Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı'nın (AGİT) Avrupa Konseyi ile birlikte referandum sonrası yayımladığı rapor incelendiğinde birçok açıdan sorunlu olduğu apaçık görülmektedir.
Referandumu gözlemlemek üzere "bağımsız ve tarafsız" toplam 73 uluslararası gözlemcinin Yüksek Seçim Kurulu tarafından akredite edildiği belirtilmektedir.
Buna rağmen bağımsız ve tarafsız olduğu iddia edilen bu uluslararası gözlemciler tek tek incelendiğinde Andrej Hunko (Almanya), Lorena Lz de Lacalle (İspanya), Zerife Yatkın (Avusturya) gibi tespit edilebilen en az on gözlemcinin PKK sempatizanı olduğu ve referandum sürecinde aktif olarak "hayır" kampanyasına katıldıkları görülmektedir. Burakam sadece sosyal medyada ismi yer almış olduğundan dolayı tespit edilebilen gözlemcileri kapsamaktadır.
Diğer taraftan bu gözlemcilerin hazırladığı raporda sadece "hayır" kampanyası yapan partilerin argümanlarına yer vermiş olmaları geri kalan gözlemciler ile ilgili de bir fikir yürütmemize olanak sağlamaktadır.
Raporun tamamına hakim olan dil ve argümantasyon göz önüne alındığında çok kolay bir şekilde bu raporu aşırı ve marjinal sol gruplar yazsaydı ancak böyle yazardı diyebilmekteyiz.
Rapora katkı veren bazı gözlemcilerin uzun zamandır kendi ülkelerinde PKK'nın terör örgütü listesinden çıkarılması için mücadele ettikleri ve raporda devletin güneydoğuda vatandaşın iradesinin sandığa yansıması için almış olduğu güvenlik tedbirlerinin çarpıtılarak sıklıkla eleştiri konusu edilmesi bu savımızı desteklemektedir.
Bu tarafgir, ideolojik ve ön yargılı tutum raporun tamamına hâkim durumdadır.
Raporda "evet" kampanyasına yönelik Okmeydanı'nda yaşanan silahlı tehdit, diğer şehirlerde yaşanan saldırılar, bazı politikacıların "evet"çilere yönelik nefret söylemleri ya da Avrupa medyası ve ülkelerindeki kısıtlamalara dair hiçbir atıf yoktur.
Raporun genelindeki dil ve üslup Türk milletinin vermiş olduğu "evet" kararını gayrimeşru göstermekte ve "hayır" kampının argümanlarını desteklemektedir.
Bu yapılırken en marjinal örnekler tüm Türkiye'ye teşmil edilmekte ve genelleştirilmektedir. Örneğin raporda "Sandık kurullarında siyasi partilerin temsili tümüyle dengeli olmamıştır ve muhalefet partileri tarafından atanan 170 sandık kurulu başkanının reddedilmesi ile bu temsil olumsuz şekilde etkilenmiştir" denilmektedir. Referandumda toplam 167.140 sandık ve sandık başkanının olduğu göz önünde bulundurulduğunda, 170 sandık kurulu başkanının muhtemelen PKK ya da FETÖ iltisakı nedeniyle reddedilmesinin bir eksiklik olarak zikredilmesi ve buradan Türkiye geneli ile ilgili bir sonuç çıkarılması ancak ideolojik tutum, kötü niyet ve tarafgirlikle açıklanabilir.
Avrupa ile son dönemde yaşanan gerginlikler göz önünde bulundurulduğunda neredeyse tamamına yakını Batı'dan gelen bu gözlemcilerin maksadı ve motivasyonu daha iyi anlaşılmaktadır. Dolayısıyla AGİTin hazırladığı bu rapor "bağımsız ve tarafsız" olmaktan ziyade sanki Türkiye'yi cezalandırmak ve zor duruma düşürmek için kötü niyetle hazırlanmış olduğu rahatlıkla ifade edilebilir.
[Sabah Perspektif, 22 Nisan 2017].