Rusya ile yeni bir mutabakat imzalandı.
Yakın geçmişte imzalanan mutabakatların ardından yaşananlar göz önünde bulundurulduğunda, bu yeni ateşkese Rusya ve rejimin ne derece uyacağı, doğal olarak farklı bağlamlar üzerinden tartışılıyor.
Çünkü bugüne kadar, Rusya farklı bahanelerle, mutabakatların üzerinden belli bir süre geçtikten sonra ateşkes süreçlerini ihlal etti.
Rejimi yeni saldırılar konusunda cesaretlendirdi. Esad’ın arkasında durarak sivillere yönelik saldırılarını destekledi.
Siyasi geçiş sürecini başlatmaya yönelik girişimleri ve anayasa komisyonunun çalışmalarını hızlandırmak bir yana, Cenevre’de kurulan masaya bozucu etkide bulundu.
Yine Rusya’nın desteği ile rejim, ateşkes süreçlerini, sahada askerî tahkimatını artırmak için kullandı.
Türkiye, Moskova’da müzakereyi yürütürken bu hususların bilincindeydi.
Varılacak yeni bir mutabakatın tekrar bozulmasına yönelik girişimleri ya da bozucu etkileri gördüğünde, gerekli karşılığı vereceğini kesin bir dille ve kararlılıkla masaya koydu.
Bu kararlılığın bir yansıması olarak, mutabakatın açıklandığı basın toplantısında Cumhurbaşkanı Erdoğan net olarak; “Türkiye, bu süreçte rejimin yapabileceği her türlü saldırıya tüm gücüyle ve tüm sahada cevap verme hakkını saklı tutacaktır. Suriye krizine, bu ülkenin toprak bütünlüğü ve siyasi birliği temelinde bir çözüm bulunana kadar Türkiye, Soçi Mutabakatı dâhil bölgedeki inisiyatifleri sürdürmekte kararlıdır” açıklamasını yaptı.
Ayrıca masada, mutabakata varılacak ateşkesin tekrar bozulma ihtimaline karşı müzakerelerin sıkı tutulduğu biliniyor. Rejimi ya da sahada diğer unsurları bahane ederek ateşkesi bozucu hamleleri önlemeye yönelik bir mekanizmanın oluşturulduğu yapılan açıklamalardan anlaşılıyor.
Bu hususun, yazılı olarak karara bağlanmasa da, sözlü olarak mutabakata geçirildiği Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın uçakta gazetecilere yaptığı açıklamanın içinde var: “Yani biz şu anda işi o kadar sağlama aldık ki her an Sayın Başkan’la irtibat hâlinde olacağım. Dışişleri Bakanımız aynı şekilde muhatabıyla, Millî Savunma Bakanımız muhatabıyla, Millî İstihbarat Başkanımız muhatabıyla sık sık görüşmek suretiyle bu ilişkiyi sürekli diri tutacağız. Bir yerde çatlak patlak olduğu anda hemen konuya müdahale edeceğiz. Tabii aramızda her şey yazı ile olmuyor, söz ile olanlar da var. Burada bu kararlılığımızı teyit ettik...”
Rusya masaya otururken, bir anlaşma çıkmaması hâlinde Türkiye’nin rejim unsurlarını İdlib’den kendi imkânlarıyla temizleme konusunda kararlı olduğunu görmüştü.
Türkiye’nin İdlib’e yönelik son müdahalesinin ardından…
Kendi öz kaynakları ile sahada başarılı operasyon yürütebildiğini sadece Rusya değil, tüm dünya farkına vardı.
Türk savunma sanayiinin geldiği aşamayı, İdlib’de sahada yaşananlarla, uluslararası çevreler yakından takip etti.
Ayrıca Moskova, Türkiye’nin sadece kendisi ile değil, diğer uluslararası aktörlerle de Suriye ve İdlib meselesini müzakere edebileceğini gördü. Bununla birlikte Ankara’nın, Batılı devletlerin İdlib sahasındaki şartları dikte etmesine izin vermeyeceği bir kez daha ortaya kondu.
Dolayısıyla ateşkesin bozulması ve tarafların çeşitli bahanelerle statükoyu korumaması durumunda, Türkiye bu sefer hiç vakit kaybetmeden, ya da belirli bir süre vermeden, sahada gerekli karşılığı verecektir. Verilecek cevap, sadece ilgili saha ile de sınırlı kalmayacaktır. Geçmiş süreçlerden öğrenilenler ve edilen tecrübe bunu gerektirmektedir.
Ama umulur ki; hem Rusya-Türkiye ilişkilerinin geleceği, hem Suriye’de kalıcı istikrarın sağlanması ve çözümün bulunması, hem de sivillerin güvenliği açısından bu son ateşkes bozulmaz. Suriye’de siyasi çözüm de hızlanır.
[Türkiye, 7 Mart 2020].