Yaklaşık iki haftadır devam eden ve tüm dünyanın gündemini meşgul eden Gezi Parkı olayları, Balkan medyasında da geniş bir şekilde yer aldı. Ana akım Balkan medyasının Gezi Parkı’na ilişkin gelişmelerle alakalı kullandığı dil, ilginç bir şekilde Avrupa ve ABD medyasının kullandığı dille paralellik gösterdi. Türkiye’deki gelişmeleri abartarak yansıtan Batı medyasının izinden giden Balkan medyası, Türkiye’de ortaya çıkan toplumsal tepkilerin nedenlerini irdelemek yerine, doğrudan ülkenin demokrasi sorunu yaşadığını yansıtarak Erdoğan’a karşı kampanyaya dönüştürdü. Ancak Türkiye’nin son dönemlerde Balkan ülkeleri ile resmi ilişkilerde yaşadığı olumlu havanın toplumsal düzeyde de hissedilmesi, Gezi Parkı üzerinden yapılan medya kampanyasının etkisini sınırlı kıldı. Dolayısıyla Gezi Parkı’ndaki göstericilere medya dışında verilen toplumsal destek, az sayıdaki solcu ve sosyalist grupların eliyle yapılarak marjinal seviyede kaldı.
Balkan medyasının Batı’daki ana akım medya gözlüğünü takarak Gezi Parkı’nı okuması ve kullandığı retorik genel olarak üç noktaya vurgu yaptı. Birincisi, gösterilerin Erdoğan’ın meşruiyetini sarstığı iddia edilerek diktatörlükle itham edildi. İkincisi Türkiye’nin bir iç kargaşa ortamına girdiği ve ülkenin kırılgan yapısının ortaya çıktığı ifade edildi ve son olarak Türkiye’de İslamcı iktidarın korkulacak düzeyde güçlendiği belirtildi. Batı’nın Gezi Parkı olaylarının doğasını yansıtmaktan uzak, spekülatif söylemleri sistemli bir şekilde Balkan medyası üzerinden de yayılırken, bölgedeki bazı medya organlarının ise Türkiye’deki gelişmeleri milliyetçi ve rövanşist duygularla aktarması şaşırtıcı bir durum değil.
MANŞETLERİN HEDEFİNDE ERDOĞAN VE TÜRKİYE’NİN İMAJI VAR
Yunan basınında özellikle Tayyip Erdoğan hedef gösterilirken, Ethnos gazetesi “halk sultanlık istemiyor” ve Zougla gazetesi “Erdoğan meğer yenilmez değilmiş” gibi manşetleri tercih ederken Bulgaristan’da da gösterilere yönelik benzer manşetler atıldı. Hırvatistan’da ise Erdoğan'ın Mustafa Kemal'in tüm modern ve laik devrimlerine karşı önlem aldığını ve bu tepkilerin de aslında seküler kesimin, İslamcıların siyasi ve temsil gücüne karşı bir direnişi temsil ettiği yorumları yapıldı.
Balkan medyası, Gezi Parkı olaylarını Batı’daki anaakım medyanın gözlüğünü takarak okudu.
Başarılarla dolu karnesi sebebiyle Erdoğan’ın elde ettiği siyasi gücün endişe verici olduğu yönünde kanaat belirten Sırp medyası ve kamuoyu Gezi Parkı gelişmeleri ile en yakından ilgilenen Balkan ülkelerinden biri oldu. Sırbistan’ın Ankara Büyükelçisi Duşan Spasojevic’in Ankara’da gösterileri desteklemesi sebebiyle görevden alınması Gezi Parkı’nın ülkede daha fazla tartışılmasını sağladı. Başarılı bir diplomat olan Spasojeviç’in gösteriler esnasında twitter hesabında geziyi destekleyen twit’ler paylaşması Sırbistan’da da büyük tartışmalara yol açarken Sırp hükümetinin, elçinin bu hareketini Türkiye’nin içişlerine karışma teşebbüsü olarak nitelendirilmesi önemliydi. Ancak eski Sırbistan Cumhurbaşkanı Boris Tadiç’e yakınlığıyla bilinen büyükelçinin geri çağrılmasının daha önce alınan bir karar olduğu da iddia edildi. Sırbistan’ın en tirajlı ve hükümete yakınlığı ile bilen gazetelerinden Politika ise CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ile röportaj yaparak Erdoğan hakkında yaptığı tanımlamalara(1) yer verdi.
Arnavutluk, Kosova ve Makedonya medyası ise uluslararası medyanın yorumlarına sadık kalırken Kosova’da yayınlanan Gazeta Expres gazetesinde Mustafa Nano(2) isimli köşe yazarı “bu olayların Türkiye’de kurumsal demokrasinin henüz oturmadığının kanıtı olduğunu” belirterek Türkiye’nin bölgedeki “model ülke” imajını sarsacak mahiyette yorumlarda bulundu. Arnavutluk’ta Alman medya grubu WAZ-Mediengruppe’nun sahibi olduğu Vizyon Plus Tv kanalı ise protestoların Erdoğan’a istifa mesajı verdiğini belirterek Türkiye’deki gösterilerin hükümeti sarsacak mahiyette(3) olduğunu savundu.
MEDYA KAMPANYASI TÜRKİYE’NİN İMAJINI SARSTI MI?
Türkiye’de yaşanan Gezi Parkı protestoları dünyanın birçok bölgesinde olduğu gibi Balkanlar’da da hem uluslararası medyanın söylemi takip edildi hem de bölgenin Türkiye’ye karşı “birikmiş” refleksleri ve endişeleri açığa çıktı. Bölgedeki bazı önemli ve tirajı yüksek gazetelerin kendi yorumlarına uluslararası meşruiyet kazandırması adına The Economist, Washington Post, Wall Street Journal gibi gazetelerde yayınlanan provokatif metinlerin tercümelerine yer verdi. Gezi Parkı olaylarına yapılan uluslararası medya operasyonunun bir ayağı olan Balkan medyasının İngiliz The Independent gazetesinden alıntılayarak yer verdiği en çarpıcı başlık ise “Protestolar Türkiye’nin istikrar imajını bitirdi” şeklinde olması dikkate değer.
Ancak medya üzerinden Erdoğan ve Türkiye’ye karşı oluşturulan uluslararası kampanyanın Balkanlar’daki toplumların gözündeki Türkiye imajını sarsabildiğini belirtmek şimdilik pek mümkün değil. Zira hem Türkiye’nin hem de Tayyip Erdoğan’ın Batı’daki imajıyla Balkanlar’daki imajı arasında ciddi farklar var. Saraybosna’da Tayyip Erdoğan’ı protesto eden bir Türk göstericiye Boşnaklar’ın tepki göstermesi veya Makedonya’da Tayyip Erdoğan’a destek gösterilerinin yapılması Balkanlar’daki Türkiye’ye algısının boyutlarına dair ipuçları veriyor. Elbette ki Gezi Parkı’na dair Balkanlar’da tek tip bir tepkiden bahsetmemizi coğrafyanın özellikleri dahi anlamsız kılar. Ancak Batı’daki önyargıyla bakılan/rekabet edilen Türkiye ile Balkanlar’ın gözündeki bölge istikrarı ve kalkınması için çok önemli bir rolü olan Türkiye’nin çok farklı konumlarda olduğu aşikâr.
- Bkz. http://www.politika.rs/rubrike/Svet/Nova-zora-Turske.sr.html
- Bkz. http://gazetaexpress.com/?cid=1,91,114061
- Bkz. http://vizionplus.al/protestat-ne-turqi-te-dorehiqet-erdogan/