Arap Birliği’nin Suriye politikası birliğin tarihinde ciddi bir dönüşüm ve kırılmayı yansıtıyor. Yekpare bir siyaset izleme konusunda başarılı bir geçmişi olmayan örgüt, önce Libya daha sonra Suriye krizleri esnasında izlediği etkin politika ile kuruluşundan beri ideolojik olarak dayandığı Arap milliyetçiliği ve birliği temellerinden sıyrılarak, uluslararası sisteme daha sıkı entegre olma yolunda olduğunun sinyalini verdi.
Öte yandan Arap baharı ile birlikte daha önceden hiç de alışık olmadığı demokrasi ve insan hakları talepleri gibi yeni görev alanlarıyla tanışan Birlik, Suriye krizinde bu taleplere de kulak vermek zorunda kaldı. Ancak üyelerinin çoğunun hali hazırda otoriter yönetimlere sahip olması, birlikten çıkan kararları demokrasiyi destekleyen adımlar olarak okumayı zorlaştırıyor. Dolayısıyla Birliğin ‘‘demokratik duruşu’’ üye ülkelerin çıkar birliği kadar halk hareketlerinin oluşturduğu baskının da bir sonucu.
Bu çalışmada Arap Birliği’nin Suriye krizinde izlediği politika ve bu politikanın geçtiği evreler ışığında söz konusu politikanın Arap Birliği’nin siyasi varlığı açısından ifade ettiği anlam analiz ediliyor. Çalışmada Arap Birliği’nin Suriye krizine yönelik sergilediği duruşun arkasındaki etmenler incelenerek üye ülkeler arasındaki görüş farklılıklarının nedenleri üzerinde duruluyor. Analizin sonuç bölümünde ise Arap Birliği’nin yeni siyasi duruşuna yönelik uluslararası tepkilere yer veriliyor..