Demokrasilerde her seçim önemlidir. Zira her seçim, ülkenin yönetim kadrolarını belirler ve geleceğini şekillendirir. Ancak bazı seçimler, hem içinde bulunulan şartlar hem de gündeme taşıdığı konular nedeniyle daha fazla önem taşır. Çünkü bu tür seçimlerin sonuçları, ülkenin bütün siyasi dengelerini değiştirme potansiyeline sahiptir.
Türkiye 7 Haziran’da böyle bir genel seçim yapacak. Tartışma masasında yeni anayasanın yapılması, yönetim sisteminin değişmesi ve çözüm sürecinin akıbeti gibi son derece önemli meseleler var. Seçim gecesi ortaya çıkacak olan siyasi tablo, bu meselelerde ne şekilde yol alınacağını gösterecek. Dolayısıyla 7 Haziran seçiminin hayati bir değeri haiz olduğu söylenebilir.
Bugün Halkların Demokrasi Partisi’nde (HDP) temsil edilen siyasi gelenek, 2007 ve 2011’de yüzde 10’luk baraj nedeniyle seçimlere bağımsız adaylarla girmişti. 2015 genel seçiminde ise HDP parti kimliğiyle yarışma kararı aldı. Bu kararla birlikte kamuoyunun ilgisi HDP’ye odaklandı. İnsanlar en çok HDP’nin nasıl bir performans göstereceğini ve yüzde 10 barajını aşıp aşamayacağını merak ediyor. Bu normal; çünkü HDP’nin parlamentoda yer alıp almamasına bağlı olarak politik hesaplar gözden geçirilecek, siyasi pozisyonlar belirlenecek, senaryolar yeniden yazılacak.
HDP barajı aşmak için önemli hamleler yaptı. Söylemini değiştirdi, hizmeti öngören bir beyanname hazırladı ve merkeze yöneldi. Kemikleşmiş etnik siyaseti aşmaya çalıştı, geleneksel olarak kendisine destek verenlerin dışındaki kesimlerin oylarına talip oldu. “Kürt partisi” kimliğinden sıyrılıp “Türkiyeli olma”, “sol bir parti olma” hedefini önüne koydu.
Seçmenin HDP’deki bu değişikliğe kısa vadede nasıl bir tepki vereceği ve HDP’nin barajı aşıp aşmayacağı 7 Haziran gecesi belli olacak. HDP’nin önünde uzun ve zorlu bir yol var. Eğer HDP barajı geçerse bu yolda çok büyük bir aşama kaydetmiş olacak. Ama eğer baraj altında kalırsa, bu takdirde HDP’nin toplumu Türkiyelileştiğine ikna etmesi ve merkeze yerleşebilmesi için çok daha fazla çaba sarf etmesi gerekecek.