Herkesin aklında aynı soru var. Ermenistan neden durup dururken Azerbaycan'a saldırdı? Azerbaycan'ın askeri gücünün Ermenistan'dan çok üstün olduğu ortada. Gerek nüfus gerekse ekonomi açısından Azerbaycan kat kat önde. Üstelik mevcut Ermenistan yönetiminin batı yanlısı olduğu da biliniyor. Ülke yönünü batıya dönme gayreti içerisinde. Bu da Rusya'yı rahatsız ediyor. Mevcut krizde de Rusya Ermenistan'ın biraz burnunun sürtmesini istediği için hemen müdahale etmiyor. Peki hal böyleyken Ermenistan'ın zoru ne? Neden kaybedeceğini bile bile savaşa girdi? Neden böyle bir şey yaptı?
Aslında Ermenistan'ın yaptığı yeni bir şey yok. Yıllardır ne yapageldilerse onu yapmaya devam ettiler. Yıllardır Azerbaycan'a ufak çaplı taciz saldırıları düzenliyorlar. Azerbaycan da aynı şekilde karşılık veriyor. Vaziyet bu haliyle mutada dönmüş durumda. Ermenistan'ın son saldırısı ise yıllardır yaptığından farklı bir saldırı değildi. Azerbaycan'ı taciz ettiler ve her zaman aldıkları karşılığı almayı bekliyorlardı.
Oyunu değiştiren hamle ise Azerbaycan'dan geldi. Azerbaycan, Ermenistan'ın son saldırısından sonra aynı şekilde ve ölçekte bir cevap vermekle yetinmedi. Tüm cephe hattında büyük kapsamlı bir karşı harekat düzenledi. Çok kısa sürede askerlerini harekete geçirerek hızlıca hücum etti ve Ermenistan'a karşı ciddi bir üstünlük sağladı. Azerbaycan'ın geçmişte gösterdiği tipik refleksi göstereceğini düşünen Ermenistan ise kelimenin tam anlamı ile ayazda dışarıda kaldı.
Peki Azerbaycan'ı bu kadar kapsamlı ve büyük bir cevap vermeye iten faktörler nelerdir? Ne oldu da daha önce kısmi karşı saldırılarla yetinen Azerbaycan bu sefer kapsamlı bir cevap vermeye çalıştı. Sorunun cevabı ne askeri kapasite de, ne Azerbaycan'ın son yıllarda gelişen ekonomisinde ne de satın aldığı silahlarda. Cevap daha çok özgüvenle alakalı. Şüphesiz Azerbaycan'ın yerine gelen özgüveninin önemli bir kısmı kendi iç dinamikleriyle alakalı. Ancak Türkiye faktörünü de yabana atmamak lazım. Azerbaycan geçtiğimiz yıllarda Türkiye'nin artan psikolojik ve askeri desteğini çok daha fazla hissetmeye başladı. Ermeni saldırılarından sonra yapılan ortak tatbikatlar ve Türkiye'nin doğrudan diplomatik desteği çok önemli.
Azerbaycan önceden de Türkiye'nin her koşulda arkasında olduğunu biliyordu. Ama artık sırtını dayadığı dağın büyük ve yalçın bir dağ olduğunun farkında. Türkiye'nin bölgesinde ve dünyada artan etkinliği Azerbaycanlı kardeşlerimize de yansıyor. Arkalarındaki Türkiye'nin artık kendi iç sorunlarına boğulmuş bir ülke olmadığını biliyorlar. Libya'da, Suriye'de, Kuzey Irak'ta, Doğu Akdeniz'de hakkı olanı söke söke alan bir güçle beraber olduklarını görüyorlar. Dünyanın hemen her yerine eli uzanan Türkiye'nin Azerbaycan'a sadece kardeşlik sözleri, iyi niyet gösterileri, diplomatik jestlerle değil fiilen de el uzatacağını hissediyorlar. İşte bu özgüvenle hareket ederek ve tabiiki geliştirdikleri kendi özgüçlerine de güvenerek denklemi değiştiren hamleler yapabiliyorlar. Türkiye güçlenmeye ve büyümeye devam edecek. Güçlenip büyüdükçe dostlarını da güçlendirecek ve yeni dostlar edinecek.
[Takvim, 2 Ekim 2020].