Beklendiği gibi Birleşik Krallık Parlamentosu Brexit anlaşmasını ezici çoğunlukla reddetti.
Zira anlaşma, ne Brexit yanlılarını ne de karşıtlarını memnun etmemişti.
Ne Brüksel ne de Londra'da kimse bundan sonra ne olacağını kestiremiyor.
Yeni bir referandum, erken genel seçimler, anlaşmasız Brexit, Brexit kararının iptali ya da AB ile müzakerelere yeniden başlayarak yeni bir Brexit anlaşması yapılması gibi ihtimaller hararetle tartışılıyor.
Hangisi gerçekleşirse gerçekleşsin Birleşik Krallık ve Avrupa Birliği bir belirsizlikler dönemine giriyor.
Bunun Avrupa'daki mevcut siyasi ve ekonomik krizi daha da derinleÅŸtireceÄŸi kesin.
Populist siyasetçilerin peşine takılıp Brexit kararını aldığından beri Birleşik Krallık durulmadı, yakın gelecekte de durulacağa benzemiyor.
Avrupa Birliği ise Brexit sürecini Birleşik Krallık için olabildiğince zor ve maliyetli hale getirerek bundan sonra birlikten ayrılmak isteyenlere göz dağı vermek istiyor.
Fakat zorla güzellik olmaz demişler.
Herkesin girmek için can attığı ve sürekli genişleyen Avrupa Birliği bugün bir fetret dönemine girmiş durumda.
Zira Avrupa'nın dünyada ekonomisinden aldığı pasta her geçen gün daralıyor. Bundan dolayı herkesin başının çaresine baktığı, dayanışmanın ortadan kalktığı, her koyunun kendi bacağından asıldığı bir döneme giriyor.
Trump gibi "America First" yani önce benim ülkem diyen aşırı sağcı liderlerin her geçen gün güçlendiği bir Avrupa'da yeni exitleri önlemek çok kolay değil.
Dolayısıyla Avrupa Birliğini zor günler bekliyor.
Avrupa Birliğinin ne yeni üyeler kabul ederek genişlemeye, ne de bir ordu kurarak mevcut entegrasyonu derinleştirmeye mecali kalmadı.
Bu konektörde, Türkiye açısından bundan sonra birinci öncelik, AB ile ilişkilerden ziyade AB üyesi olan ülkelerle ikili ilişkilerimizi derinleştirmek olacak.
Bu nokta da Birleşik Krallık, Brexit kararı sonrası Türkiye'ye oldukça yakınlaşmış durumda.
Bu dönemde savunma sanayi alanında ciddi ortaklıklar gündeme geldi.
Buna rağmen Brexit kaosu sonucu Birleşik Krallık'ta gerçekleşecek olan muhtemel bir erken genel seçimlerde İşçi Partisi lideri Corbyn'in başbakan olması ilişkilerimize darbe vurabilir.
Zira Türkiye karşıtlığı ile bilinen Corbyn, PKK yandaşları tarafından düzenlenen birçok etkinlikte yer almış ve Türkiye'nin Afrin Operasyonu'na karşı çıkmıştı.
Corbyn aynı zamanda siyonizm karşıtı duruşu ile de biliniyor.
Buna rağmen Corybn başbakan olması durumunda siyonizm karşıtı tutumunu sürdürmekte zorlanacaktır.
Zira İngiltere'de çok güçlü bir siyonist lobi ağı bulunmakta.
Bundan dolayı Corbyn Türkiye'yi kolay hedef olarak görüp günah keçisi haline getirebilir.
Böyle bir senaryoda İngiltere ile ciddi krizlerin yaşanması ihtimalini göz önünde bulundurmalıyız.
[Fkriyat, 17 Ocak 2019].