1. Mısır’da Cumhurbaşkanı Muhammed Mürsi’nin 22 Kasım’da yayınladığı kararnameden önce nasıl bir süreç yaşandı?
Mısır’da devrimden sonra yapılan parlamento seçimleri Müslüman Kardeşler’in Özgürlük ve Adalet Partisi’nin %47’lik zaferiyle sonuçlanmıştı. Bu seçimde Selefi Nur Partisi de %24’lük oy oranıyla seçimden ikinci parti olarak çıkmıştı. Seçimin akabinde 26 Mart’ta kurulan Anayasa Komisyonu, ülkenin yeni anayasa metnini hazırlamakla görevlendirildi. Fakat Kahire İdari Mahkemesi bu ilk komisyonu, 10 Nisan 2012’de içinde milletvekilleri olduğu gibi anlaşılamaz bir gerekçe nedeniyle feshetti. 7 Haziran’da ise ikinci Anayasa Komisyonu kuruldu.
Cumhurbaşkanlığı seçimleri ikinci turunda oy verme işleminin bitiminin hemen ardından 17 Haziran 2012 tarihinde Yüksek Askeri Konsey tarafından yayınlanan Anayasa Beyannamesiyle yeni Cumhurbaşkanının yetkileri sınırlanmıştı. Yüksek Askeri Konsey Mursi’nin başkomutanlık sıfatını elinden almış, askeri atamalar yapmasını engellemiş ve parlamentonun feshedilmesinin ardından Cumhurbaşkanı’na geçmesi gereken yasama yetkisini de kendi eline almıştı. Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin başlamasından iki gün önce ise Mısır Halk Meclisi, Anayasa Mahkemesi tarafından lağvedilmişti.
Cumhurbaşkanı Mursi göreve geldikten bir ay 12 gün sonra, 12 Ağustos 2012 tarihinde askerleri siyaset dışına itecek ve Yüksek Askeri Konsey’e Anayasa Mahkemesi’nin Parlamentoyu feshetmesinden sonra intikal eden, yasama yetkisini de eline alacaktır. Mursi bu kararla, 1952 yılında Cemal Abdunnasır ve arkadaşları tarafından, Mehmet Ali Paşa’nın torunlarından Kral Faruk’a karşı yapılan askeri darbe ile işbaşına gelen 60 yıllık askeri yönetime son vermiş ve ülkenin demokratikleşmesi ve sivilleşmesi adına çok önemli bir adım atmıştır. Mursi’nin 22 Kasımda kamuoyuna ilan edilen kararnameyi yayınlamasının nedenlerinden bir diğeri de başsavcı Abdulmecid Mahmud’un görevinden alınarak Vatikan’a Büyükelçi olarak altanması ve sonrasında yaşananlardır. Mübarek yandaşı olarak bilinen Yargıçlar Kulübü ve muhalefetin sert eleştirileri nedeniyle Mursi geri adım atmak zorunda kalmıştı. Mursi bu şekilde yargıya karşı ikinci hamlesinde de başarısız olmuştur. İlk hamlesi Anayasa Mahkemesi tarafından feshedilen Mısır Halk Meclisi’nin tekrar toplanması kararıydı. Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi, Mısır Halk Meclisi’nin feshi kararını, göreve başlamasından 8 gün sonra iptal etmiş ve parlamentonun tekrar toplanmasına karar vermiş ancak başarılı olamamıştı.
2. 22 Kasım kararnamesinin içeriği ve amacı neydi?
22 Kasım Kararnamesinin gerçek hedefi yargı erkinin ülke siyaseti üzerindeki etkisini azaltmaktı. Seçimle işbaşına gelen milletvekillerinden oluşan Mısır Halk Meclisi’nin (Parlamento) alt kanadı Şura Meclisini ve altı aydan beri çalışmalarda bulunan Anayasa Komisyonu’nun Anayasa Mahkemesi tarafından feshedilmesini engellemekti. Mursi kendi ifadesi ile Anayasa Mahkemesi’nin söz konusu kararları ile ilgili olarak istihbarat birimlerinden duyum almıştı. Mursi ülkenin devrimden sonraki iki yıllık süreçte elde ettiği kazanımları kaybetmemek ve tekrar sıfır noktasına dönmemek için bu kararnameyi ilan etmiştir.
3. Kararname sonrası Mısır’da yaşanan krizin dinamikleri nedir ve aktörleri kimler?
Kararname beklenmedik bir tepkiye neden olmuş ve bir çatı altında birleşmesinin hayal bile edilemeyeceği grupları bir araya getirmiştir. Mübarek rejimi kalıntıları ‘fulul’ ile Mübarek rejimine karşı ilk isyanı başlatan gruplardan 6 Nisan Hareketi ve Kifaye Hareketi Tahrir Meydanı’nda fulul ile bir araya gelmiş ve Mursi’ye karşı eylem gerçekleştirmiştir. Mursi bu sebepledir ki devrim ve değişim hareketlerini Mübarek yandaşlarının kucağına itmekle suçlanmıştır.
Öte yandan Mısır muhalefeti Ulusal Kurtuluş Cephesi çatısı altında birleşmiştir. Ulusal Kurtuluş Cephesi’nde Amr Musa’nın başkanı olduğu Kongre Partisi, Seyyid el Bedevi başkanlığındaki Vefd Partisi bulunmaktadır. Nasırcı grubu, Cumhurbaşkanlığı adaylarından Hamdin Sabahi, Avukatlar Sendikası Başkanı Semih Aşur ve Hasan Abdulğani temsil etmektedir. Düstur Partisi Başkanı Muhammed el Baradey de Cephede ismi öne çıkan şahsiyetlerdendir.
4. Mısır’da yeni anayasa ne getiriyor ve tartışmalar hangi konular üzerinde yoğunlaşıyor?
15 Aralık 2012 tarihinde hakkında referandum yapılacak olan Mısır yeni anayasası taslağı, bu zamana kadar ülkede gelmiş geçmiş en iyi anayasa olarak nitelendiriliyor. Ancak Hıristiyanların durumu, kadın hakları ve silahlı kuvvetlerle ilgili konularda tartışmalar var. Özellikle seküler kesimler anayasayı, İslami akımların ağırlıkta olduğu bir Anayasa Komisyonu’nun hazırlamasına karşı çıkmakta. Genel olarak tartışmalar anayasa maddeleri ile ilgili değil, komisyonda çoğunluğun İslami akımlardan oluşuyor olması ekseninde seyretmekte, maddeler tartışılmamaktadır. Çünkü komisyon üyelerinin kahir ekseriyeti tarafından kabul edilen maddeler genelde İslami ve seküler kesimlerin üzerinde ittifak ettiği maddelerdir. Selefilerin Şeriat ile ilgili ikinci madde konusundaki istekleri kabul edilmemiştir. İkinci madde El Ezher’in de çağrısıyla 1971 yılından beri var olduğu haliyle ‘Kanun koyucu İslam Şeriatı Prensipleridir’ şeklinde kalmıştır.
5. Mursi’nin aldığı son anayasal kararlar ile birlikte Mısır’ı bundan sonra nasıl bir süreç bekliyor?
Son anayasal kararlar konusunda muhalefet kısmen de olsa ikiye bölünmüştür. Yarın Devrim Partisi’nin başkanı Eymen Nur’un yanı sıra Vasat Partisi’nin de uzlaşmadan yana tutumu ortamın yatışmasında etkili olmuştur. Ulusal Kurtuluş Cephesi içinde ciddi görüş ayrılıkları vardır. Kongre Partisi Başkanı Amr Musa ve Vefd Partisi Başkanı Seyyid el Bedevi referanduma katılma ve hayır oyu kullanma yönünde görüş beyan etmektedir. Nasırcılar gerilimi artırma yönünde fikir beyan ederken El Baradey kararsız durumdadır. Halk referandumda evet derse parlamento seçimleri yapılacak. Hayır oyu fazla olursa üç ay içerisinde tekrar bir Anayasa Komisyonu oluşturulacak ve 6 ay içinde yeni bir taslak hazırlanacak ve halk oyuna sunulacak.