Anayasa değişikliği paketinin ilk tur oylamaları dün itibariyle tamamlandı. CHP-HDP bloğunun şiddet eylemlerine, ağır hakaretlerine ve her türlü oyunbozanlıklarına rağmen 18 maddenin 18'i de 330'un üzerinde oy aldı. Şimdi sırada ikinci tur oylamaları var. 48 saatlik bir ara verilecek ve sonrasında her bir madde tek tek oylanacak. Onun devamındaysa bütün maddeler toplu olarak oylanacak. İkinci tur oylamaları, birinci tur oylamalarından daha kısa sürecektir. Zira ikinci turda maddelerin görüşmeye açılma imkânı yok. Sadece maddelerle ilgili "değişiklik önergeleri" görüşülebilir. Her bir maddenin kabulü için 5'te 3 çoğunluğun esas bu safhada sağlanması gerekiyor. CHP-HDP bloğu buna engel olmak için "şiddetli muhalefet"ine devam edecek, daha çok bağıracak, daha çok hakaret edecek, daha çok sokağa çağrılar yapacaktır. Bu ülkenin yerli ve milli siyasetçilerine düşen bu gayrı milli bloğun tefrikalarına meydan vermemek, kazasız belasız şekilde bu anayasa değişikliği paketini milletin önüne götürmektir.
Nihai kararı verecek olan millettir. Bakmayın siz Kılıçdaroğlu'nun "sonuç ne çıkarsa çıksın, tanımayız" naraları atmasına. Tanımasın da görelim! 15 Temmuz'a "kontrollü darbe" diyen birinden bahsediyoruz. Devletin darbecilerle mücadelesini "darbe" diye niteleyen birinden. Az zaman geçsin "tiyatro" da diyecek. Milletin direnişine "örgütlü milis güçlerin direnişi" deyip geçecek. Sonra "bizim FETÖ'yle ne alakamız var" diyor beyefendi! Hiçbir şey yapmasa 3 yıldır FETÖ'nün kirli propaganda ürünlerini siyaset alanına taşıyor. Yazık, çok yazık! Şunu gözden kaçırmayalım. Karşımızdaki anayasa değişikliği paketi bu ülkenin yakıcı bir sorununa çözüm getiriyor. Bu ülkenin siyasal istikrar sorununu çözüyor. Vesayetçilerin, darbecilerin önünü tıkıyor. Güçlü liderliğin önünü açıyor.
Uluslararası siyaset alanı lider kriziyle malul durumda. Avrupa derin bir liderlik krizi yaşıyor. ABD bu krizi aşmaya çalışıyor.
Bölgemiz bölünmüş devletlerle, istikrarsız siyasal yapılarla dolu. Türkiye, son 14 yılda içeride demokratikleşme, dışarıda özerkleşme çabası içinde oldu. Hem içeride hem dışarıda yaptığı hatalardan da ders alarak kendisini yenilemeyi başardı. Bütün bu sürecin sonunda millet ve devlet arasında muazzam bir eşgüdüm sağlandı. Küresel siyasetin tansiyonu günden güne artıyor. ABD'de derin bir iktidar savaşı yaşanıyor. Bu savaş Trump'ın başkanlık koltuğuna oturmasıyla da son bulmayacak. Obama veda konuşmasında boşuna "mücadelemiz bitmeyecek" demedi.
Bir kesim Rusya ile gerilimi tırmandırmaya çalışacak. Diğer bir kesim ilişki kurmaya çalışacak. Obama 8 yıldır yapmadığını son birkaç haftaya sıkıştırmaya çalışıyor. Rusya'ya gözdağı vermek için 4000 Amerikan askeri Polonya ve Baltık ülkelerine yerleştiriliyor.
Rus diplomatlar sınır dışı ediliyor.
İran, ABD iç siyasetinde kavga konusu olmaya devam edecek. Yine Obama giderayak İran'la yapılan anlaşmayı korumaya almak için yoğun gayret gösteriyor. Trump'ın İran'a yaklaşımı ise ortada. Öte yandan Çin, güney Çin denizine ulaşım yollarını açık tutmak için çaba sarf ediyor, yeni ABD yönetiminin bu yolları kapatmaya kalkışması durumunda ağır kayıplar yaşayacağını ima ediyor.
ABD, Kuzey Kore'nin nükleer silah kapasitesini ve balistik füze savunma programını kendisi için büyük tehdit gördüğünü, buna karşın K. Kore çok yakın zamanda kıtalararası balistik füze kullanabileceğini belirtiyor. Örnekleri çoğaltmak mümkün. Fakat bilinmesi gereken önümüzdeki dönemde Türkiye'nin güçlü bir liderliğe daha önce hiç olmadığı kadar ihtiyacı olacağıdır. Türkiye'nin küresel siyaset ortamında kendi ad ve hesabına politika üretmeye devam etmesi, edebilmesi gerekiyor. Buna her kim ya da her ne hizmet ediyorsa bizim için değerlidir, değerli olmalıdır!
[Sabah, 16 Ocak 2017].