1. Ankara'daki terör saldırısının amacı neydi?
Ankara'da doğrudan sivilleri hedef alan terör saldırısının birçok amacı var. İlki, PKK'nın çatışma ortamında varlığını devam ettirebilmek için yeni eleman kazanmasını sağlamaktır. Terör örgütleri çatışma ortamında kayıpları arttıkça giderek saldırganlaşmakta ve hedefi belirsiz bir şiddeti tercih etmektedirler. PKK son aylarda şehir çatışmalarını bölge halkını savaşın içine çekmek için kullanmayı denemiş ancak söz konusu hedefine ulaşamadığı gibi şehirlerde beklediği askeri başarıyı da sağlayamamıştır. Öte yandan PKK özellikle yaş ortalaması 18-24 arasında olan genç örgüt üyelerinin de güvenlik güçlerine teslim olmasına şahitlik etmiştir. Bu nedenle Ankara saldırısının, PKK'nın hızlı ve büyük ölçüde örgütü yakın zamanda "beka problemiyle" karşı karşıya bırakabilecek stratejik kayıplarına bir reaksiyon olarak yapıldığı söylenebilir. Ancak bu gerekçe Ankara saldırılarını başlı başına açıklayamaz.İkinci amaç, toplumu derin bir ayrışma içine çekerek hem toplumun dayanma gücünü test etmek hem de devletin terörle mücadelesindeki güçlü iradesini zaafa uğratmaktır. Sivillerin sıradan bir yerde değil de ülkenin başkentinin ana damarlarından birinde hedef alınmasının amacı toplumda radikal bir psikolojik güvensizlik hissinin ortaya çıkmasına neden olmaktır. Böylesi bir durum PKK'nın toplumu çatışmanın içine çekme stratejisinin bir parçasıdır. Toplumun tepkilerini bir bütün olarak kontrol etmek son derece zor olduğu için "etnik ayrışma" üzerinden düzensiz bir "karşı şiddetin" doğmasına zemin hazırlayarak çatışmayı yürüttüğü bölgede sıradan insanları çatışmanın içine çekmenin kolay olacağını düşünmektedir. Böylece siyasi irade de çatışmanın derinleşmesinden endişeleneceği için örgüte yönelik mücadelesinde yumuşayamaya gideceği hesaplanmaktadır. Dolayısıyla Ankara saldırısının amacı toplumu psikolojik düzeyde atomize ederek parçalara ayırmaktır.
Saldırıların üçüncü amacı ise devletin ana merkezinde kendini koruyamadığı izlenimini vererek zaten parçalı olan kamuoyunu devlete karşı pozisyon almaya zorlamaktır. Cemil Bayık'ın "Hedefimiz AK Parti'yi ve Erdoğan'ı devirmek" ifadesi buna örnek olarak verilebilir. Böylece "hedefi aynı olan kesimlerin!" tepkisini saldırının kendisine değil de hükümete daha sert bir şekilde yönetebileceği bir zemin hazırlanmaktadır.
2. PKK daha önceden batıda sivilleri hedef almamasıyla biliniyordu, bu nasıl değişti?
PKK'nın daha önce sivilleri hedef almadığı tezi doğru değil. Örgüt bugüne kadar Batı'daki büyük şehirlerde birçok kez sivilleri hedef almıştı. Sadece saldırıların yapılma biçiminde önemli bir değişim söz konusu. Önceden intihar saldırısı intihar yeleği giyen bir canlı bomba tarafından gerçekleştiriliyordu. Şimdi ise daha mobil ve patlama etkisi daha yüksek tekniklerle saldırılar yapılıyor. Bu teknik 2003 Irak Savaş'ından sonra el-Kaide tarafından sıklıkla kullanılmaya başlandı ve bölgedeki diğer terör örgütleri bu yöntemi taklit etmeye başladı. PKK da bu tekniği Suriye iç savaşıyla birlikte öğrendi ve Türkiye'de uygulamaya başladı. Bir siyasi ve güvenlik stratejisini zafiyete uğratmanın en basit yollarından biri sivillerin "gündelik güvenlik risklerini" (yani sokağa çıktığında hayatına yönelik riskin minimize edilmesi) artırmaktır. PKK bu tür eylemleri özellikle kendine müzahir diğer örgütler üzerine (TAK gibi) devrederek sorumluluk almaktan kaçınırken saldırıların hedefini de bu örgütlerin inisiyatifine teslim ederek belirsiz bırakıyor. Bu durum istihbarat takibini de zorlaştırmaktadır.3. Ankara'da kısa süre aralıklarla gerçekleşen terör saldırıları engellenebilir miydi?
Türkiye terör kaynaklı tehditler bakımından karmaşık bir meydan okumayla karşı karşıya. Birincisi, Türkiye bugüne kadar PKK başta olmak üzere birçok radikal sol terör örgütünün -ki bunların çoğunluğu PKK'nın bir parçasıdır (TAK, DHKP-C, MLKP vs.)- ve el-Kaide ve DAİŞ gibi örgütlerin hedefi oldu. Türkiye'yi hedef alan örgüt sayısının 10'dan fazla olduğu görülmektedir. Aynı zamanda bu örgütlerden PKK ve sol örgütler yerel ve bölgesel karaktere sahipken, diğerleri küresel bir ajandaya sahiptirler. Dolayısıyla Türkiye terör saldırılarını önleyici güvenlik ve istihbarat tedbirleri açısından aynı anda motivasyonları, teknikleri ve hedefleri farklı birçok terör örgütüyle mücadele etmek zorundadır. Böylesi bir mücadelenin son derece zor olduğunu söylemek mümkün.İkinci zorluk ise, PKK ve ona müzahir diğer örgütlerin kullandığı teknikler ve örgütsel yapılarının karmaşık olmasıdır. PKK hiyerarşik bir örgüt yapısına sahip olsa da DAİŞ'e benzer bir biçimde TAK örneğinde olduğu gibi başka örgütlerinin kendi çatısı altına girmesini bir fırsat olarak gördüğü gibi 12 Mart birleşmesinin gösterdiği gibi bunun olması için çaba sarf etmektedir. Böylece hem eylemlerine bir çeşitlilik sağlamakta hem de istihbari takibin zorlaşmasına neden olmaktadır. Öte yandan terör örgütleri çok parçalı bir saldırı hazırlık süreci geçirmektedirler. Saldırının gerçekleşeceği mekana gelene kadar kurulan zincir son derece mobil ve karmaşık olabilmektedir. Bu da ister istemez istihbarat takibini daha da zorlaştırmaktadır. Ankara saldırısında söz konusu özelliklerin hepsinin bir arada olduğu görülmektedir.
4. PKK'nın yeni eylem tarzının özellikleri neler?
Terör örgütleri çatışma ortamlarına en hızlı adapte olabilen ve çatışmalardan yeni teknikler öğrenerek çıkan gruplardır. Düzenli devlet güçleri gibi hukuka uymak zorunda değiller ve bu yüzden her türlü tekniği serbest bir biçimde kullanırlar. Öte yandan terör örgütleri asimetrik savaşın asimetrik yöntemlerini en fazla kullanan gruplardır. PKK son yıllarda Suriye'deki iç savaşta birçok yeni teknik öğrendi. Bir bütün olarak bunlara hibrid (melez) savaş yöntemleri diyebiliriz. Hibrid savaş, düzenli ile düzensiz savaş tekniklerinin bir arada kullanıldığı bir savaş türüdür. Bu savaşın özellikleri arasında YPS, HPG ve PKK gibi karma askeri bir yapılanma, esnek ve her şarta uyum sağlayabilecek teknikleri kullanabilen pragmatik bir askeri strateji, sivillerin hedef alındığı sansasyonel terör eylemleri, sosyal medyayı aktif ve saldırgan bir şekilde kullanan propaganda ağı ve iletişim stratejisi ile finansal kaynak sağlamak için bütün illegal yolları kullanan yasa dışı bir suç ağı yer almaktadır. PKK bu yöntemlerin birçoğunu aynı anda kullanmaktadır.5. Değişen terör eylemlerine karşı Türkiye ne gibi önlemler almalı?
İlk olarak Türkiye'nin öncelikle terörizmin değişen karakterindeki yeni dinamikleri çok iyi analiz etmesi ve anlaması gerekiyor. Bu dinamikler iyi analiz edilmeden terörizmle mücadelede başarılı olmak çok zor.İkincisi ise Türkiye'nin diğer ülkelerle karşılaştırıldığında terörizmden kaynaklanan tehditlere karşı daha hassas bir ülke olduğunun farkında olarak kendini özgü bir yöntem ve strateji geliştirmesi gerekiyor. Böylesi bir stratejinin dört önemli sütunu var.
Birinci sütunu psikolojik ve sosyolojik düzeyde halk oluştururken ikinci sütunu siyaset mekanizması oluşturmaktadır. Bu iki sütunda halkın ve siyasetin terörle mücadele ederken birlikte olması yaşamsal önemde. Bu nedenle bu konuda neler yapılabilir diye yeniden düşünmek gerekiyor.
Üçüncü sütunu ise güvenlik ve istihbarat kurumlarının caydırıcı, önleyici ve operasyonel düzeyde etkin olabilmesi için mobilize ve modüler (yerleştir-çıkar-başka bir yere taşı) esnek bir güç ekseninde yeniden yapılandırılması oluşturuyor.
Dördüncü sütunu ise devletlerarası ilişkiler ve uluslararası ilişkiler düzeyi oluşturmaktadır.
Türkiye'nin en büyük meydan okuması PKK terörüne yönelik mücadelesinde uluslararası desteği arkasında tam olarak görememiş olması. PKK'nın Suriye kolu olan YPG'ye ABD doğrudan destek verirken, Avrupa başkentlerinde Türkiye ile birlikte teröre karşı durma konusunda son derece cılız sesler çıkıyor.
Bütün bunlar dikkate alındığında Türkiye'nin yeni bir strateji ile kurumsal bir yeniden yapılanmaya gitmesi bir zorunluluk. Terörün üstesinden gelmek için yeni bir Ulusal Güvenlik ve Terörle Mücadele Bakanlığı'nın kurulması ve bütün operasyonel ağın aynı havuzun içinde toplanması iyi bir başlangıç olabilir. Yani mevcut terörle mücadele birimlerinin bir çatı altında toplanması kurumsal entegrasyonun uyum içinde çalışması ve başarıya ulaşmak için son derece önemlidir.
6. Suriye'deki iç savaş Türkiye'deki terör saldırıları için nasıl bir tehdit oluşturuyor?
Son dönemdeki terör saldırılarının hepsi Suriye bağlantılı. Gerek DAİŞ gerekse de PKK kaynaklı saldırılarla bağlantılı kişilerin Suriye'deki iç savaşa katıldıklarını ve burada askeri eğitim aldıklarını görüyoruz. PKK ve YPG aynı savaşçı havuzunu kullanıyor. Gerek şehirlerde güvenlik kuvvetleriyle çatışanların bir kısmı gerekse de Ankara'daki son iki saldırıyı gerçekleştiren kişilerin Suriye'de YPG saflarında savaştıktan sonra Türkiye geldiklerini biliyoruz. Bu kişiler Türkiye döndüklerinde ya gelir gelmez PKK'ya katılıyor ya gizlenerek topluma entegre olmaya çalışıyor ya da bir saldırı planı hazırlığına girerek canlı bomba oluyor. Son iki terör saldırısında bu üçünün birden gerçekleştiğini görmekteyiz. Türkiye'nin Suriye'de savaşa katılan kişilerin geri dönüşlerini hukuksal olarak düzenleyen bir yapılanma ile bunların çok yakın takibini sağlayacak istihbarat ağına sahip olması gerekiyor.[Sabah Perspektif, 19 Mart 2016]