SETA > Haber |
G-20 Şipşak Çözümlerin Yeri

G-20 Şipşak Çözümlerin Yeri

G-20 zirveleri özellikle finansal konularda liderlerin ‘şipşak’ çözümler ürettikleri bir yer. Türkiye'nin G-20 sevgisinin de özel nedenleri var.

Siyaset Ekonomi ve Toplum AraÅŸtırmaları Vakfı (SETA) Ekonomi Koordinatörü Doç. Dr. Sadık Ünay’a göre, G-20 dünyada deÄŸiÅŸen güç dengelerinin yansıtıldığı, BirleÅŸmiÅŸ Milletler, IMF gibi mevcut uluslararası kurumların bazı alanlardaki hantallığının getirdiÄŸi sorunların aşılabildiÄŸi bir yapı.

15-16 Kasım’da Antalya’da yapılacak olan G-20 zirvesi öncesi, Ünay ile G-20’nin artılarını, eksilerini konuÅŸtuk.

Ünay, mevcut uluslararası yapıların deÄŸiÅŸen dünya dengelerini göz ardı eden karar mekanizmaları olduÄŸunu, geliÅŸmekte olan ülkelerin bundan duyduÄŸu rahatsızlığı hatırlatıyor. Ona göre gayriresmî yapısı nedeniyle G-20 bu rahatsızlıkların aşılabileceÄŸi bir platform. Ama yine de, kararların oybirliÄŸi ile alındığı G-20’de bazı ülkelerin daha eÅŸit olduÄŸunu da vurguluyor.

Türkiye’nin dönem baÅŸkanlığı nedeniyle, G-20’ye saÄŸladığı katma deÄŸerleri anlatan Ünay, G-20’ye yönelik eleÅŸtirilere de dikkat çekti.

G-20 bir birey olarak benim hayatımı nasıl etkiler?

G-20’nin kuruluÅŸ amacı finansal krizleri önlemek. Finansal krizler yaygınlaşıp makro krizlere ve sosyal krizlere dönüÅŸür. Kriz önleyici fonksiyonu hepimiz için önemlidir. Kendi tüzüÄŸü, kurumsal yapısı olan bir kurum deÄŸil. Çıkış itibarıyla ekonomik ve finansal bir kurum G-20 ama bizi doÄŸrudan etkileyen küresel ısınma, göç meselesi gibi pek çok konu da gündeme ekleniyor. Dünya liderlerinin bizim çok yakıcı gördüÄŸümüz acil konuları bir araya gelip tartıştığı bir platform. Bunları çözeceklerinin garantisi yok tabii.

G-20’nin bu açıdan bakıldığında kaydedilmiÅŸ bir baÅŸarısı var mı?

2008 krizinden sonra yapılan banka kurtarma operasyonları G-20 tarafından koordine edildi. Farklı ülkelerin merkez bankaları, ekonomi yönetimleri bu sorunu G-20 çatısı altında tartıştı. G-20 Asya krizinden sonra kuruldu. Krizde aktifti. Krizin zor zamanları geçtikten sonra önemini kaybetmeye baÅŸladı. Bu biraz kriz yönetimi mekanizması. Çok hızlı bir ÅŸekilde bir araya geliyorlar. Kim ne kadar adım atmalı? Siz ÅŸunu yapın, ben bunu yapayım. Çünkü IMF ve benzeri kuruluÅŸlarının karar alması uzun sürüyor. Ama en tepede ‘Liderler seviyesinde nasıl yaparız’ denildiÄŸinde G-20 size hemen ÅŸipÅŸak bir çözüm yolu sunuyor. Böyle bir kolaylığı var. Ama kurumsal yapısı yok. Aldığınız karar uygulanır uygulanmaz size baÄŸlı. ABD, Çin ne kadar arkasında durur, ona baÄŸlı. Esnek bir yapı sonuçta.

Banka kurtarma operasyonları dediniz. Bunlar biz sıradan insanların işine yaramadı.

O tartışmalı. Liberal tarafından bakarsınız ABD de bazı bankalar battı. ABD’den baÅŸlayan finansal kriz dünyada da etkilere neden oldu. Krize müdahale edilmeseydi bankalarla sınırlı kalmayacaktı. Ä°flaslar baÅŸlayacaktı, bize de yansıyor. Böyle baktığınızda bankaların kurtarılması reel ekonomiye krizin taşınmasını önleyici tedbirdir. "300-400 milyarı banka kurtarmak için veriyorsunuz da Afrika’da açlığı bitirmek için niye vermiyorsunuz?" doÄŸru bir sorudur.

O zaman ÅŸöyle diyebilir miyiz, küresel sistem buysa ki sosyal adaleti pek önemsediÄŸi söylenemez, bu sistemi iÅŸler kılan, krizlerini önleyen sistem de bu?

Evet doÄŸru.

Küresel sistemin devamı için IMF var, Dünya Bankası var. Dünya liderlerinin siyasal meseleleri konuÅŸtuÄŸu baÅŸka uluslararası örgütler, BM gibi yapılar da var. O zaman G-20’ye ne gerek var?

Buradaki mesele ÅŸu; mevcut uluslararası kuruluÅŸların önemli bir çoÄŸunluÄŸu Ä°kinci Dünya Savaşı sonrasında ortaya çıkan güç dağılımını yansıtıyor. Ama bu güç dağılımı artık deÄŸiÅŸti. Hem siyasal hem ekonomik anlamda güç doÄŸuya doÄŸru kaymaya baÅŸladı. Hindistan var, Çin var mesela. Mevcut uluslararası sistemlerin yapısı eleÅŸtiriliyor. BM’nin karar alma mekanizması mesela. Ä°ÅŸte bu "Mevcut yapıları deÄŸiÅŸtirmeden, deÄŸiÅŸen güç dengelerini nasıl yansıtırız?" sorusuna yanıt G-20. Fakat bu BM ve diÄŸer kurumlarda yapılması gereken reformları da öteliyor bir yandan. IMF BaÅŸkanı Avrupalı. Dünya Bankası baÅŸkanı da ABD’li. Yazılı olmayan bir kural bu. Uygulama böyle. Yoksa tüzükleri böyle olduÄŸu için deÄŸil. Dünya Bankası kalkınma ile ilgili bir kurum, neden baÅŸkanı bir Afrikalı olmasın? Bunun niye böyle olduÄŸunu Türkiye, Çin, Hindistan sorguluyor. Bunu ifade edecekleri platform da G-20.

Gayriresmî bir platform olduÄŸu için mi?

Evet. Burada bunun söylemin bir maliyeti yok. IMF’nin kotaları vardır. Bir dolar bir oy gibidir. Orada ne çok parayı veren ABD’dir, en çok oy hakkı da ABD’nindir. ABD’nin yüzde 17 kotası var. DeÄŸiÅŸtiremezsiniz. Kararlar da yüzde 85 ile alınır. Bu da ABD’nin kararları tek başına bloke edebileceÄŸi anlamına gelir. Ä°kinci Dünya savaşı bitmeden kurulduÄŸu için, adam da bunu kendisi kurduÄŸu için tüzüÄŸünü de böyle yazmış. Bunu içindeyken sorgulamanız da zor. Åžunu diyemezsiniz, "Küresel sistem deÄŸiÅŸti. ABD’nin Çin’e 2 milyar dolar borcu var." Ya da "Hindistan’ın oy oranı Hollanda gibi bir ülkeden küçük. Hindistan ise dev. Bu adaletsiz." G-20’nin önemi bu. Reform çabalarını seslendirebildiÄŸiniz ve risk almayacağınız bir platform.

Tamam, kararlar uzlaÅŸma ile alınıyor. Yani herkes eÅŸit ama G-20 içinde bazı ülkeler daha mı eÅŸit?

Tabii ki. Bu hem ekonomik gücünüzle, hem entelektüel gücünüzle ilgili. Bir mevzuyu tartışacağınız zaman arkasına dünya çapında kaç uzman koyabilirsiniz? G-20 deÄŸil de G-2 diyen de vardır. Çin ve ABD’yi kast ederek. Asıl kritik ÅŸeyler onların arasında çünkü. Çin ihraç ekonomisi. Üretim yapıyor. ABD dolar bastığı için fazladan parası var. Dünyada güvenli liman arayan herkes parasını dolara yatırıyor. Yani ABD’nin de finans gücü var. Bu anlamda Çin ve ABD ekonomileri içi içe geçmiÅŸ durumda. ABD’de kriz olduÄŸunda Çin mal satamıyor. Dolayısıyla en kritik görüÅŸmeler onların arasında yapılır, diÄŸerleri de ikisi arasında pozisyon alır. Bu da normaldir.

Her ne kadar finansal meselelerin tartışıldığı bir platform olsa da, Antalya’da mülteci sorunu, iklim deÄŸiÅŸikliÄŸi gibi konuları da konuÅŸacaklar. Ama üye ülkelerin bazıları, bu sorunların kaynağı deÄŸil mi?

DoÄŸru. Demokrasiden söz edecekler ama G-20’de anti- demokratik ülkeler var. Fakat diplomasi böyle bir ÅŸey. BM’ye gittiÄŸinizde de ulvî meselelerden söz ediyorlar ama uygulama öyle deÄŸil. Bu hayatın realitisi. G-20’nin içinde küresel ısınma konuÅŸulur ama dünyayı kirleten ülkeler de bunlar.

G-20’nin yapısına iliÅŸkin iki görüÅŸ var. Bazıları ‘Bu ülkeler bir araya gelip önemli kararlar aldıklarına göre daha katılımcı olsun, daha demokratik olsun, parlamentolar, sivil toplum da daha etkin katılsın’, diyor. Bazıları da böyle ‘gayriresmî kalsın, resmi hâle gelirse hantal olur, karar alınamaz’ diyor. Siz ne düÅŸünüyorsunuz?

Bu tür kurumlarda bir tercih yapmanız lazım. Etkinlik mi katılım mı? "Ne kadar çok sosyal kesim temsil edilirse o kadar iyi mi?" diyecekseniz yoksa "Karar almada etkinlik mi önemli?". Temsil geniÅŸledikçe etkinlik azalır. Bu, "Ä°ki üç ülke karar alsın, diÄŸerleri karışmasın", anlamında deÄŸil tabii. Kriz dönemlerinde, yeniden yapılanma dönemlerinde birkaç güç bir araya gelir, paylaşır, karar alır. Dünya siyaseti güç üzerinden yürür, hukuk üzerinden deÄŸil. G-20’nin alanı ne kadar geniÅŸlerse etkinliÄŸi de o kadar azalır. Küresel ısınmayı tartışacağınız bir sürü platform var. G-20’de de tartışırsınız. Bir kaç oturum yaparsınız, düÅŸünce kuruluÅŸları tartışır ama G-20 asıl tartışıldığı platform olmaz. Fakat konuyla ilgili tıkanan bir nokta vardır, dersiniz ki, 20 lideri burada yakalamışken, ÅŸu tıkandığımız ufak noktayı bir çözsek...Liderler anlaşırsa, teknik uygulamaya geçilir.

Rusya Ukrayna’yı iÅŸgal özellikle Batı ülkeleri bunu G-20 içinde tartışmaya çalıştılar. Ama BRICS ülkeleri (Brezilya, Rusya, Hindistan, Çin, Güney Afrika) buna karşı çıktı. "G-20 bunun yeri deÄŸil" dediler. Burası finansal kararların alındığı bir yer. Bir iki yemekte bu gibi meseleler gündeme gelir bunlarla ilgili buradan karar çıkmaz. G-20’de siyaset konuÅŸulmasını Hindistan mesela pek istemiyor. Diyorlar ki, "Burası kriz çıktığında acilen müdahale yeri, stop." Çünkü bunu yapacak baÅŸka kurum yok. IMF, merkez bankalarını bir araya getiren kurumlar var ama finans sistemini tek başına yönetin bir kurum yok. Zaten finans alanı da biraz regüle edilmeyen bir alan. Her ülke kendi finans sistemini regüle ediyor, herkesi regüle eden bir sistem yok. O yüzden G-20 gibi kurumlara ihtiyaç var. Bir dengesizlik olduÄŸunda piyasa oyuncuları hepten yanlış karar verdiÄŸinde sistem batabilir, sistemi toplamak için devletler araya giriyor, toparlıyor ve çekiliyor. G-20’de de kim kimi nasıl kurtarsın, tartışılıyor. Kurtardıktan sonra da çekilelim. Çinlilerin G-20’ye bakışı da böyle. Ama ne kadar çok konu konuÅŸursak o kadar iyi, biraz da dostlar alışveriÅŸte görsün, gibi.

Yalnızca dönem baÅŸkanı olduÄŸu için deÄŸil, Türkiye öteden beri G-20’yi önemli önemsiyor. Neden?

Çok basit. Türkiye gibi orta ölçekli güçler için ideal bir platform burası. Oy hakları ve ya kota sıkıntısı olmadan kendinizi ifade edebiliyorsunuz. Dönem baÅŸkanı oluyorsunuz bir sene boyunca yapılacak tüm toplantıları belirliyorsunuz, böyle platform baÅŸka yok. "Al bir yıl IMF’yi yönet" demiyor kimse. O tip kurumların bir yapısı var ve sizden bir kenarından angaje oluyorsunuz, o kurumların kendi gündemi var, siz de uyuyorsunuz o gündeme. Ama G-20 öyle deÄŸil. Mesela kadın  hakları alanında çalışan örgütlerini Türkiye bir araya getirip W-20’yi kurdu. Kurdum diyorsunuz, kuruyorsunuz. Formel bir yapı deÄŸil çünkü. Ya da Türkiye, "Tarımsal kalkınma ile ilgili bir ÅŸey yapalım" dedi. Tarım Bakanları ilk kez toplandı, enerji bakanları da öyle. Dönem baÅŸkanı olan ülkelerin eli serbest. Bu da Türkiye gibi ülkelere hiçbir uluslararası kuruluÅŸta bulamayacağınız bir alan açıyor. AB ya da BM’ye ‘bir sene boyunca gündemi ben belirleyeceÄŸim’ diyebilir misiniz? Burada iÅŸte kurum olmaması o anlamda esneklik saÄŸlıyor.

Türkiye’nin dönem baÅŸkanlığında G-20’ye saÄŸladığı katma deÄŸer ne ve bunlar kalıcı olur mu?

Tarım bakanları toplantısı ilk defa yapıldı. Metropol kentleri dışındaki halkın kalkınması nasıl saÄŸlanır, sorusuna yanıt arandı. Muhtemelen her sene yapılacaktır artık bu toplantı. Enerji güvenliÄŸi tartışması baÅŸlattı. Nihai deklarasyonda bütün metni yazamazsınız, zaten nihai deklarasyon finansal istikrarla ilgili kararları sıralar ama satır arasına Türkiye’nin eklettiÄŸi mülteciler, KOBÄ°’lerin özendirilmesi gibi meseleler de girer. Zaten Türkiye KOBÄ°’lere dayanan eÅŸitlikçi kalkınma modelini ana gündem maddesi olarak seçmiÅŸti. Bunlar katkıdır ve bundan sonraki zirvelerin de konusu olacaktır. Ama dönem baÅŸkanlığı Çin’e geçecek. Çin, mülteci meselesine bu kadar vurgu yapar mı, göreceÄŸiz. Biraz da ev sahibi ülkenin ihtiyaçlarına göre belirlenir bu.

[Al Jazeera, 12 Kasım 2015]