SETA > Yorum |
Mısır'da Neler Oluyor

Mısır'da Neler Oluyor?

Durum öyle bir noktaya geldi ki; İstanbul'da sadece İhvan'dan oldukları suçlamasıyla Mısır'dan kaçanları değil, Mısır'dan kaçan eski “darbe destekçilerini” de görür olduk.

Hafta sonu İstanbul Küresel Forumu’nun Mısır özel toplantısındaydım. Hem Mısır’dan hem Ortadoğu’dan hem de Batı’dan katılımcılarla gerçekleştirilen toplantıda bir süredir “unuttuğumuz” Mısır’a dair değişik perspektifleri duyma imkânı bulduk.

Üzerinde uzlaşılan belki de en önemli nokta, Mısır’ın darbe hükümeti ve askeri elitler tarafından yönetilmesinin önünde ciddi engeller olduğu. Diğer bir deyişle darbenin sürdürülebilir bir iktidara sahip olmadığı.

Bunun birçok sebebi var. Öncelikle darbenin tabanını oluşturan kesimlerde önemli çatlaklar oluştu.

Sisi’nin o meşhur darbe karesine giren isimlerin arasında dökülmeler yaşandı. Muhammed El Baradey her zaman yaptığı gibi ülke dışında soluğu aldı ve o andan itibaren Batı uşaklığından İhvancılığa kadar birçok suçlamalara maruz kaldı.

Darbenin “İslamcı” kanadı Selefilerde büyük yaprak dökümü görüldü. Darbe öncesinde dağılmaya başlayan Selefi kesimler, Nur Partisi’nden ayrılmaya başladı. Darbeci Nur Partisi ise kapatılmış TV kanalları ve darbe karşıtı platforma katılan Selefi gençler gerçeğiyle baş başa kaldı.

Diğer taraftan darbeye güvenlik ve istikrar beklentileriyle destek verenlerin eli boş kaldı. Yasal engellemelere rağmen seyrelse de devam eden gösteriler, darbe yönetiminin cebren de olsa meşruiyet kazanmasına engel oldu.

DARBE İSTİKRAR GETİRMEDİ

Darbe yönetimi, Mursi’yi düşürerek kazdığı kuyuya kendisi düşmüş oldu. Mursi’yi 1 sene boyunca Mısır ekonomisini düzeltememekle, hükümeti İhvancılaştırmakla, güvenliği sağlayamamakla ve toplumu kutuplaştırmakla suçlayan darbe yönetimi, Körfez’den akan paralara rağmen ekonomiyi hareketlendiremezken, hükümeti Mübarekçilerle doldurdu. Aynı zamanda Sina’daki güvenlik boşluğunu derinleştirip Mısır toplumunu arasına kan giren kutuplara ayırdı.

Durum öyle bir noktaya geldi ki örneğin İstanbul’da sadece İhvan’dan oldukları suçlamasıyla Mısır’dan kaçanları değil, Mısır herkes için tehlikeli bir ülke konumuna dönüştüğü için Mısır’dan kaçan eski “darbe destekçilerini” de görür olduk.

Obama’nın bile Mısır gazeteleri tarafından İhvan mensubu ilan edildiği bir ülkede, saçmalığın ulaşabileceği son noktayı kestiremeyen herkes başının çaresine bakmaya başladı.

MISIR'DA İKİNCİ DEVRİME DOĞRU MU?

Bu durumun sürdürülebilir olmadığı ve mücadelenin hâlâ devam ettiği özellikle Mısırlı katılımcılar tarafından dillendiriliyor. Bu noktada Arap dünyasının etkili simalarından birisinin toplantıda altını çizdiği husus önem kazanıyor. Mısır’ın kurtuluş reçetesi, birçok farklı cephenin tek bir amaç uğruna ortak hareket etmesi gerekiyor.

Darbe karşıtı çevrelerin “meşruiyet” sloganı etrafında toplanması ve hareketin farklı grupların katılımıyla güçlenmesi iyiye işaret. Mısır’da ikinci bir devrim dalgasının oluşabileceğini söyleyenler az değil.

Dikkat çeken başka bir husus da kimsenin Mısır’ı sadece Mısır üzerinden okumak istememesi.
Diğer bir deyişle, herkesin Mısır’da yaşananların bölgesel bağlamına vurgu yapması. Mısır’da yaşananlar, İsrail’in Gazze’yi kıskaca alma çabalarından, Körfez’in Arap Baharı’nın yayılmasını engelleme uğraşından ve Batı’nın bölgenin yeni dinamiklerini bastırma planlarından ayrı tutulmuyor.

Demokratik alanın kısıtlanmasının alternatif yollara yönlenilmesine sebep olacağı uyarısı da not etmemiz gereken başka bir husus. Suriye benzetmelerine katılmasam ve geniş çaplı bir silahlı çatışma ihtimalini yüksek görmesem de bazı küçük grupların tüm siyasi hareket imkânının kısıtlandığı Mısır’da silahlı mücadele yoluna başvurabileceği ihtimalini de yadsımamalıyız.

Mısır’da tüm opsiyonlar masada...

[Akşam, 7 Ekim 2013]