SETA > Yorum |
Türkiye'de bir ilk Adalet Şurası

Türkiye'de bir ilk: Adalet Şurası

Adalet Bakanlığı tarihinde ilk kez Adalet Şurası düzenledi.

Adalet Bakanlığı tarihinde ilk kez Adalet Şûrası düzenledi. Adalet Bakanı Abdülhamit Gül başkanlığında organize edilen şûrada iki gün boyunca “adalet ve toplum” temalı çeşitli konu başlıkları farklı oturumlarda tartışıldı. Şûranın açılışında  Cumhurbaşkanı, Meclis Başkanı, Başbakan ve Adalet Bakanının birer konuşma yapması, devletin bu şûraya verdiği önemin de bir göstergesiydi.

Adalet Şûrası’nın ilki bu yıl düzenlendiği için seçilen konuların ağırlığı doğrudan yargısal uygulamalardan daha çok, yargısal adaletin sağlanmasında etkili olan unsurlara yönelikti.

Bu bağlamda, medeniyetler açısından adalet anlayışı, adalet sosyolojisi, adalet bilinci ve eğitimi, adalete güven ve etik değerler gibi konular Adalet Şûrası’nda öne çıkan başlıklardı.

Adalet hizmetlerinin etkinliğinin ve verimliliğinin artırılması için birçok farklı çabanın yanında, bilim insanları ile meselenin bir şûra etrafında tartışılması kuşkusuz önemli yeni bir adımdır.

Bugüne kadar son 15 yıllık süreçte yargıda yapısal olarak gerçekleştirilen iyileştirmeleri, Şûra’nın açılış konuşmasında Adalet Bakanı Gül sıraladı. Fiziki ve altyapı imkânları bakımından Türk yargı sistemi, gelişmiş ülkelerdeki yargı teşkilatlarının kapasitesine ulaşmış durumda.

Son 15 yıllık dönemde sadece adliye sayısı 354’ten 764’e çıkmış. 40 yeni adliye binasının da yapımı sürüyormuş.

Adalet hizmetlerinin hızlandırılması, şeffaflaşması ve adalet hizmetine toplumun daha kolay ulaşımını sağlamak için çok önemli adımların atıldığı biliniyor.

Ama maalesef iktidarların yargı ile ilgili attığı bu olumlu adımlar, yargının önce geleneksel vesayetçi yapılar tarafından, ardından da FETÖ’nün yargıyı ele geçirme hamlelerinin sonucunda akamete uğratıldı. Böylece yargısal adaletin tam işletilmesi engellendi.

***

Türkiye’nin yargı ve adalet tarihine bakıldığında, yargının bağımsızlığı ve tarafsızlığı tartışmaları sürekli gündemin ön sıralarında yer almıştır.

Bir dönem yargının bağımsızlığı meselesi sadece seçilmişlerin yargıya etkisi üzerinden tartışılmış, ama vesayetçi yapıların ve oligarşik bürokratik düzenin temsilcilerinin yargı organları üzerindeki etkisi görmezden gelinmiştir.

Tarafsızlığı meselesi ise sadece vesayetin korunması ya da aşınması bağlamında ele alınmıştır.

AK Parti iktidarları döneminde yargının içe kapalı ideolojik yapısının kırılması ve demokratik kontrole açılması için yapılan reformlar, FETÖ tarafından sabote edilmiştir.

FETÖ’nün yargı eliyle yaptıkları, geçmiş dönemde yargının sorunu olarak tartışılan hususların çok ötesine geçmiştir.

Balyoz, Ergenekon ve Askerî Casusluk gibi davalar üzerinden devletin ele geçirilmesi hızlandırılmış ve 17-25 Aralık’ta seçilmiş hükûmete yargı eliyle darbe girişiminde bulunulmuştur.

Bu konu ile ilgili, Adalet Şûrası’nın açılış konuşmasında Cumhurbaşkanı Erdoğan adaletin tesisi için, temel kanunların yenilenmesinden, modern adliye binalarının yapılmasına  kadar birçok konudaki girişimlerinin FETÖ tarafından nasıl sabote edildiğini bir örnekle anlattı: “Ama bir şeyi gerçekleştiremedik, UYAP gibi çok önemli bir teknolojiyi, mekanizmayı maalesef, bu bir öz eleştiridir, FETÖ’cülere kaptırdık. Bu ağı, orayı o kendi sinsi emelleri için çok acımasız kullandılar ve oradan da gerçekten en büyük zulmü icra ettiler.”

Yargı ile ilgili sorunların tamamen ortadan kalktığını söylemek tabii ki şimdilik zor. Ama, yargı içindeki dört binden fazla FETÖ’cünün temizlenmesinin ardından, FETÖ ile mücadelede yargı organlarının gösterdiği kararlılık ileriye yönelik olumlu beklentileri beslemekte.

Yargıya güven konusunda toplumsal algının olumlu yönde daha da yükseltilmesine yönelik çabalar, Abdülhamit Gül’ün Adalet Bakanı olmasından sonra hızlandı.

Adalet Şûrası’nın düzenlenerek birçok konunun tartışılmaya açılmasını da yargısal süreçlerin iyileştirilmesine yönelik bir çaba olarak görmek gerekiyor.

[Türkiye, 13 Ocak 2018].