Dünya piyasaları bu hafta sürpriz bir şok dalgasına maruz kaldı. Sarsıntının merkezi, Çin Merkez Bankası PBOC. Sebebi ise, bankanın açıkladığı kur kararı. Para birimine nicedir gözü gibi bakan Çin, 11 Ağustos'ta Yuan'ın ABD doları karşısındaki referans kurunda düzeltmeye gitti. Bu gelişme, %1,9 ile, yıllardır görülmemiş bir günlük değer kaybını beraberinde getirirken, düşüş ertesi iki günde de sırasıyla %1,6 ve %1,1 oranlarında sürdü.
PBOC'nin söz konusu kararı, Çin'in yeni bir kur mekanizması hedeflediğine işaret ediyor. Zira tüm dünyanın gözünü çevirdiği Merkez'den gelen açıklama, “daha piyasa odaklı (market-oriented) bir kur rejimi” hedefini dile getiriyor. PBOC, Renminbi'nin piyasa beklentileriyle uyuşmayacak kadar güçlü seyrettiğini ve bu hamleyle, referans kurun piyasa ile uyumlu hale geleceğini belirtiyor.
MADEM İSTİYORDUNUZ…
Çin'den gelen açıklama, aslında içinde büyük bir rahatlık da barındırıyor. Zira PBOC hamlesi, Çin'in başının etini yıllardır yiyen uluslararası camianın istediği yönde bir adımı referans gösteriyor: Esnek ve piyasa odaklı bir kur rejimi. 2005 reformu olan Yeni Renminbi Rejimi'nin devamı niteliğinde bir hamleden bahsediyoruz.
Tam bu noktada, Çin'in para birimini dünyada daha çok kullanıma açma ve rezerv para yapma hayalini hatırlatmak isterim. Haziran ayında bu köşede yer alan “Dolara Veda, Yuana Merhaba” başlıklı yazımda, Çin'in Renminbi'yi IMF'in SDR para birimleri sepetine atabilme telaşında olduğunun altını çizmiştim. Buradan hareketle, PBOC kararı, Yuan'ın uluslararası rezerv para birimi olması yönünde bir adımı olarak da yorumlanabilir. Zira IMF'in ilgili kararını verme sürecinde, Çin'in kur rejimindeki sıkıntıları adreslediğini ve dikkatle gözleyeceğini biliyoruz. İşte bu nedenle de, PBOC hamlesinin, söz konusu süreçten bağımsız olarak düşünülemeyeceği kanaatindeyim.
Bir kez daha altını çizmek isterim ki; Çin küresel eylem planını, ticaret ve yatırımlar bir yana, finans sistemiyle de şekillendirmeye özen gösteriyor. Parasının piyasalaştırılması ve uluslararasılaştırılması hedefi de bu paketin içinde… Alınacak çok yol olduğunu ekleyeyim ancak sonuçta tüm uzun yollar da bir adımla başlamaz mı?
HEM KISA HEM UZUN VADE
Tabii söz konusu uzun hedefler bir yana, Çin'in bugün yaşadıkları da önemli. Bunların başında da, yavaşlamaya yüz tutmuş ekonomik performans geliyor. Bu bağlamda, -ana tetikleyici olmasa da- para biriminde yaşanan gelişmelerden ihracat için de medet umulması muhtemel.
Nitekim Çin dünyayı şok eden kararını açıklamadan hemen önce gelen ihracat verisiyle bizzat bir şok yaşamıştı. Çin'in Temmuz ayında yıllık bazda %8,3 gerileyen ihracatı, beklentilerin üzerinde keskin bir düşüşe işaret ederken, Çin'in bir sonraki kurtarıcı hamlesi de zihinlerde hemen sorgulanır olmuştu.
Bu sene dünya genelinde zorlu bir tablo çizen ihracatın Çin'in yüreğine indirdiği darbenin arkasında çeşitli sebepler sayılabilir. Yuan'ın güçlenmiş olması da, bunlar arasında gösterilmekteydi. Dolayısıyla, Yuan'ın “etkili” bir düşüş yaşaması halinde Çin, rekabet gücünü artırarak büyüme endişelerini hafifletebilir. Tabii bu durumun, başkalarının endişelerini ise tırmandıracağına şüphe yok. Öyleyse, PBOC hamlesinin potansiyel küresel etkilerine de kabaca değinelim.
BÖYLE OLSUN İSTEMEMİŞTİK
PBOC, kararından müsterih demiştim. Zira herkesin ne zamandır şikâyet ettiği kur rejimine karşı bir çeşit adım atmış oldu. Bununla birlikte, ilgili tarafların “Evet ama biz böyle olsun istememiştik” dediklerini duyar gibiyiz. Nitekim hamlenin zamanlaması, çoğu ülkenin işine gelmeyecek cinsten. Avrupa'dan Pasifik'e bolca kur kontratağına sahne olan son dönemde rekabet kızışmışken, Yuan'ın Çin ihracatına ümit olması hazmedilecek gibi değil. Özellikle de, Yuan'ın düşük değerde olduğunu mütemadiyen iddia eden
ABD kanadında.
Dolayısıyla, bundan sonra gözlerin çevrileceği yer, sadece PBOC değil, dünyayı saran merkez bankaları olacak. Zira Çin nedeniyle ivme kaybı yaşayacağını hisseden ülkeler, kur savaşlarında safları sıklaştırabilir. Ticaret dengesi ve büyüme endişeleri bir yana, pek çok ülke deflasyon ithal etme riskiyle de karşı karşıya. Anlayacağınız Çin salvosu, dünyanın dört bir yanında kapatılmaya çalışılan yaraları kanatabilir.
FED'İN BAŞINA DERT
Buna paralel olarak ABD'ye odaklanacak olursak; Çin hamlesi ve beraberinde getireceği zincirleme hareketler, bir yandan büyüme beklentilerinin moralini bozarken bir yandan da enflasyonun yavaş toparlanmasına neden olabilir. Bu sebeple de FED'in, faiz artırımı için, PBOC kararının dalgalarını da iyice gözlemesi gerekecek. Mevcut dinamikler bağlamında dahi Eylül artırımı soru işaretiyken, bundan sonra durum daha da zorlu bir hal alacaktır. Kısacası, FED başına yeni bir dert daha aldı diyebiliriz.
Bu arada Çin'in, Yuan'ı makul bir seviyede tutacağını beklemek de yanlış olmaz. En azından kendi piyasalarının istikrarı açısından böyle olmalı. Şu da var ki; Çin'in keskin hareketlere devam etmesi, büyüme görünümünü daha derin sorgulatarak bir başka paniğe sebep olabilir.
Şöyle bir uzaydan bakacak olur isek; Çin'in kısa vadede etki yaratabilecek söz konusu salvosu, gelecek dizaynının da bir parçası niteliğinde. Çin yavaşlıyor yavaşlamasına ancak emin adımlar atmaya da devam edecek gibi gözüküyor. Öyleyse ABD'ye gönderdiği mesaj da şu olsa gerek: Slowly but surely…
[Yeni Şafak, 14 Ağustos 2014]