Ukrayna’da Kasım 2013’te Devlet Başkanı Viktor Yanukoviç’in Avrupa Birliği ile Ortaklık Anlaşması’nı imzalamayı belirsiz bir süreliğine ertelemesi ile başlayan krizin nedenlerini anlayabilmek için Ukrayna’nın tarihinden kaynaklanan kimlik tartışmalarını anlamak gerekmektedir.
Birçok Batılı analiste göre Ukrayna doğu ile batı arasında parçalanmış tipik bir ülke (torn country) örneği teşkil etmektedir. Ülke, etnik olarak batı bölgelerinde çoğunluğu oluşturan Ukraynalılar (%78,8) ve doğu bölgelerinde çoğunluğu teşkil eden Ruslar (%17,3) arasında bölünmüş gibi gözükmektedir. Ukrayna nüfusunun çoğunluğunu Hristiyanlar teşkil etse de, ülkede bulunan etnik grupların Kiev Patrikliği’ne bağlı Ukrayna Ortodoks Kilisesi, Moskova Patrikliği’ne bağlı Ukrayna Ortodoks Kilisesi, Roma’ya bağlı Grek Katolik Kilisesi ve bağımsız Ukrayna Ortodoks Kilisesi gibi farklı mezhep ve kiliselere mensup olmaları da Ukrayna’nın parçalanmışlık görüntüsünü güçlendirmektedir. Bunlara ek olarak Ukrayna’nın bir parçası olan Kırım Özerk Bölgesi’nin nüfusu da 2001 yılında yapılan nüfus sayımına göre Ruslar (%58.32), Ukraynalılar (%24.32) ve Tatarlar’dan (%12,1) oluşmaktadır.
Ülkedeki farklı kültürler kendisini somut biçimde şehirlerin mimarisinde de göstermektedir. Ülkenin doğusunda ve batısındaki şehirler tamamen apayrı dünyalara aitmiş gibi görünmektedirler. Ukrayna'nın batısında yer alan ve uzun dönem Avusturya-Macaristan İmparatorluğu’nun ve Polonya’nın hâkimiyetinde kalan Lviv şehri, Barok, Gotik ve Rönesans dönemi mimarisiyle klasik bir Orta Avrupa kentini andırmaktadır. Ülkenin doğusunda yer alan ve Rusların çoğunluğu oluşturduğu Donetsk ise tipik bir Sovyet şehri görünümündedir. Şehrin simgeleri Lenin heykelleri, büyük bulvarlar ve fabrikalardır. Bu farklara rağmen 300 yıl süren Ruslaştırma ve daha sonra Sovyetleştirme politikaları sonucu her iki şehirde de iki kültürün izlerini bulmak mümkündür. Bu manada Ukrayna’da iç içe geçmiş iki kültürden bahsetmek doğru olacaktır..