SETA > Yorum |
Avrasya'da Tırmanan Kriz Ukrayna

Avrasya'da Tırmanan Kriz: Ukrayna

Ukrayna ne Batı'nın ne de Rusya'nın tamamen kontrolünde ya da dışında bir yapıya kavuşmadığından ortak zeminde hareket edilmesi bölgede istikrar ve barış açısından önem taşımaktadır.

SoÄŸuk SavaÅŸ sonrası zaten ciddi bir jeopolitik gerileme yaÅŸamış olan Rusya, NATO-AB hattının doÄŸuya yönelik geniÅŸlemesini bir tehdit olarak algıladı. Eski Sovyet coÄŸrafyasında Rusya için jeopolitik açıdan en önemli ülkelerden Ukrayna’nın kendi geleceÄŸine karar vermesi Rusya ve ABD-Avrupa iliÅŸkisi açısından hem ekonomik hem stratejik olarak oldukça önemli. 2014 yılına gelindiÄŸinde Kırım’ın iÅŸgali ve Ukrayna krizi uluslararası sisteme karşı ciddi bir mücadele alanı olarak ortaya çıkarken AB’nin Rusya ile geniÅŸleme politikaları üzerinden karşı karşıya gelmesine sahne oldu. Ukrayna’nın aÅŸamalı olarak AB ve NATO içindeki Fransa-Almanya-Polonya hattına iliÅŸtirilmesi hedefi Yanukoviç’in devrilmesi sonrası Rusya’da panik yarattı ve Rusya’nın müdahalesine sebep oldu. Mezkûr hedefin Rusya’ya Atlantik ötesi sistemde iÅŸbirliÄŸi kapılarının açık olduÄŸu mesajı verilerek güven saÄŸlayabilmekten ziyade Rusya’yla artan çatışmalar baÄŸlamında tezahür ettiÄŸini görüyoruz. ABD’nin de arzuladığı ÅŸekilde AB iÅŸbirliÄŸinin aÅŸamalı olarak Avrasya’ya nüfuz etmesi hedefi güvenlik politikaları ve enerji hatları göz önüne alındığında oldukça kritik. AB’nin Ukrayna, Belarus, Moldova, Gürcistan ve Azerbaycan gibi Rusya sınırındaki ülkelere vize muafiyeti saÄŸlanması için yaptığı anlaÅŸmalar ve sivil toplumun AB projelerine eklemlenmesi çabası da bu baÄŸlamda deÄŸerlendirilebilir. Buna karşın Putin’in izlediÄŸi dış politika bölgesel düzeyde Sovyetler BirliÄŸi’nin yıkılışının ardından ortaya çıkan güç boÅŸluÄŸunu pro-aktif hamleler ile doldurmayı olduÄŸu kadar, küresel düzeyde Sovyetler BirliÄŸi’nin SoÄŸuk SavaÅŸ’tan maÄŸlubiyetle çıkmasının ardından yaÅŸadığı kayıpları da telafi etmeyi amaçlıyor. ABD-AB ekseni Rusya ile direk bir askeri çatışmaya girmek istemezken, Kırım’ın ilhakı ve Ukrayna’da Rus milislere desteÄŸi sonrası Rus ekonomisi yaptırımların hedefi haline geldi. Gelinen noktada çatışmanın kurbanı topraklarının büyük çoÄŸunluÄŸu savaÅŸa sürüklenen Ukrayna olurken Rusya da ekonomik yaptırımlardan payını aldı.

Ä°Ç SAVAÅž DEVAM EDERKEN

Ukrayna’da yaklaşık iki senedir süren çatışmaya uluslararası ve ikili platformlardaki çözüm arayışları sonuç vermedi. Kırım’ı ilhak ederek soydaÅŸ Kırım Tatarları üzerindeki baskısını her geçen gün artıran Rus hükümeti Ukrayna’nın doÄŸusunda bulunan ayrılıkçı güçlere verdiÄŸi destek ile ülke üzerindeki tahakkümünü sürdürme arzusunda. Ä°ç savaşın her geçen gün onlarca masum cana mal olduÄŸu bölgedeki tansiyon her geçen gün artıyor. Rusya bölgeye bir yandan asker ve savaÅŸ malzemesi gönderirken resmi devlet televizyonlarından her geçen gün yayılan dezenformasyonlar ile Ukrayna’daki devam eden savaşın ve getirdiÄŸi ağır ekonomik yükün herhangi bir toplumsal etkisinin oluÅŸmaması saÄŸlanıyor.

NATO-AB EKSENÄ° VE RUSYA Ä°MTÄ°HANI

GeçtiÄŸimiz günlerde Ukrayna, Rusya ve ayrılıkçılar arasında AGÄ°T gözetiminde gerçekleÅŸen Minsk GörüÅŸmeleri de bir sonuca ulaÅŸmadı. Bunun üzerine ayrılıkçı Donetsk Cumhuriyeti lideri ZaharÅŸenko bölgede seferberlik ilan ederek bahara kadar yüz bin kiÅŸilik çok daha güçlü bir ordu ile Ukrayna güçlerinin karşısına çıkacaklarını ifade etti. Minsk GörüÅŸmeleri’nden bir kaç gün önce bölgede bulunan liman kenti Mariupol’e saldırı düzenleyen ayrılıkçı güçler bölgede birçok sivil can kaybına sebep olmuÅŸtu. Çatışmanın diÄŸer tarafları Avrupa ve ABD’nin bölgede inisiyatif almaktan kaçınması Ukrayna’yı zor günlerin beklediÄŸine iÅŸaret.

GeçmiÅŸten bugüne bakıldığında NATO’nun geniÅŸlemesindeki temel nokta, bunun Avrupa’nın geniÅŸlemesiyle orantılı bir süreç olmasıdır. Amerikan-Alman iÅŸbirliÄŸi Avrupa’nın doÄŸuya doÄŸru geniÅŸlemesi için beraber çalışırken, NATO’nun geniÅŸletilmesi çabası Avrasya’da kapsamlı bir ABD politikası açısından önem taşıyordu. Avrupa BirliÄŸi, Rusya’nın DoÄŸu Avrupa ülkelerine yönelik etkinliÄŸini arttırmasından endiÅŸe duyarken NATO, Baltık ülkeleriyle Polonya, Romanya ve Bulgaristan’da Rusya’ya karşı küçük çapta öncü birlikler konuÅŸlandırma ve 2016 yılında operasyonel hale gelecek komuta merkezleri oluÅŸturma kararı aldı. Tüm bunlar olurken Rusya da Ukrayna’da kendi yöntemleriyle bir stratejik bir ilerleme kaydetme çabasına giriÅŸti. Bu çaba belli yumuÅŸak güç unsurlarının devrede olduÄŸu AB ve NATO’nun ilerleyiÅŸinden oldukça farklı ÅŸekilde direk askeri güç unsurlarının Ukrayna’da sıcak çatışmaya girmesi ile yaÅŸandı.

GELECEK SENARYOLARI

AB’nin Kırım’ın ilhakı ve Ukrayna’da iç çatışmalara etkisi nedeniyle uyguladığı yaptırımlar Rus ekonomisinde hali hazırda hissediliyor. Ek olarak AB DışiÅŸleri Bakanları toplantısından Rusya’ya yönelik yaptırımları 6 ay süreyle uzatma kararı çıkarken yeni yaptırımlar konusunda bir sonuca varılamadı. Ticari faaliyetler ve enerji bağımlılığı unsurları nedeniyle AB ülkeleri Rusya’ya karşı bir birlik oluÅŸturmakta zaten zorluk yaÅŸarken Yunanistan’da yeni hükümetin de baÅŸka yaptırımlar istemediÄŸini ortaya koyması birliÄŸin tek vücut olmasını zorlaÅŸtırıyor. Washington yaptırımlar konusunda Avrupa’yı birliÄŸe davet ederken Avrupa ülkeleri siyasi stratejileriyle ekonomik endiÅŸelerini dengelemeye çalışıyor. Åžu anki krizin bir boyutu da batı bloÄŸunun Rusya’nın net tutumuna karşı yeterli caydırıcılıktan uzak ve birlik içerisinde bir tutum takınamamasının sonucu.

Ukrayna’da kriz can kayıpları arttıkça ve bölge savaÅŸa sürüklendikçe çözümü imkansız bir hal alıyor. Bölgede milis güçlerin sayısının ve etkisinin artması savaÅŸtan beslenen güçlerin artması demek ve bu da çözümü daha da zorlaÅŸtıran bir etken olarak karşımıza çıkıyor. Bu yüzden ZaharÅŸenko’nun son yaptığı ve gerek doÄŸu Ukrayna’dan gerekse Rusya içinden karşılık bulması beklenen seferberlik çaÄŸrısı oldukça kritik. Yüzbinlerce nüfusa sahip Donetsk, Lugansk ve Mariupol gibi ÅŸehirler silahlı milis güçlerinin ve Ukrayna ordusunun güç savaşına sahne olurken tansiyonun yükselmesi yalnızca sivillerin hayatını daha zor bir duruma sokacaktır. Ä°pleri Rusya’nın elinde olduÄŸundan kuÅŸku duyulmayan ayrılıkçı gruplara baskı da bir anlamda Rusya’ya Batı ülkelerinin yapacağı ekonomik hatta askeri yaptırımlardan geçiyor. Gerilim devam ettikçe krizin Rusya’ya maliyeti artıyor.

Rusya’nın gerçekleÅŸtirdiÄŸi hamlelere bakılarak Ukrayna’nın Batı’ya tam olarak entegre olması senaryosunun Rusya’nın Batı karşısındaki ekonomik gücünü koruduÄŸu sürece pek mümkün görünmediÄŸi söylenebilir. Tam tersine güneydoÄŸusu Rus etkisi altında Ukrayna’ya baÄŸlı ya da bağımsız, Rusya dinamiklerine baÄŸlı bir Ukrayna senaryosu ise taraflar için istikrarsızlığı ve gerilimi arttıracak bir ihtimal. Öte yandan tarafların egemenliÄŸine saygı duyduÄŸu tarafsız ve bağımsız bir Ukrayna senaryosunda Rusya halen güçlü duran ancak NATO üyesi olmayan Ukrayna’nın Batı ile iliÅŸkisini kabul eden bir pozisyonda olacaktır. ABD-AB hattının ise Rusya’yı provoke eden adımlardan kaçınması gerekecektir. Bunun için sahadaki çatışmaların durması, hukuki zemine uyan bir siyasi diyalog çabası gerekmektedir. Neticede Ukrayna ne Batı’nın ne Rusya’nın tamamen kontrolünde ya da dışında bir yapıya kavuÅŸmadığından ortak zeminde hareket edilmesi bölgede istikrar ve barış açısından önem taşımaktadır. Rusya’nın yaptırımların maliyetini ne kadar süre göÄŸüsleyebileceÄŸi zamanla ortaya çıkacaktır. Ancak Ukrayna ile ekonomik iliÅŸkisi gazın da ötesine geçen Rusya ile köprüler atılırsa Ukrayna’yı yakın zamanda istikrara kavuÅŸturmak mümkün olmayacaktır.

[Yeni Åžafak, 5 Åžubat 2015]