SETA Avrupa Araştırmacısı Zeliha Eliaçık, Ortadoğu ve Avrupa’daki sivil toplumun etkinliği üzerine değerlendirmelerde bulundu. Sivil toplum kavramının Ortadoğu’da yeni olduğunu fakat Avrupa’da giderek cazibesini kaybettiğini, sivil toplumun kendisini devlet ile olan ilişkisi üzerinden konumlandırdığını, liberal demokrasinin girdiği krizlerden sonra “sivil toplum kuruluşlarının kendilerini konumlandırdığı hükümet dışı alanın” sorgulanmaya başladığını ifade eden Eliaçık, Avrupa’da yükselen bir tehdit algısının olduğunu, güvenlik kaygılarından dolayı Avrupalı devletlerin hükümet politikalarıyla uymayan ve hükümet politikalarına karşı bir tutumla hareket eden sivil toplum kuruluşlarını baskı altına aldığı söyledi. Ortadoğu’daki sivil toplum kuruluşlarının toplumsal kültürel yapıyı yansıttığını; ailelerin, cemaatlerin, kabilelerin ve aşiretlerin Ortadoğu’daki sivil toplum kuruluşlarında etkin olduğunun altını çizen Eliaçık, Ortadoğu’daki devletlerde tehdit algısının hakim olduğu ve dışarıdan gelebilecek tehditler için sivil toplum kuruluşlarının araçsallaştırıldığı yönünde bir algı olduğunu, bu sebepten dolayı devletler tarafından sivil topluma çok geniş hareket alanı sağlanmadığını belirtti. Ortadoğu’daki sivil toplum kuruluşlarının çok tecrübesiz olduğunu ve personellerini yetiştirebilmeleri için Batılı STK’lara muhtaç olduğunu aktaran Eliaçık, bulundukları ülkelerdeki otorite ile anlaşamayan sivil toplum kuruluşların başka ülkelere gidip faaliyette bulunduğunu, Arap dünyasındaki sivil toplum kuruluşlarının başta İstanbul olmak üzere Türkiye’de bulunduğu bu durumun Türkiye’nin Ortadoğu ile olan iletişimini geliştirebilmesi için bir fırsat olduğunu vurguladıv.
Liberal Demokrasinin Gerilemesiyle Birlikte Sivil Toplum Cazibesini Yitirmeye Başladı
SETA Avrupa Araştırmacısı Zeliha Eliaçık, Ortadoğu ve Avrupa’daki sivil toplumun etkinliği üzerine değerlendirmelerde bulundu.
Paylaş
Etiketler »
İlgili Yazılar