Hemen belirteyim, Twitter'a koruma tedbiri konması tatsız bir durum.

Twitter'ı etkin bir biçimde kullanmaya çalışan, imkanları ve etkileri hakkında konuÅŸan, yazan biri olarak bu manzarayı olumlu karşılamam düÅŸünülemez.

Gelin görün ki, olumsuz bir durumla karşılaÅŸtığınızda önce bu noktaya nasıl geldik sorusunu sormak gerekir.

Gezi olayları sonrasında "Siyasetçiler Ä°çin Twitter Okuma Kılavuzu" diye bir yazı yazmıştım. Özetle, Twitter'ın siyasal imkanlarına deÄŸinmiÅŸ, siyasal sosyalleÅŸme açısından olumlu yanlarına dikkat çekmiÅŸtim.

Buna hala inanıyorum.

Ama, Twitter'ın ve diÄŸer yeni medya aygıtlarının, tıpkı diÄŸer kitle iletiÅŸim aygıtları gibi siyaseti tehdit etme potansiyeline sahip olduÄŸunu da düÅŸünüyorum.

Karl Marx, üretim araçlarına sahip olanın gerçek gücün de sahibi olduÄŸuna inanmıştı.

Bugün, iletiÅŸim araçlarına sahip olmak, gücün tek kaynağı olmasa da önemli bir kaynağı. Yeni medya, bu gücü geniÅŸ kitlelere taşıdı.

An itibariyle, yeni medya teknolojilerini kullanabilen herkesin bir etki alanı ve gücü var.

Kitle iletiÅŸim aracının bu gücü, kamu tarafından denetim ve düzenleme zorunluluÄŸunu da beraberinde getiriyor. Bu, toplum olabilmenin bir arada yaÅŸayabilmenin de olmazsa olmaz ÅŸartı.

Hukuk dışı bir iletiÅŸim ortamı tahayyül etmek, radikal bir siyasi programa sahip olan marjinal örgütler dışında normal karşılanabilecek bir durum deÄŸildir.

SUÇLU KÄ°M?

2 gün önce Twitter'a koruma tedbiri kondu. Gerekçe, T.C. Mahkemeleri'nin ocak ayından beri aldığı içerik kaldırma kararlarına Twitter yetkililerinin duyarsız kalması. Twitter Åžirketi ABD mahkemelerinin aldığı kararı derhal uyguluyorken, diÄŸer ülkelerden gelen kararları uygulamayabiliyor.

"Yurttaş iletişimi" edebiyatı yapan arkadaşlara sormak istiyorum: Bu durumda bir yurttaşın, mahkeme tarafından tescil edilen hak kaybını kim giderecek?

KiÅŸilik haklarına saldırmak, özel hayatın gizliliÄŸini ihlal etmek, hangi mecra söz konusu olursa olsun gayrimeÅŸrudur.

Hele ki bu organize bir tarzda ve illegal bir siyasal kalkışmanın aracı haline getiriliyorsa.

EÄŸer devlet diye bir ÅŸey varsa, o devletin cari hukuk sınırları içerisinde hareket etmesi ve bu hak ihlallerini ortadan kaldırmak için mücadele etmesi gerekir. Devlet ve toplum arasındaki iliÅŸkiyi bir sözleÅŸme olarak düÅŸünmekten yanayım. Bu sözleÅŸme temel bir ilkeye dayanır. Toplumun, vatandaşın hakkını, hukunu korumak! Bu, bir vatandaşın vatandaÅŸa yaptığı zulmü, herhangi bir düzeyde uyguladığı ÅŸiddeti engellemeyi de içerir.

Kimse, "özgürlük" sloganı atıp son dönemde giderek hızlanan karakter suikastlerini haklılaÅŸtırmasın.

Sözün, hakaret içermesi, ÅŸiddete zemin hazırlaması, iftirayla yoÄŸrulması gayri-ahlakidir, yanlıştır, yerine göre suçtur. Nereden bakarsanız bakın, bu özünde kötü bir durumdur. Bunun cami minberinde, seçim afiÅŸinde yahut 140 karakterlik bir tivitte olması farketmez.

Bu eriÅŸim engelinin sorumlusu öncelikle elindeki iletiÅŸim gücünü örgütlü bir karalama kampanyasının aracına dönüÅŸtürenler ve Türkiye mahkemelerinin kararlarına duyarsız kalan Twitter ÅŸirketidir.

[22 Mart 2014, AkÅŸam]