Muhabir arkadaş Kemal Kılıçdaroğlu'na oldukça basit bir soru soruyor. "Kapalı Maraş'ın sahil kısmı 46 yıl sonra halkın kullanımına açıldı. Bu konudaki görüşlerinizi alabilir miyiz" diyor. Ülkenin ana muhalefet partisi liderinin Maraş'tan haberi bile olmadığını öğreniyoruz. Yüz ifadesine bakarsanız bir an Kahramanmaraş'ta deniz olup olmadığını düşündüğünü bile anlayabilirsiniz. Kıbrıs'taki Maraş meselesine dair muhtemelen hiçbir fikri yok da son birkaç gündür sanırım haberleri de takip etmiyor. Bir parti lideri ama dünyadan haberi yok. Türkiye'nin yaptığı işleri de takip etmiyor.
Kendisini Erdoğan'ın rakibi olarak sunmasını biz zaten komik bulduk da o görüntülerini izlese hiç şüphesiz kendisi de komik bulacaktır. Ülke olarak zaten şüphemiz yok.
Kılıçdaroğlu'nun o koltuğu dolduramadığını biliyoruz. Muhtemelen kendisi de biliyor ama işine gelmiyor. Fakat bu ülkede bir siyasetçinin Maraş meselesini bilmiyor oluşu tam bir trajedidir.
Halbuki Maraş, Kıbrıs meselesinin en kritik bölgelerinden biridir. Kıbrıs Barış Harekâtı sırasında son anda ele geçirilmiş ve bu nedenle de ateşkeste çözüm sonrası Rum yerleşimine teslim edileceği fakat o zamana kadar sivil yerleşimine kapatılacağı kararı verilmiştir. Son birkaç yılda ise federasyona dayalı bir çözüm ihtimali gittikçe zayıfladığından Maraş'ın statüsü tartışmaya açılmıştı. Sanırım Kılıçdaroğlu bunları da takip etmemiş. Nasıl olsa Erdoğan takip ediyor diye düşünse gerek.
Şöyle bir mukayese yapın. Bir tarafta Erdoğan var. Karabağ'dan Libya'ya, Doğu Akdeniz'den Suriye'ye ve daha nicelerine birçok meselede aynı anda bir diplomatik ilişkiler ağı kurarak Türkiye'nin önünü açıyor. Amerikan seçimlerinin bile ana gündem maddesi olmuş. Biden Erdoğan'ı devireceğini vaat ederek oy isterken Trump Erdoğan gibi başarılı bir liderle iyi ilişkilere sahip olduğunun havasını atmaya çalışıyor. Bir tarafta da Kılıçdaroğlu var. Maraş'ın ne tarafa düştüğünden dahi haberi yok.
Gelin partizanlığı bir kenara bırakın. Şöyle kafanızı iki elinizin arasına alın. Dünyadaki değişim rüzgarlarına bir bakın. Yükselen dalgayı görün. Türkiye'nin bu dalgalarla boğuştuğunu kabul edin. Ve böyle bir zamanda geminin dümeninde nasıl bir lider istediğinizi düşünün. Fırtınalara göğüs geren ve ülkenin önünü açan bir lider mi yoksa Maraş'ın nerede olduğunu bile bilmeyen veya dışarıdan kontrol edilen şaşkın bir kukla mı?
Hep söylüyoruz. Türkiye yüzyılda bir görülecek bir dönüşüm çağına girdi. Ya büyük kazanacak ya da bir yüzyıl daha kaybedecek. Her şey gün gibi ortada. Seçim sizin.
[Sabah, 10 Ekim 2020].