SETA > Yorum |
Mescid-i Aksa'ya Ayakkabı ile Girmenin Anlamı

Mescid-i Aksa'ya Ayakkabı ile Girmenin Anlamı

İsrail askerleri Mescidi-i Aksa'ya ayakkabı ile girmekle kalmadı, kurşun sıktı, camiye zarar verdi. Kabe'den sonra İslam dünyasının en önemli kutsal mekanına saldırmış oldu.

Kutsallar sembollerle iç içedir. Kimlik grupları arasındaki mücadele aynı zamanda semboller üzerinden yürür. Camilere ayakkabıların çıkarılarak girilmesi, Ä°slam kültürünün parçalarından biridir. Camiye ayakkabılı girdiÄŸinizde, sembol üzerinden hem Ä°slam'a hem de Müslümanlara saldırmış olursunuz. Ä°srail askerleri Mescidi-i Aksa'ya ayakkabı ile girmekle kalmadı, kurÅŸun sıktı, camiye zarar verdi. Kabe'den sonra Ä°slam dünyasının en önemli kutsal mekanına saldırmış oldu. Bu durum Ä°slam dünyasının sinir uçlarına basmak anlamına geliyor.

Ä°slam dünyası birkaç yüzyıldır bunalımda ve medeniyet içi zorluklar yaşıyor. Bu bunalımın bir kısmı kendi iç dinamiklerinden kaynaklanıyor. Kendi içerisindeki çeÅŸitlilik, uyumdan çok ÅŸiddet içeren siyasal bir çatışmaya dönüÅŸmüÅŸ durumda. Sünnilik ve Åžiilik üzerinden mezhep mücadeleleri, Araplık, Türklük, Kürtlük vb. üzerinden etnik kimlik mücadeleleri, ulus devletler üzerinden güç ve etkinlik elde etme kavgası, diktatörlük veya iyi iÅŸlemeyen demokrasi üzerinden yönetim problemleri, sekülerlik ve Ä°slamcılık üzerinden ideoloji çatışmaları yaşıyor.

Müslümanların sorunlarının önemli bir kısmı ise dışarıdan, yani Batı'dan geliyor. Dünya 300 yıldır Batı medeniyetinin hakimiyetinde yaşıyor. Batı'nın Ä°slam dünyası ile kurduÄŸu iliÅŸki ÅŸekli ise oldukça problemli. Sömürgecilik döneminde Ä°slam dünyasının direkt iÅŸgal edilmesi ve kaynaklarının talan edilmesi, sömürgecilik sonrasında destek verdikleri yönetimler üzerinden kaynakların aktarımının örtük devam etmesi, Müslüman göçmenlere karşı Ä°slamofobik tutumlar, Arap Baharı döneminde, özellikle Mısır'da, açık bir ÅŸekilde demokrasi dışı güçleri kendi çıkarları için desteklenmesi, Müslümanların zihnindeki Batı dünyası algısının olumsuz yönde oluÅŸmasına neden oldu.

Ä°slam dünyasının zihin dünyasını yaralayan en önemli neden de Ä°srail'in Filistin'e yaptıkları. Filistin topraklarının artan biçimde iÅŸgali, Filistinlilerin göç ettirilmesi, hapishanelerin Filistinlilerle doldurulması, tekrarlayan Gazze katliamları Müslümanların zihnini yaraladı. En son, Mescid-i Aksa'ya Ä°srail askerlerinin girmesi ise kutsala doÄŸrudan bir saldırı anlamına geliyor.

Biraz duyarlılığı olan Müslüman zihin bu hal karşısında duygusal bir türbülansa giriyor. Duygusal türbülansa girmiÅŸ bir zihin her türlü probleme farklı cevap üretir hale gelir.

Ä°slam dünyasındaki bir kısım politik bireyler, hem Ä°slam dünyasının kendi iç problemleri, hem de Batı devletleri ve Ä°srail üzerinden gelen dış problemler nedeniyle oluÅŸan zihinsel ve duygusal türbülans hali üzerinden reaktif ve saÄŸlıksız tepkiler üretebiliyor. Bu hal radikalizmin ve ÅŸiddet kullanımının hem duygusal temellerini hem de zihinsel meÅŸruiyetini oluÅŸturuyor.

Siyasete ilgisi olan Müslüman bireyin acı çeken ve isyan eden duygu ve zihin dünyası pratik hal üzerinden cevap verme yoluna gidiyor. Keskin inançlı liderler de ön plana çıkınca pıtrak gibi örgütler ortaya çıkıyor. Bu örgütler, Ä°slam dünyasının teolojik birikimini hallerine uygun yorumlayarak mücadele ÅŸekillerinin teorik meÅŸruiyetini de oluÅŸturuyorlar. Bu örgütlerin pratiÄŸi üzerinden çıkan çatışmalar da hem Ä°slam dünyasının iç sorunlarını büyütüyor hem de Batı ile mesafenin açılmasına sebep olarak tam bir kısır döngüye neden oluyor.

Maalesef hem Ä°slam dünyasında hem de Batı dünyasında bu kaotik