Bir süredir muhalefet partileri, iktidara gelmeleri hâlinde eski sisteme yeniden döneceklerini söylüyorlar. Aslında tam böyle ifade etmiyorlar. Ne olduğu ya da neye referans verdiği konusunda kimsenin bir bilgisinin olmadığı bir söyleme başvuruyorlar. “Eski sisteme döneceğiz” yerine “güçlendirilmiş parlamenter sistem” demeyi tercih ediyorlar.
CHP, İyi Parti, HDP, Deva, Gelecek ve hatta Saadet Partisi bile güçlendirilmiş parlamenter sisteme dönmekten bahsediyor.
Birçok medya söyleşisinde bu partilerin genel başkanlarına ve önde gelen siyasetçilerine açıkça soruldu, soruluyor: “Güçlendirilmiş parlamenter sistemden neyi kastediyorsunuz?”
Şu ana kadar bu soruya verilen cevapların hiçbirinde güçlendirilmiş parlamenter sistemden biz şunu kastediyoruz gibi bir cümle duymadık. Şöyle bir cevap vermeyi tercih ediyorlar: “Şu anda partiler arasında üzerinde uzlaşılmış belirli kriterler yok.”
Aslında ortada üzerinde uzlaşılacak kriterler bir yana, bu konuda konuşabilecekleri somut bir konu dahi yok.
Haksızlık etmeyelim. Güçlendirilmiş parlamenter sisteme dönüleceğini her konuşmalarında dile getiren Millet İttifakı’nın genel başkanları, bu konuda bir çalışmalarının olup olmadığına ilişkin sorulara, son günlerde “Gelecek Partisi’nin bir çalışma yaptırdığını duyduk, bize de taslağı gönderecekler” gibi bir cevap veriyorlar.
Gerçekten tam da böyle diyorlar. Gelecek Partisi’nin bu konuda bir çalışma yaptırdığını medyadan duymuşlar.
“Güçlendirilmiş parlamenter sisteme döneceğiz” söylemi, içi boş ve tamamen taktik amaçlar için uydurulmuş bir kavramsallaştırmadır.
Parlamenter sisteme dönüyoruz diyemeyecekleri için, afili bir yeni kavram üretme ihtiyacı duydular.
Millet İttifakı’nı bir arada tutan motivasyonun ne olduğuna ilişkin eleştirilerden ve sorulardan, kaçmak için başvurulan bir boş gösterendir.
“Bizi bir arada tutan motivasyon Erdoğan karşıtlığı” diyemeyecekleri için nispeten kullanışlı ve kulağa biraz iyi geleceğini düşündükleri böyle bir ifadeyi dolaşıma soktular.
Üzerinde uzlaşabildikleri başkaca konuların olmamasının bir sonucu olarak, farklılıklarının üzerini örtmek için “güçlendirilmiş parlamenter sistem üzerinde ittifak ediyoruz” denmektedir.
Taban eğilimleri farklı olan Millet İttifakı partileri ve HDP’nin bir arada olmasına itiraz eden seçmenlerini biraz olsun teskin etmek ve “önemli bir amaç için birlikteyiz” bahanesinin ardına saklanmak için bu kavram tedavülde tutulmaktadır.
Millet İttifakı partileri, bunlarla güç birliği yapan HDP ve buraya eklemlenmeye çalışan Deva ve Gelecek Partileri’nin parlamenter sisteme dönmeyi mümkün kılacak bir anayasa üzerinde anlaşmaları öyle kolay değildir.
Bu partilerin yöneticileri ve bu partilere destek veren elitler düzeyinde bir mutabakat ortaya çıkabilir.
Ancak, parti yöneticileri ve elitler düzeyinde ortaya çıkan mutabakat metni kamuoyuna açıklandığında yer yerinden oynar. Bu çıkarımı bir tahmine dayandırmıyorum.
CHP, HDP, İyi Parti ve Saadet Partisi’nin temsilcilerinin katılımıyla üzerinde ittifak edilen, ancak kamuoyundan bir süre saklandıktan sonra ifşa olan “anayasal ilkelerle” ilgili ortaya çıkan tartışmalara bakarak bu öngörüde bulunuyorum.
Bilindiği gibi İbrahim Kaboğlu başkanlığında dört partinin, “Anayasal Demokrasi Çalışması Yol Haritası” adını verdikleri bir mutabakat metni ortaya çıktı.
Daha önce CHP Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu’nun da çalışmanın yapıldığına ilişkin açıklamaları olmasına rağmen, mutabakat metnindeki tartışmalı konulardan dolayı kimse söz konusu uzlaşma metnini sahiplenemiyor.
Hatta çalışmanın varlığını bile reddetmeye başladılar. Çünkü uzlaşma metni daha çok HDP siyasetinin taleplerine göre şekillenmişti.
Sonuç olarak, üzerinde çalışılıp hatta birçok ilkede uzlaşılan metni bile sahiplenemeyen muhalefet partilerinin, bir sistem değişimini zorunlu kılacak güçlendirilmiş parlamenter sistem üzerinde uzlaşmaları zordur. Hatta mümkün değildir.
[Türkiye, 10 Aralık 2020].