Eylül 2017’de gerçekleşen Almanya Federal Meclis (Bundestag) Seçimleri,1 ülke siyasetinde önemli kırılmaların habercisi olmuş ve bu süreçle birlikte Almanya’daki merkez siyasi partilerin gerileme trendine girdiği gözlenmiştir. Seçimlerin ardından her ne kadar Hristiyan Demokrat Birliği (CDU/CSU) partileri Şansölye Angela Merkel liderliğinde dördüncü kez bir koalisyon hükümetini kurmayı basarmışsa da zorluklara rağmen kurulan koalisyonun devam edip etmeyeceği gibi tartışmalar bugüne kadar gündemde yer almaya devam etmiştir. Kurulduğu 2013’ten bu yana aşırı sağcı, yabancı ve İslam karşıtlığı gibi temel yaklaşımlarıyla artarak gündeme gelen, eyalet meclislerine girmeyi başaran Almanya için Alternatif (AfD) partisinin de son federal meclis seçimleriyle birlikte federal bazda da önemli bir aktör haline gelmesi, ülke siyasetinin geleneksel denklemini de değiştirmiştir. Bu süreçte “büyük koalisyon” olarak adlandırılan ve istisnai süreçlerde bir araya gelmeleri beklenen CDU/ CSU ve Almanya Sosyal Demokrat Partisi’nin (SPD) AfD faktörü sebebiyle bir kez daha hükümeti kurma zorunluluğu, AfD’nin ana muhalefet partisi konumuna erişmesine neden olmuştur.
Ancak daha sonraki günlerde hem koalisyon hem de ilgili koalisyon partileri içerisinde ortaya çıkan çeşitli tartışmalar gündeme damga vurmuş, her iki koalisyon partisinin federal bazda oy kaybı yaşamaya devam ettiği güncel anketlerde...