Libya’da “Arap Baharı” olarak nitelenen süreçte siyasal sisteminin derin bir sarsıntı geçirdiği ve yeni aktörlerin tarih sahnesine çıktığı yeni bir dönem başlamıştır. Yeni oluşan siyasi arenada zemin kaygan; siyasal, toplumsal, ekonomik ve kültürel aktörler oldukça fazla; gündem takip etmeyi zorlaştıracak kadar değişken ve uluslararası aktörlerin ilgisi ise ziyadesiyle yoğundur.
Libya’nın devrik lideri Muammer Kaddafi’nin “cemahiriye” olarak adlandırdığı sistem uluslararası standartlarda devlet kurumlarının oluşumuna müsaade etmemiş; siyasal, toplumsal, ekonomik ve kültürel alanda üretken ve etkin aktörlerin ortaya çıkışına mani olmuş; gündemi tekelleştirmiş ve uluslararası aktörlerin Libya’da etkin rol almasına müsaade etmemiştir. Bu durumda üretken ve etkin aktörlerin birçoğu ülke dışında muhalefet hareketleri başlatmış; ülkede kalan muhalifler yer altına çekilmiş; kabile örgütlenmesi ile sosyalleşen geniş halk kitleleri ise sessiz kalmayı tercih ederek durağan ama istikrarlı bir tavır takınmıştır.
Devrimden sonra uluslararası siyasal, toplumsal, ekonomik ve kültürel tecrübeye sahip aktörler Libya’ya dönerek, sessiz ama çoğunluğu teşkil eden halk kitleleriyle bir araya gelmiş ve her alanda önemli hareketlenmelere öncülük etmeye başlamıştır. Daha önce demokratik/liberal tecrübeden yoksun olan kitlelerin, hızlı değişim talebiyle harekete geçen aktörlerle birlikte oluşturduğu hareketlilik, tarihsel arka planın yokluğundan kaynaklanan nedenlerden, oldukça kaygan bir zeminde seyretmektedir. Bu duruma devrim sonrası Libya’da oldukça etkin bir biçimde varlığı hissedilen uluslararası aktörlerin kendi çıkarlarını koruma çabaları da eklenenince, ülkede, sorunlar aynı olsa da, gündemin hızla değiştiği bir siyasal ortam meydana gelmiştir.
Bu analiz, hızlı değişen gündemin yerel ve uluslararası basından yansıyan ayrıntılarına, birinci elden gerçekleştirilen röportajlara ve tanıklık edilen olay ve olgulara dayanarak ülkenin tarihsel, siyasi, ekonomik, kültürel ve uluslararası durumu hakkında genel bir çerçeve çizmeyi amaçlamaktadır. Analizde, devrim sonrasında ülke ve dünya kamuoyunu meşgul eden önemli gelişmeler ana hatlarıyla anlatılacak; bu olayların failleri olan siyasi, toplumsal, kültürel aktörler hakkında, olayların daha iyi anlaşılmasına imkân verecek bilgiler sunulacaktır. Yaşanan siyasi olayları ve aktörleri doğrudan etkileyen ve onlardan etkilenen siyasi, kültürel, ekonomik kriz alanlarına dikkat çekilecek; devrim sonrası ortaya çıkan güvenlik sorunları ve kimlik krizine değinilecektir. Bütün bu unsurlarla iç içe geçen uluslararası aktörlerin, ülkede kendi çıkarlarını koruma çabalarına işaret edilerek ve Türkiye’nin bu dengeler içindeki yerine göz atılacaktır.