Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, TBMM Genel Kurulunda Bakanlığın bütçesi konusunda yapmış olduğu konuşması esnasında Ermenistan ile normalleşme adımları için karşılıklı özel temsilciler atanacağı açıklamasını yapmıştır. Çavuşoğlu aynı zamanda Ermenistan ile diplomatik ilişkilerin tesisinin her adımında Azerbaycan ile birlikte hareket edileceğini ve kısa zaman içinde Ermenistan ile charter uçuşlarının yeniden başlatılacağının haberini vermiştir. Ermenistan tarafında Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Vahan Hunanyan ise Ermenistan'ın Türkiye ile diplomatik ilişkilerin normalleştirmesine önkoşulsuz olarak hazır olduğunu ifade etmiştir. Çavuşoğlu'nun açıklamalarından kısa bir süre sonra Washington eski Büyükelçisi Serdar Kılıç Ermenistan ile ilişkiler konusunda özel temsilci olarak atanmıştır. Bu gelişme Türkiye-Ermenistan ilişkilerinin istikameti açısından önemli bir dönüm noktası olarak kayda geçmiştir.
Türkiye ile Ermenistan arasındaki diplomatik normalleşme çalışmalarının Azerbaycan ile koordineli olarak yürütüldüğü vurgusu ise mevcut sürecin kalıcı olması ve bölgeye bütüncül bir barış ve istikrar getirme ihtimalini kuvvetlendirmektedir. Türkiye ile Ermenistan ilişkilerinin normalleştirilmesi için özel temsilci atanması Washington'dan da olumlu karşılık bulmuştur. Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev ve Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan Brüksel'de Avrupa Birliği Konseyi Başkanı Charles Michel ile üçlü bir görüşme yapmışlardır. Aliyev ve Paşinyan, Brüksel'deki görüşmelerinin ardından iki ülke arasında bağlantı sağlaması öngörülen demir yolu hatları konusunda mutabakata vardıklarını bildirmişlerdir. Charles Michel ise iki lideri cesaretlendirmek ve desteklemek önemliydi açıklaması yapmıştır. AB'nin iki ülke arasındaki güven artırıcı önlemleri destekleyeceği ve mayın temizleme çalışmalarına katkı vereceği açıklamasında bulunulmuştur. İki lider aynı zamanda, Brüksel'de Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron ile de görüşmüşlerdir.
Yakın zamanda kaydedilen bütün bu gelişmeler Türkiye ile Ermenistan arasında diplomatik normalleşme konusunda önem adımların sinyalleri olarak okunabilir. Bu ilişkinin Ankara tarafında Azerbaycan ile koordineli bir şekilde yürütülmesi ise 2008'de futbol diplomasisi ile başlayıp sonuçsuz kalan süreçten dersler çıkarıldığını göstermektedir. Türkiye Ermenistan diplomatik ilişkileri 1993 yılının Nisan ayında Ermenistan'ın Dağlık Karabağ ve etrafındaki Kelbecer'i işgali nedeni ile dondurulmuş ve Türkiye-Ermenistan kara sınırı ise o dönemde kapatılmıştı. Sınırın kapalı kalması Ermenistan'ın uluslararası açıdan izolasyonunu artırırken, Ermenistan'ı ekonomik açıdan Ermeni diasporasına ve Rusya'ya daha fazla bağımlı kılmıştır. Türkiye-Ermenistan sınırının kapalı kalması Türkiye'yi de ekonomik açıdan olumsuz etkilemiştir.
2008 yılında futbol diplomasisi ile tekrar işler hale gelmeye başlayan Türkiye-Ermenistan temasları o dönem yeni bir sürece girmişti. İsviçre arabuluculuğunda yapılan çalışmalar neticesinde Zürih'te protokoller imzalanmıştı. Zürih Protokolleri iki ülke diplomatik ilişkilerinin normalleştirilmesi ve 1993'den bu yana kapalı olan Türkiye-Ermenistan kara sınırlarının açılmasını ön görmekteydi. İki ülke, diplomatik normalleşme ve ekonomik ilişkilerin tekrar işler hale getirilmesini öncelerken 1915 olayları ile ilgili konuların tartışılmasını ortak tarih komisyonuna havale etmişlerdi. Zürih Protokolleri "Diplomatik İlişkilerin Tesisi" ve " İkili İlişkilerin Geliştirilmesini" öngörmekteydi.
10 Ekim 2009'de Zürih'te iki ülke dışişleri bakanları tarafından imzalanan protokoller iki ülke meclislerinde onaylanmadığı için geçerlilik kazanmamıştır. Protokollerin onaylanmamasında her iki devlet de birbirini suçlamıştır. Zürih Protokollerinin Türkiye tarafında onaylanmamasında Azerbaycan tarafının Türkiye üzerindeki etkisinin önemli rolü olmuştur. Türkiye'nin, Karabağ'da Ermeni işgali devam ederken Ermenistan ile diplomatik ilişkilerini normalleştirme çabaları Azerbaycan tarafında büyük tepkiye neden olmuştu. Her iki ülke kamuoyları da ilişkilerin normalleşmesi fikrine yeterince hazır değildi. Bütün bu hususlar bir araya gelince Türkiye-Ermenistan ilişkilerinde beklenen pozitif ivme sağlanamamıştır.
Zürih Protokollerinin ardından Azerbaycan tarafı Türkiye'de ekonomik alandaki yatırımlarını artırmıştır. Bakü aynı zamanda Türkiye kamuoyunu olumlu yönde etkilemeye yönelik önemli adımlar atma çabası içine girmiştir. Bu dönemde Türkiye-Azerbaycan askeri ilişkileri de oldukça üst düzeye çıkarılarak askeri işbirliği her alanda derinleştirilmiştir.
Azerbaycan ile Ermenistan arasında 44 gün süren ve Azerbaycan'ın zaferi ile sonuçlanan 2. Karabağ Savaşı bölgede statükonun tamamen değişmesi ile neticelenmiştir. Karabağ'da Ermenistan işgali altındaki topraklarının önemli bir bölümünü işgalden kurtaran Azerbaycan açısından olumlu bir momentum yakalanmıştır. Azerbaycan tarafının Türkiye'ye olan güveni en üst düzeye çıkmış ve iki ülke kader birliği yapmıştır. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Karabağ zaferinin hemen ardından bölgedeki 6 devleti bir araya getiren 6'lı platform önerisinde bulunmuştur. Bu öneri öncelikle Bakü ve Erivan'da karşılık bulmuştur. Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ise Kasım ayı sonunda iki ülke cumhurbaşkanını Soçi'de bir araya getirerek Moskova'nın bölge siyasetindeki etkisini hissettirmiştir.
Azerbaycan ve Ermenistan arasında sınırlar henüz net olarak çizilmemiş ve taraflar arasında kalıcı bir barış anlaşması henüz imzalanmamıştır. Türkiye ve Azerbaycan, Zengezur Koridorunun biran önce açılarak ticari ilişkilerin işler hale gelmesi beklentisi içerisindedir. Ermenistan Başbakanı Paşinyan ise yeni beliren bölgesel işbirliği imkanlarıyla ülkesi için diplomatik ve ekonomik kazanımlar elde etme çabası içindedir. Gürcistan ise halen Rusya ile ilişkilerindeki sorunlardan dolayı bölgesel platform fikrine mesafeli durmaktadır.
Türkiye, Azerbaycan ve Ermenistan arasında başlatılan, Rusya ve İran'ın da yakından takip ettiği gelişmeler bölgesel barış ve istikrarın sağlanması açısından son derece önemli girişimlerdir. Ermenistan'ın tekrar bölge ülkeleri ile entegre olması ve bölgesel sorunların diplomatik yöntemlerle çözülmesi çabaları başta Ermenistan ve Azerbaycan halkları olmak üzere tüm bölge halkları açısından olumlu neticeler üretecektir. Bu aşamada taraflar arasındaki diplomatik temasların dikkatli ve koordineli yürütülmesi ve daha önceki deneyimlerden dersler çıkarılması sürecin başarısı açısından önem arz etmektedir.
[Sabah, 18 Aralık 2021].