Uluslararası ilişkiler alanının saygın dergilerinden birisi olduğunu zannettiğimiz Foreign Policy'de 30 Haziran tarihinde "Atatürk Havalimanı saldırısı için Erdoğan'ı suçlayın" başlıklı bir yazı çıktı. Leela Jacinto imzalı yazı, Türkiye ile ilgili neredeyse bütün klişelerin bir araya getirilmesi ve Türkiye üzerine yazan yabancı basının zavallılığını göstermesi açısından bir ibret vesikası niteliğinde.
Kendinde Türkiye hakkında söz söyleme ve analiz yapma hakkı gören bu gazeteci hanımefendinin bu yetkiyi nereden aldığını bilmek hepimizin hakkı. Zira Türk dış politikası hakkında bu kadar büyük laflar eden bir gazetecinin en azından Türkçeye hakim olması ve Türkiye hakkındaki temel literatürü okumuş olmasını beklemek fazla bir beklenti sayılmamalı.
Fakat heyhat ki heyhat, gazeteci ucuzluğu ve basitliği ile çantasından Pakistan anolojisi silahını çekerek Türkiye'ye parmak sallayan Leela hanımın Türkiye hakkındaki bilgisinin Wikipedia'nın Türkiye maddesinde yazılanlardan biraz daha hallice olduğu yazdığı yazıda ayan beyan ortaya çıkıyor. Zira Türkiye ile Pakistan gibi tarihi, coğrafyası, etnik kompozisyonu bu kadar farklı iki devletin bu kadar saçma bir anolojiye konu edilmesini ancak Leela Hanım gibi konudan bihaber birisi başarabilirdi.
Evet Leela Hanım'ın Türkiye hakkındaki bilgisi Wikipedia'da yazılanlardan biraz daha derin. Zira hakkını yememek lazım muhteşem analizini bizlerle paylaşmadan önce Can Dündar ile muhtemelen Boğaz kenarında bir rakı masasında röportaj yapmakla yetinmemiş, büyük bir alicenaplık örneği göstererek ve tehlikeleri göze alarak bulduğu ilk uçakla Antep'e oradan da karayolu ile Kilis'e giderek Güneydoğu Anadolu'muzun gastronomik zenginliklerini bizzat yerinde test etmiş.
Bu seyahat sırasında Türkiye'nin sınırda DAEŞ'e karşı aldığı tedbirlerin yeterli olmadığına karar veren Leela Hanım'a göre yeni bir sultan olmak isteyen Erdoğan, DAEŞ'i başından itibaren desteklemiş ve bugün Türkiye bunun bedelini ödüyormuş. Tabii bu hanımefendinin ‘Afganistan'dan Irak'a yarattığı kaos ile DAEŞ'in doğmasına ve güçlenmesine zemin hazırlayanın bizatihi Amerika Birleşik Devletleri değil de Türkiye mi olduğu' sorusuna ne cevap verdiğini hepimiz merak etmekteyiz.
Leela Hanım'a göre Erdoğan, yeni bir sultan olmak istiyormuş zira İstanbul'un fethinin kutlandığı "Fatih Gullu" kutlamalarında bu durum apaçık ortadaymış. Leela Hanım'ın Fetih Günü'nü Fatih Gullu olarak yazmasını ve Türkiye hakkında serbestçe saçmalamasını Boğaz'da içtiği rakıya bağlamak yanlış olur zira muhtemelen yazıyı kaleme aldığında aradan uzunca bir zaman geçmişti. Bu tavır Türkiye hakkında atıp tutan birçok gazeteci ve akademisyen ile ilgili daha derin bir hadsizliğin dışavurumu olarak okunmalı. Zira bu arkadaşlar hiçbir çaba ve gayret göstermeden Türkiye uzmanı olmanın formülünü bulmuşlar. Formül basit, Boğaz'da rakı iç, Nişantaşı'nda beyaz Türklerle takıl, arada cesaretin ve zamanın varsa Anadolu'ya yok ise Fatih'e ya da Sultanbeyli'ye egzotik geziler düzenle. Merak etme yediğin kebaplar arada yediğin herzelerin üstünü kapatacaktır.
[Zaman, 5 Temmuz 2016].