Afrika günümüzde ciddi sorunlar ve meydan okumalarla karşı karşıyadır. Son yıllarda Batı Afrika ve Sahel bölgelerinde askeri müdahaleler yaşanırken şimdi de yeni bir askeri müdahale Orta Afrika ülkesi Gabon’da General Brice Clotaire Oligui Nguema liderliğinde meydana gelmiştir. Kıtada Mali, Burkina Faso, Gine ve Nijer’den sonra Gabon’daki bu gelişmeyle birlikte bir “darbe ekosistemi” oluşuyor gibi görünüm mevcuttur. Ancak Gabon’daki durumu Nijer’dekinden farklı değerlendirmek gerekir. Zira bu iki ülkedeki dinamikler farklılık arz ettiğinden müdahalelerin nedenleri de aynı değildir. Bu kapsamda Gabon’daki askeri müdahale siyasi seçimlerin sonucunda ortaya çıkarken Nijer ve diğer ülkelerdeki müdahalelerin ise güvenlik endişeleri ve kötü yönetişim kaynaklı olmaları söz konusudur. Gabon’da on dört yıldır iktidarda bulunan Ali Bongo’nun 26 Ağustos’taki seçimlerde oyların yüzde 64’ünü aldığının açıklanmasından sonra ordu yönetime el koyduğunu açıklamıştır. “Gabonlular adına mevcut rejime son vererek barışı savunmaya karar verdik” açıklamasını yapan ordu içindeki grup, seçim sonuçlarının şaibeli olduğunu ve seçimlerin iptal edildiğini duyurmuştur. Ayrıca belirtmek gerekir ki ordu içindeki grubun liderliğini Ali Bongo’nun kuzeni Nguema yapıyor.
[caption id="attachment_98885" align="aligncenter" width="1024"]
30 Ağustos 2023 | Gabon’da cumhurbaşkanı seçim sonuçlarının ilanından sonra ulusal televizyon binasına giren bir grup asker, yönetimi ele geçirdiklerini açıkladı. Askeri yönetimi destekleyen bir grup, başkent Libervil sokaklarına çıktı. (Foto: Stringer / AA)[/caption]
1839’da Fransız sömürgesi olan Gabon bağımsızlığını 17 Ağustos 1960’ta kazanmıştır. Ancak bu bağımsızlık tam anlamıyla bir bağımsızlık olmaktan oldukça uzaktır. Bağımsızlıktan sonra Gabon’da ilk devlet başkanı seçilen Leon Mba, Fransa’nın desteğiyle iktidarını 1967’de ölene kadar sürdürmüştür. Mba’nın ölümünden sonra Ömer Bongo 2009’a kadar iktidarını sürdürmüştür. Ömer Bongo, Mba döneminde dışişleri, savunma ve iletişim bakanlıkları gibi görevlerinin yanı sıra en son devlet başkan yardımcılığı görevini de üstlenmiştir. 2009’da Ömer Bongo’nun ölümünden sonra geçici devlet başkanları ülkede yaklaşık beş aylık süreçte görev yapmış olsa da Ömer Bongo’nun oğlu Ali Bongo günümüzdeki müdahaleye kadar Gabon’un devlet başkanlığını yürütmüştür. Yani Gabon’da Bongo ailesi baba-oğul olarak yaklaşık elli altı yıldır iktidarı elinde bulundurmuştur.
Sömürgecilik Geçmişi
Afrika’da Avrupa sömürgeciliği 15. yüzyılın ortalarına doğru başlamıştır. Kıtanın sömürgeleştirilmesinde Fransa, Portekiz, İspanya, Hollanda, Belçika, İngiltere, İtalya, Almanya, Danimarka ve İsveç gibi birçok Avrupa ülkesi faaliyet göstermiştir. Avrupalı sömürgeci ülkeler kıtada faaliyetlerini yürütürken doğrudan ve dolaylı yöntemlerle kontrol sağlayarak, asimilasyon ve himaye yöntemlerini kullanarak sömürge topraklarını yönetmiştir.
Avrupalılar, doğrudan yönetim uyguladıkları bölgelerde sömürgelerin bizzat iç ilişkilerine karışarak idari birimleri kendileri yönetirken dolaylı yönetim uyguladıkları bölgelerde ise yerel halk içinden seçtikleri kişiler aracılığıyla sömürgelerini yönetmiştir. Ancak bu durum yerel halkın sömürge üzerinde etkili olduğu anlamına gelmemiştir. Çünkü yerelden seçilen ve sömürgeci ülke ile uyumlu çalışan yöneticiler, sömürgeci ülkelerin yönerge ve yönlendirmelerine uygun hareket etmiştir. Kısacası dolaylı yönetimde yöneticinin sınırlı bir gücü olmuş ve önemli konularda sömürgeci ülke yönetimi son kararı vermiştir. Ayrıca sömürgeci güçler kontrol ettikleri ülkenin özellikle kültür, dil ve dinini kendi kültürü ile değiştirmek suretiyle asimilasyon yöntemini de kullanmıştır. Bu yöntemi en çok kullanan ülkelerin başında ise Fransa gelmektedir.
Özetle Afrika’da sömürgecilik döneminde halkların mağdur edilmesi, haklarının ellerinden alınması, inanç, kültür ve dilleri değiştirilerek asimilasyona maruz kalması günümüzdeki sorunların temelini oluşturuyor. Bu durum günümüz Afrika ülkelerinde ulusal kimlik problemleri, darbeler, iç savaşlar ve kargaşa ortamını oluşturan temel faktörleri içinde barındırıyor. Bununla birlikte Afrika ülkelerinin sahip olduğu tüm kaynakların –sömürülen ülke için kullanılmayıp– sömürgeci ülkeye transferi de önemli sorunlar arasında yer almaktadır.
Patrimonyalizmin İzleri
Afrika’da geçmişteki sömürgeci güçlerin her birinin farklı tarz-ı siyasetleri vardır. Bu bağlamda Gabon’da Fransa’nın sömürge döneminde izlediği tarz-ı siyasette ikna yöntemi olarak şiddeti kullanması öne çıkıyor. Ayrıca Fransız yönetimi sömürgecilik döneminde olası başkaldırıları önlemek için sindirme politikaları da uygulamıştır. Fransa’nın Afrika’daki sömürgecilik tarihinde yerel halka yönelik zulüm ve katliam politikalarının çok ileri seviyelere ulaştığı birçok kaynakta anlatılıyor. Fransa’nın baskı, zulüm ve şiddeti kullanarak kıtada geniş sömürge ağına ulaşmasının yanı sıra faaliyetlerini belirli bir plan doğrultusunda ve disiplinli şekilde uygulayarak sömürge topraklarını genişlettiği görülmektedir. Fransız yönetiminin sömürgecilik tarz-ı siyasetinde daha merkezi bir yaklaşımı benimsediği belirtilmelidir.
Sömürgecilik döneminin sona ermesinden sonra ise Fransa’nın sömürgeci bağlarının bulunduğu ülkelerde izlediği politikalar sonucunda Paris yönetimine zihnen yakın aktörlerin yönetimde yer aldıkları görülmektedir. Fransa, eski sömürgelerindeki varlığının devam etmesine bu şekilde olanak bulmuştur. Hatta post-kolonyal olarak adlandırılan bu süreçte Fransa’nın eski sömürge toprakları üzerinde geleneksel aile yapılarını andıran görünüme sahip yönetimlere rastlamak mümkündür. Nitekim Paris yönetimi bu siyasetini Batı ve Orta Afrika ülkelerinin yanı sıra geçmişte sahip olduğu sömürge toprakları üzerinde bulunan devletlerin çoğunda uygulamaktadır.
Fransız yönetiminin sömürgecilik tarz-ı siyasetinin izleri Gabon’da Bongo ailesi örneğine benzer şekilde Cibuti’de de ülkenin bağımsızlığını kazandığı 1977’den beri bir aile tarafından yönetilmesinde görülmektedir. 1977-1999 arasında yirmi iki yıl Hasan Gouled Aptidon’un idare ettiği Cibuti, onun ölümünden sonra yeğeni İsmail Ömer Guelleh tarafından 1999’dan bu yana yönetiliyor. Yani sömürgecilik sonrası dönemde kurulan yapı itibarıyla eski bir Fransız sömürgesi olan Cibuti’de yarım yüzyıla yakındır aynı aile iktidardadır. Dolayısıyla Fransız sömürge sisteminde ve sonrasında oluşturulan yapılar günümüzdeki gelişmelerin doğru okunması açısından önemli ipuçları vermektedir.
Kötü yönetişim, aile (hanedan) yönetimleri, patrimonyalizm, adaletsizlik, ekonomik sorunlar, güvenlik sorunları ve daha fazlası günümüzde Afrika ülkelerinin sorunlarının temelini oluşturuyor. Ancak dikkatten kaçırılmaması gereken şey ise tüm bu sorunların temelinin geçmişteki sömürgeciliğe dayanıyor olmasıdır. Sömürgecilik her ne kadar bitmiş olsa da sömürgecilik sonrası dönemde oluşturulan yapılar bu ülkelerin yaşadığı tüm istikrarsızlıklarda etkili olmaktadır. Örneğin Fransa ve diğer Batılı sömürgeci güçlerin faaliyetleri sömürülen Afrika toplumlarının ekonomik açıdan gelişmesini engellemekle birlikte siyasi ve toplumsal açıdan zayıf yapıların ortaya çıkmasına da neden oluyor.
Ya Farklıysa?
Gabon’daki askeri müdahale Nijer’dekinden farklıdır. Hatta Gabon’da yaşanan müdahale Nijer’dekine kıyasla daha kırılgan ve zayıf bir etkiye sahip olabilir. Yani bu müdahalenin kısa bir süre sonra bastırılma ihtimali mümkün olabilir. Ancak Afrika’da oluşmaya başlayan bu darbe ekosistem içinde Gabon’un da kendisine yer bulabilmesi mümkün. Nijer’deki gelişmeler sonrasında bölgede Mali, Burkina Faso, Gine ve Nijer’deki cuntaların bir ittifak oluşturması bölgede kutuplaşmanın habercisi niteliğinde olmuştur. Batı Afrika ve Sahel’de yaşanan bu kutuplaşmanın Fransız karşıtlığı üzerinden konsolide olarak Orta Afrika’ya sıçraması ve istikrarsızlığın derinleşmesi endişeleri mevcuttur. Yine Gabon’da yaşanan gelişmeler sonrasındaki süreçte Fransız karşıtlığı söylemlerinin ortaya çıkması da muhtemeldir. Zira Fransız karşıtlığı söylemleri toplum üzerinde oldukça etkilidir. Bu bağlamda Gabon’da toplumsal desteğin elde edilmesi için madencilik faaliyetleri ile bilinen Emaret şirketinin işlemlerinin durdurulmasının Fransız karşıtlığı üzerinden ülkedeki askeri müdahalenin konsolide edilmesi amacını taşıdığı söylenebilir.
Öte yandan Nijer’deki gelişmeler sonrasında ortaya çıkan belirsizlik ve uluslararası sistemin bu krize net bir cevap verememesi özelde bölgesel ve genelde Sahra Altı Afrika’daki istikrarsızlıkların yayılmasına sebep olabilir. Nijer’deki gelişmeler sonrasında yaşanan istikrarsızlık bölge genelindeki dengeleri sarsma potansiyeline sahipken Gabon’daki gelişmeler bölgenin zaten kırılgan dengeleri üzerine kıtayı etkileme potansiyeline sahip ek bir unsur olarak görülebilir. Zira son dönemde yaşanan askeri müdahaleler karşısında askeri yönetimlere karşı etkili bir karşılık verilememesi farklı ülkelerde gidişattan memnun olmayan gruplar için bir anlamda cesaretlendirici unsur olarak değerlendirilebilir. Hatta uluslararası sistemdeki mevcut gerilimler ve Rusya-Batı mücadelesinden kaynaklı destek bulabileceğini düşünen gerek ordu içi gerek toplum içindeki muhalif grupların destek beklentileri de yeni müdahalelerin düşünülmesine yol açabilir.
Tüm bunların yanı sıra kıtadaki bu gelişmeler ve karşıtlıkların artışı zaman zaman “Afrika baharı” olarak adlandırılabiliyor. Ancak bununla birlikte “darbeler baharı” söylemlerinin de yakında süreçte kendine yer edinmesi mümkündür. Ancak bu kavramsallaştırmaların ötesinde Afrika halklarının daha iyi yönetilmesi ve refah seviyelerinin artırılması isteniyorsa Gabon ve askeri müdahale gerçekleşen diğer ülkelerdeki sosyoekonomik durumlar göz önünde bulundurulduğunda bu amaçlar ve bölgesel istikrar için kapsamlı stratejilerin oluşturulması elzemdir.
Gabon’daki gelişme ile ilgili ayrıca şu sorunun sorulması da gerekiyor: Görünenden farklı olabilir mi? Zira Fransa’nın son dönemde eski sömürge ülkelerinden kovulduğuna yönelik algılar Paris yönetiminin bu sefer ön alıcı bir şekilde kontrollü bir girişimde bulunmuş olma ihtimalini de akıllara getirmelidir. Bu nedenle Gabon’daki askeri müdahalenin, eski bir Fransız sömürgesi olan bu ülkede farklı bir dış aktör tarafından olası bir müdahaleyi önlemek için Fransa’nın bir operasyonu olması da mümkündür.