Küresel ekonomik krizin Türkiye ekonomisine etkileri de ekonomi çevrelerinde sürekli bir tartışma konusu olmuştur.
2008 yılından itibaren ABD’de ekonomide güvensizlik, istihdamda sıkıntılar ve konut piyasasındaki problemler, Avrupa’da ise yüksek devlet borçları ve bankacılık sorunları nedeniyle küresel ekonomide yeni bir yavaşlama durumu ortaya çıkmıştır. Euro bölgesi ekonomileri başta ekonomik büyüme olmak üzere diğer makro ekonomik göstergelerde ortaya çıkan gerileme, iflas noktasına gelen AB ülkeleri ekonomilerinde kapsamlı kamu maliyesi ve bankacılık reformlarının yapılması zorunluluğunuortaya çıkarmıştır.
Küresel ekonomik krizin Türkiye ekonomisine etkileri de ekonomi çevrelerinde sürekli bir tartışma konusu olmuştur. Bilindiği üzere, 2001 ekonomik krizi sonrası Türkiye ekonomisinde bankacılık ve mali alanda gerçekleştirilen reformlar sayesinde, 2008 küresel ekonomik kriz kısmi bir daralma ile geçiştirilmiştir. Son 7 çeyrektir ekonomik büyümeyi sorunsuz ve rekorlar ile sürdüren Türkiye ekonomisi,2011 yılının ikinci çeyreğinde ivmesi yavaşlasa da 2011 yılının ikinci çeyreğinde yüzde 8,8, ilk 6 ayında ise yüzde 10,2 oranında büyümeyi gerçekleştirmiştir. Türkiye ekonomisi bugün gösterdiği yüksek büyüme performansı, güçlü bankacılığı ve sağlam bütçe dengesi sayesinde küresel ekonomik krizin tüm AB ülkelerini ve ABD’yi etkilediği bu konjonktürde yatırım çeken ve cazibe merkezine aday güçlü bir ülke konumuna gelmiştir. Bu yüzden, Eylül 2011’de Standard&Poor’s’ (S&P) Türkiye’nin yerel para birimi kredi notunu BB+’dan BBB-’ye yükseltmiş, görünümü pozitif olarak belirlemiş ve yatırım yapılabilir seviyeye çıkartmıştır. Türkiye, gösterdiği büyüme performansı ile Avrupa ülkelerinden ve gelişmekte olan ülkelerden önemli ölçüde ayrışmış ve ekonomisindeki dinamizmi ortaya koymuş bulunmaktadır. Bununla beraber, ekonomik büyüme hızlı bir ivme kazanmış ve bu büyümeyi sürdürebilmek için yüksek miktarlarda ara mal ve enerji ithalatı yapma zorunluluğu nedeniyle dış ticaret açıkları ve dolayısıyla cari açık ile karşılaşma olağan bir durum olmuştur. Dolayısıyla, ekonomide yapısal nedenlerden dolayı meydana gelen cari açık ile ekonomik büyümeyi birlikte devam ettirmek ve cari açığı sağlam finansman kaynakları ile sürdürülebilmek zorunlu bir durum olmuştur..