Amerika’nın Irak’a müdahalesinden en karlı çıkan ülkelerden birisi İran’dır. Bu müdahaleyle hem Bağdat’ta İran’a düşman olan Baas rejimi yıkılmış, hem de İran ile yakın ilişki içindeki Şii ve Kürt siyasi hareketlerinin Irak’ta etkisinin artması beraberinde İran’ın nüfuzunun artmasını sağlamıştır. Amerikan işgalinden sonra Irak’ta tesis edilen yeni yönetimin İran ile yakınlaşması bölgedeki siyasi dengeleri değiştirmiştir. Şii ekseninin yükselişi tartışmalarının merkezinde İran ile Irak arasındaki yakınlaşma yer almıştır. Şii jeopolitiğinin yükselmesiyle İran liderliğindeki “direniş cephesi” ile Suudi Arabistan’ın başını çektiği Körfez ülkeleri arasında şiddetlenen bölgesel gerilimin, Arap Baharı ile birlikte Suriye üzerinden örtülü çatışmaya dönüştüğü bir zamanda Amerikan askerleri Irak’tan çekilmiştir. Peki Irak’a girmesiyle hem bu ülkedeki hem de bölgedeki siyasi dengeleri temelli şekilde değiştiren Amerikan askerlerinin Irak’tan çekilmesi İran-Irak ilişkilerini ve bölge siyasetini nasıl etkilemiştir?
Aralık 2011’de Amerikan askerlerinin çekilmesi İran ile Irak arasındaki ilişkilerin daha fazla gelişmesinin önündeki en önemli engelin, yani Irak’taki Amerikan etkisinin azalmasına neden olmuştur. Çekilme takviminin netleşmesiyle birlikte halihazırda siyasi ve iktisadi alanlarda ilişkilerini geliştirmiş olan Irak ve İran yönetimleri savunma alanında ve bölgesel meselelerde işbirliği arayışına girmiştir. Bu dönemde yükselmiş olan bölgesel gerilimin Suriye krizi üzerinden örtülü bir çatışmaya dönüşmüş olması ve krizin Irak’a yakınlığı, Bağdat yönetimini taraf olmaya zorlamıştır. Bölgesel meselelerde başlangıçta daha ihtiyatlı bir politika benimseyen ve İran’a karşı mesafeli duran Maliki hükümeti giderek İran’a yakınlaşmıştır. İran ile Irak arasındaki yakınlaşmanın üç temel nedeni vardır. Bunlardan birisi, İran’ın stratejik hesaplarla desteklediği Şii ve Kürt partilerinin yeni Irak yönetiminde etkili bir rol oynamasıdır.
İran- Irak yakınlaşmasının ikinci nedeni Irak’ta yönetimin yeniden inşası sürecinde siyasi konumlarını güçlendirmek ve kazanımlarını korumak isteyen Şii ve Kürt partilerinin dış destek arayışıdır. Bölge ülkelerinin çoğunun Şiilere ve Kürtlere mesafeli duruşu ve onların kazanımlarından rahatsız olması, bu unsurları yönetimin yeniden tesisi sürecine en güçlü desteği veren İran ile iyi geçinmeye zorlamıştır. Son olarak, Maliki hükümetinin içeride ve dışarıda karşılaştığı problemler karşısında kendisine destek veren tek bölge ülkesi İran olmuştur. İran’ın bu desteğine karşılık Başbakan Maliki’nin yönetimindeki Irak, bölge siyasetinde İran’ın çizgisine doğru kaymıştır. Irak-İran ilişkilerinde Şiiliğin rolü, Şii ekseni oluşturulmasına matuf stratejik bir kararın temel objesi olmaktan ziyade, her iki tarafın milli çıkarları doğrultusunda siyasi ve kültürel etkileşimi kolaylaştıran bir faktör olarak değerlendirilmelidir.
Son iki yıldır Irak siyasetinde ortaya çıkan hareketlilik ile üst üste gelen krizler, Irak’ta Amerikan işgaliyle başlayan geçiş sürecinin henüz tamamlanmadığını göstermektedir. Hâlihazırda ABD’nin Irak’a müdahalesinden en karlı çıkan ülke İran görünmesine rağmen İran’ın kazanımları tam olarak garanti altına alınmamıştır. Bu süreç içerisinde İran rejiminin Irak politikasını endekslediği Maliki hükümetinin iktidardan düşmesi ve İran-Irak ilişkilerini sınırlayan potansiyel faktörlerin harekete geçmesi, İran’ın Irak’taki kazanımlarını tersine çevirebilir.