İkinci Dünya Savaşı’nın en önemli aktörü hiç kuşku yok ki Avusturyalı Adolf Hitler’dir. Hitler, milyonlara acı ve gözyaşı getiren zulmünün hesabını vermeden bu dünyadan göçmüş olmasının yanında, ardında kendisiyle birlikte kaybolmayan ve “yarım kalmış işi” tamamlayacak çok sayıda takipçisini bıraktı. Savaş sonrasında özellikle Avusturya ve Almanya halklarının dönüşümü için gerçekleştirilen “demokrasi” eğitimleri kuşkusuz çok sayıda kişi üzerinde etkili oldu. Bununla birlikte söz konusu dönüşüme karşı direnç gösteren bir kesim Almanya’da hatta Almanya’dan daha fazla Avusturya’da her daim bulundu.
Avusturya’da 24 Nisan 2016 tarihinde gerçekleştirilen cumhurbaşkanlığı birinci tur seçimleri, ortaya çıkan sonuçlarıyla yukarıda sözü edilen demokrasi karşıtı aşırı sağ potansiyelin varlığını gözler önüne sermesi bakımından önemlidir. Tarih belki de bu seçimlerle tekerrür etmekte ve Avusturya aşırı sağı Yahudilerden sonra artık Müslümanları da tehdit olarak sunmakta ve bu sayede siyaset sahnesinde ağırlık kazanmaktadır..