaklaşık iki katı iken, Mardin, Van ve Şanlıurfa gibi Kürt coğrafyasındaki büyükşehirlerde alınan toplam oya denk bir oydur. Bu tablo, HDP’nin Kürt coğrafyasını önceleyen bir siyasi söylemi sürdüremeyeceğini, Türkiyelileşme vizyonunun zorunlu olduğunu gösteriyor.
Demirtaş, Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde, Kürt hareketinin geleneksel söyleminden epey farklılaşan bir söylemle ciddi bir oy artışı sağladı. Bu oy artışının hedeflendiği üzere, şimdilik Türk seçmenden öte batıda yaşayan Kürt seçmeni etkilediği görülüyor. Bunun önümüzdeki dönemde Türk seçmeni de daha yoğun bir şekilde içerip içermeyeceği HDP’nin bu söylemi sürdürmesine bağlı olacak.
[Akşam, 21 Ağustos 2014]