Araçlarının performansı kadar takdir ettiÄŸim bir slogandı, Volkswagen için: Das Auto. Uluslararası medyada da o sert Alman vurgusuyla dönen ve iki küçük kelimeden devasa anlama kavuÅŸmuÅŸ bir öbek. Nam-ı diÄŸer “The” Car. Türkçemizde ise, araba budur/araba dediÄŸin/arabanın adı gibi çeÅŸitlendirebiliriz.
2007 yılında 70 yaşına basmanın verdiÄŸi olgunlukla “Das Auto” mottosunu kendine layık gören Volkswagen (VW), bu iddiasını sayılara dökmek için de çok mücadele etti. Ne de olsa Toyota'yla rekabet kolay iÅŸ deÄŸildi. Ancak VW'ın, hedeflerine ulaÅŸmaya çalışırken iÅŸin dozunu biraz kaçırmış olduÄŸu anlaşılıyor.
DAS TRADE-OFF
Malumunuz, geçtiÄŸimiz haftalarda patlak veren bir skandalla Volkswagen'ın, dizel araçlarına emisyon testlerini atlatan bir yazılım yüklediÄŸi anlaşıldı. Bu uygulamayla VW arabaları, test edildikleri anda devreye giren akıllı cihazla motoru ayarlayıp emisyon seviyesini düÅŸük göstermeyi baÅŸarıyordu. Belli ki firma, ABD baÅŸta olmak üzere dizel araç pazarlarında söz sahibi olmak için, ürettiÄŸi arabaların hem temiz hem güçlü hem de tasarruflu olduÄŸunu göstermek istiyordu.
Gelin görün ki, VW mükemmel formülü pazarlama esnasında tutturmuÅŸ olsa da, onu üretimde tutturmak öyle kolay deÄŸil. BilindiÄŸi üzere dizel motor, benzinliye göre yakıtta daha tasarruflu. Bununla birlikte, saÄŸlığa zararlı azot oksit açısından benzinliyi solluyor. Bir yandan müÅŸteri düÅŸük yakıt tüketimi isterken, diÄŸer yandan emisyon hatırına performanstan ödün vermek ise iÅŸi zorlaÅŸtırıyor. Dolayısıyla, ortada bir trade-off söz konusu. VW de iÅŸte bu anlamda, yakıt ekonomisini regülasyonlara tercih etmiÅŸ gözüküyor.
Malumunuz, günümüzde karbon salınımına iliÅŸkin düzenlemeler meÅŸhur bir küresel gündem maddesi. Azot oksit meselesi ise daha arka planda kalsa da, ABD baÅŸta olmak üzere bu konuda da baskının olduÄŸu yerler var. Ve ABD'dekiler dâhil 11 milyon araç, ÅŸu anda skandaldan etkilenmiÅŸ durumda.
SÄ°STEMÄ°K RÄ°SK
Peki, ÅŸimdi ne olacak? Volkswagen için kısa vadedeki senaryo, yüzbinlerce aracın geri çağırılması yükünün yanı sıra, dev cezalara katlanmak, finans ayağında sorunlar yaÅŸamak ve satışlar ile imtihan edilmek olarak beklenebilir. Olayların VW'ı vurma seviyesi, ABD dışındaki ülkelerin aldığı/alacağı aksiyonlara da baÄŸlı. Bunun yanı sıra algı zedelenmesi de, genel anlamda olumsuz bir faktör olacak.
Ve tabii tüm bu olaylar, VW harici soruları da akla getiriyor: Aynı trade-off dünyasında yaÅŸamaya çalışan diÄŸer dizel araç üreticileri ne yapmakta? Problem sadece VW'da mı yoksa sektörde benzer sorunlar var mı? VW ile baÄŸlantılı olarak, Audi, Seat, Skoda gibi markalar üzerindeki etkiler ÅŸimdiden gündemde. Gelmesi muhtemel sıkı denetimlerle, ilgili tüm aktörler de yepyeni bir imtihana tabi kalabilir.
Öte yandan önümüzdeki dönem, VW ve diÄŸer araç üreticilerinin ötesinde, Almanya ekonomisi için de keyifsizlikler barındıracak. Sadece dış ticaret rakamlarına baksanız, son yıllarda ülkeye giren ihracat gelirinin 6'da biri motorlu araç grubundan geliyor. Zincirdeki diÄŸer sektörlerin de keyfinin kaçacağına ÅŸüphe yok. Hatta onun da ötesinde, “Almanya” imajının VW egzozuyla islendiÄŸini söylemek yanlış olmaz. Ve onun da bir adım ötesinde, bu iÅŸten AB'ye de bir pay çıkacak. Gerek kendi içinde, gerekse dışında. Kısacası, sistemik riskleri azımsamamak gerek.
BÜYÜK RESÄ°M
Skandalın ABD'de ortaya çıkmasının nedeni, ülkede azot oksit salınımıyla ilgili düzenlemelerin sıkı olması. Bununla birlikte, her sarsıcı olayda olduÄŸu gibi burada da varlığı muhtemel büyük resme bakmanın önemli olduÄŸu kanaatindeyim. Öncelikle ÅŸunu vurgulamak gerekir ki, araçlara yüklenen yazılımlar ciddi meseleler ve yönetimin bundan haberdar olmaması pek mümkün deÄŸil. Hatta olayın kaç zaman önce kurum dışına sızmış olması da kuvvetle muhtemel. Tabii öncesi ne olursa olsun, sonuçta ABD, elindeki bu malzemeyi “bugün” kullanmayı tercih etmiÅŸ durumda.
Bu baÄŸlamda ÅŸöyle bir durum var ki, olay ABD ve AB arasında geçen Transatlantik Ticaret ve Yatırım Ortaklığı (TTIP) görüÅŸmelerinin doÄŸasını etkileyecek cinsten. Bu köÅŸede zaman zaman konuÅŸtuÄŸumuz kritik Obama planlarından TTIP, iki taraf arasında belli baÅŸlı düzenleyici uyuÅŸmalar saÄŸlamayı teÅŸvik ederken, projenin parlayan sektörlerinden biri de motorlu taşıtlar. VW olayı sayesinde Alman arabalarının ABD'ye dair pembe satış hayalleri daha cansız bir tona bürünecekken; daha da önemlisi, TTIP kapsamındaki genel düzenlemeler konusunda Avrupa tarafının eli zayıflayacak. Standartlara gelince hep büyüklük taslayan AB'nin yerini, ÅŸimdi denetim mekanizmasında delikler olduÄŸu teyit edilen mahcup bir AB alacak. Bu durumun sonuçları ise, Pasifik cephesinde de TPP ile ataÄŸa kalkan Obama'nın son demlerindeki izlerinin belirleyicilerinden biri olacak.
Bunun yanı sıra, skandal ve ilgili çıkmazlar, dizel piyasasının bekası için de bir test niteliÄŸinde. Maliyet, performans ve emisyon çeliÅŸkisi çözülmedikçe, regülasyonların sıkılaÅŸtığı bir dünyada dizel için nefes almak zorlaÅŸacak. Buna paralel olarak da, elektrikli araç cephesinin canlanması muhtemel. Tüm bunların ise, motorlu taşıttan petrol sanayine kadar implikasyonları olacak. Dolayısıyla, VW olayının sonucunda, geleceÄŸe doÄŸru bugünden fırlatılan oklar var. Her bir dinamik, farklı güç kaymalarını beraberinde getirecek.
ALMAN MÜHENDÄ°SLİĞİ
Ve yine konunun müsebbibine dönecek olur isek, araba oyununda kaza yapan Volkswagen'ın da gelecek planları haliyle deÄŸiÅŸecek. Halkın arabası; “Das Auto” iddiası ÅŸöyle dursun, bundan böyle bir süre “Ein Auto” olmakla yetinecek gibi. “Kein Auto” olmaktan iyidir.
Öte yandan, hem ömürlük emeÄŸini hem de geleceÄŸini kurtarmak isteyen bir VW için, olayın yaratıcı bir yıkım olması da ümit edilebilir. Mesela, elektrikli araç alanına yoÄŸunlaÅŸarak dünyaya hizmet etmek de, maliyetli ancak vizyoner bir yaklaşım olabilir. Bunun için ise, yeni mühendislik baÅŸarılarına ihtiyaç var. Dolayısıyla firma, daha dün hedef kitlesine yönelttiÄŸi ÅŸu manidar sloganı, ÅŸimdi kendisine soruyor olmalı:
“Isn't it time for German engineering?”
[Yeni Åžafak, 6 Ekim 2015]