Suriye’deki çatışmalar uzun süredir Türkiye’yi doğrudan etkiliyor. Türkiye içinde ve uluslararası toplumda üzerinde çok fazla konuşulan mülteci meselesi bu etkilerden sadece birisi. Bunun yanında çatışmaların başından beri seken kurşunlar ve roketler sınır illerine isabet ediyor. Son zamanlarda özellikle Kilis’e sıklıkla roket düşmeye başladı ve can kaybında ve yaralanmalarda gözle görülür bir artış söz konusu. Bu artışı anlamlandırabilmek için hem sınırımızın yanı başındaki çatışmaların doğasına hem de DAİŞ’in Türkiye’ye ilişkin kafasında neyin olduğuna bakmak lazım.
Türkiye kendi metotlarıyla DAİŞ’le mücadeleye başlayan ilk ülkelerden. Bu mücadeleyi endirekt ve diplomatlarımızın rehin tutulduğu aylarda üstü kapalı olarak yürüttü. DAİŞ Suriye’ye girdiği günden itibaren gözünü Türkiye’nin de desteklediği Suriye’nin kuzeyindeki muhalif gruplara ve onların kontrol ettiği topraklara çevirdi. Ardından Türkiye-Suriye sınırı boyunca muhaliflere saldırıp Rasulayn’den Azez’e kadar geniş bir hattı Kobani ve birkaç noktayı, Türkiye’nin DAİŞ’e karşı muhaliflere yardımına rağmen ele geçirdi. Özellikle Kobani’den sonraki dönemde uluslararası koalisyonun hava saldırılarının devreye girmesiyle birlikte PKK, DAİŞ’in sınır hattı boyunca hâkimiyetini Azez’in doğusundan Cerablus’a kadar olan bölgeye indirdi. Türkiye’nin güvenli bölge planlarına konu olan da tam bu bölge.
Suruç saldırısından sonra Türkiye bu bölgenin terör unsurlarından temizlenmesi için bir operasyona start verdi. Tabii ki ABD hemen devreye girip koordinasyon bahanesiyle süreci baltalarken, Rus uçağının düşürülmesiyle birlikte Türkiye bu bölgeye yönelik hava saldırısı opsiyonunu kaybetti. Fakat diğer taraftan ise DAİŞ’le savaşacak yerel unsurların eğitimi ve teçhizi konusundaki çalışmalarına da devam etti. Türkiye’nin sahada desteklediği gruplar an itibariyle DAİŞ’le aktif bir çatışma içerisindeler ve DAİŞ’e karşı bazı kazanımlar elde ettiler. Diğer bir deyişle Türkiye sınırını DAİŞ unsurlarından temizlemek için DAİŞ’le açık bir savaş halinde. ABD’yi de DAİŞ’le savaşan Suriyeli gruplara hava desteği vermesi için ikna etmeye çalışıyor. Fakat ABD çok istekli görünmüyor.
DAİŞ kamuoyundaki algısına çok dikkat eden bir örgüt. Kamuoyu derken yanlış anlaşılmasın, daha çok kendisine zımni destek veya aktif militan kaynağı olarak gördüğü sadece Türkiye’de değil dünyanın dört bir yanındaki küçük bir kitlenin DAİŞ algısına özel önem gösteriyor. Bu sebepten Suriye ve Irak vs. içerisinde rahatlıkla Müslüman katletseler de bu topraklar dışındaki yerlerdeki saldırılarında ya doğrudan gayrimüslimleri hedef alıyor ya da Müslümanların da hayatını kaybettiği saldırılardaki sorumluluklarını ilan etmiyorlar. Türkiye’deki saldırılarını açıkça üstlenmemelerinin sebeplerinden birisi bence bu. Sınır hattı boyunca çatışmalarda da bu sebepten daha dikkatli davranıyorlardı.
Son günlerde ise iki sebepten ötürü DAİŞ roketleri daha büyük sıklıkla sınır şehirlerine özellikle de Kilis’e düşmeye başladı. Birincisi, artık DAİŞ gelişi güzel roket fırlatmaktan kaçınmıyor. İkincisi ise DAİŞ artık doğrudan roketlerle sınır şehirlerini hedef alıyor. Diğer bir deyişle Kilis’e isabet eden roketlerin hepsi kaza sonucu düşen roketler değil. DAİŞ Türkiye’yle açık bir savaş halinde olduğunu düşündüğünden çatışmaları şu an az da olsa Türkiye’ye sıçratma peşinde. Tıpkı PKK gibi Türkiye’nin dikkatini kendi iç güvenliğine döndürme yoluyla bölmeye çalışıyor.
Türkiye’nin iç güvenliğinin sınırlarının çok ötesinden başladığının bir başka çarpıcı örneği bu. Sınırın sadece Türkiye değil aynı zamanda NATO sınırı olduğunu da hatırlatmak lazım. İleriki günlerde NATO devreye girecek mi? Zayıf ihtimal ama yakından takip edeceğiz.
[Akşam, 25 Nisan 2016].