Kasım ayında yapılacak başkanlık seçimlerine yetmiş gün kala bir çok siyasi gözlemci, ABD’nin yakın tarihinin siyaseten en kutuplaşmış seçim kampanyalarından birini yaşadığını düşünüyor. Cumhuriyetçi Parti’de önseçimleri eski Massachusetts valisi Mitt Romney’nin kazanması üzerine, genelde bağımsız seçmenler üzerine bir yarış şeklinde geçmesi beklenen başkanlık seçimi, önce Anayasa Mahkemesi’nin Başkan Obama tarafından iki sene önce getirilen tartışmalı Sağlık Sigortası ve Sosyal Güvenlik Kanunu’nu onaylaması ve sonrasında Mitt Romney’nin başkan yardımcılığı adaylığı için Temsilciler Meclisi’nin Bütçe Komisyonu Başkanı Paul Ryan’ı seçmesi ile oldukça farklı bir hal aldı.
Daha önceleri başkan adaylarından hangisi önümüzdeki dört yıl boyunca ekonomiyi daha iyi yönetebilir sorusu ekseninde yapılan tartışmalar, şimdilerde devlet-birey ekenomik ilişkisinin niteliği, devletin vatandaşlara karşı görevleri ve devletin genel ekonomdeki rolü gibi daha ideolojik tartışmalara dönüştü.
PAUL RYAN VE MUHAFAZAKARLIK
Önceki yıllarda hazırladığı bütçe taslaklarında sosyal hizmetler ve kamu harcamalarına çok büyük miktarda kısıntı getirilmesini savunan ve federal devletin küçültülmesi yolunda çalışmalar yapan Paul Ryan, genelde ekonomi temelli devam eden seçim kampanyalarının merkezinin, daha çok devletin ekonomideki rolü gibi Amerika’da oldukça hassas bir ideolojik konuya çevrilmesine sebep oldu. Romney ismine oldukça şüpheli yaklaşan ve Romney’e destek vermekten çok Obama’ya karşı bir duruş ile seçime müdahil olmaya çalışan ekonomik muhafazakar kesimler, Ryan isminin başkan yardımcısı adayı olarak açıklanmasından sonra Romney kampanyasına daha fazla sahip çıkmaya ve daha görünür bir hale gelmeye başladılar. Ayrıca keskin bir kürtaj karşıtı olan Ryan isminin açıklanmasından bu yana partideki sosyal muhafazakarlar da kampanyada daha aktif rol almaya başladılar.
Paul Ryan’ın bu iki özelliği ve onun çevresinde toplanan muhafazakar kesimin Cumhuriyetçi Parti kampanyasını sağa doğru kaydırması, hem seçimlerin niteliğini hem de Romney kampanyasının duruşunu ciddi bir şekilde etkilemiş durumda. Başkanlık seçimlerini kazanmak için kesinlikle bağımsızların desteğini alması gereken Romney’nin yaptığı başkan yardımcısı adayı tercihi ve kampanyanın sağa kayışınının önünü alamaması, şu an için bağımsızlar ile arasına bir duvar örülmesine sebep olmuş durumda. Gerek bağımsız seçmenler gerekse Cumhuriyetçi Parti içindeki daha ılımlı gruplar, Paul Ryan tercihi ve Tea Party ile Romney arasında giderek artan ilişkiyi, Romney’nin Amerika’daki aşırı sağın desteğini alabilmek için radikalleşmesi olarak yorumladıkları için kampanyaya da mesafeli bir hale gelmeye başladılar.
KADIN SEÇMENİN ROLÜ
Paul Ryan isminin açıklanması, bağımsızlarla birlikte Romney kampanyasının oldukça güçsüz olduğu kadın seçmenler bazında da Cumhuriyetçileri zor durumda bırakacak gibi görünüyor. Ryan’ın Amerika’daki en hassas sosyal meselelerden biri olan kürtaj konusundaki keskin tavrı ve hazırladığı bütçe taslaklarında doğum kontrolünü kapsam dışında bırakması, Amerika’daki kadın seçmenler tarafından oldukça sorunlu bulunuyor. Geçtiğimiz hafta kadın seçmenler arasında yapılan son kamuoyu araştırmasında, kadınların yüzde 52’sinin Obama’yı desteklemesine karşın sadece yüzde 36’sının Romney’i desteklediği ortaya çıkmıştı. Son seçimlerde sandığa giden seçmenlerin yüzde 54’ünün kadın olduğu hesaba katıldığında, kadın seçmenler bazında ortaya çıkan bu fark, Romney kampanyasını oldukça düşündürüyor.
Kadın seçmenler arasında var olan bu olumsuz durumu ortadan kaldırabilmek için Romney, son haftalarda kadınlara yönelik söylem ve politikalar geliştirebilmek için elinden geleni yapıyor. Romney, Başkan Obama tarafından çözülemeyen ekonomik problemlerin kadınlar ve aileler üzerindeki olumsuz etkilerine sıklıkla vurgu yapmaya başlarken, Romney’nin eşi Ann Romney’de kampanyaya daha aktif katılarak, kadın seçmenlerin gönlünü kazanmaya ve eşinin insani yönünü daha çok ortaya çıkarmaya çalışıyor.
Netice itibariyle önümüzdeki yetmiş günde Romney’i seçim yapması gereken önemli bir dönemeç bekliyor. Ya şimdiki pozisyonunu koruyarak aşırı muhafazakarların desteğiyle seçimi kazanmaya çalışacak, ya da önseçimlerdeki gibi bağımsız ve ılımlı seçmenleri kucaklamaya yönelik bir kampanya yürütecek. Ancak anketlerdeki gidişat bu seçimi yapması için zamanının azaldığını gösteriyor.