SETA tarafından, Ankara'da SETA Güvenlik Araştırmaları Direktörü Doç. Dr. Murat Yeşiltaş'ın moderatörlüğünde "Brexit: Avrupa Birliği (AB) ve Türkiye" başlıklı panel düzenlendi.
İngiltere’nin Ankara Büyükelçisi Dominick Chilcott, burada yaptığı konuşmada, İngiltere ile Türkiye’nin tarihi ilişkisi, İngiltere’deki Brexit kararı ve Brexit sonrası Türkiye-İngiltere ilişkileriyle ilgili değerlendirmelerde bulundu.
İngiltere'nin uzun zamandır Osmanlı Devleti ve Türkiye ile stratejik ilişkilere sahip olduğuna dikkati çeken Chilcott, Kırım Savaşı’nda iki ülke arasındaki ortaklığı örnek verdi.
"Türkiye hiç sualsiz bulunduğu yerde bölgesel bir güç"
Chilcott, Türkiye ile İngiltere’nin Osmanlı döneminde ve sonrasında soğuk savaş zamanında yakın müttefik ve dost ülke olmaya devam ettiğini belirterek, "Türkiye hiç sualsiz bulunduğu yerde bölgesel bir güç." dedi.
Türkiye ile Suriye, Irak, terörle mücadele, göç gibi konularda iş birliği yaptıklarını anlatan Chilcott, "2016’daki başarısız darbe girişiminden sonra İngiltere, Türkiye’ye destek mesajı veren, dayanışma içinde olduğunu söyleyen ülkelerden biri oldu." ifadesini kullandı.
Chilcott, darbe girişimi sonrası İngiltere Dışişleri Bakanı Alan Duncan’ın Türkiye’ye bir ziyaret yaptığını anımsatarak, Türkiye’de anayasal düzen ve demokrasiden yana olduklarının altını çizdi.
İki ülke arasındaki ilişkilerin devlet başkanları düzeyinde de iyi seyrettiğini belirten Chilcott, ikili ticari ilişkilerin de önemine değindi.
"Türkiye’nin en büyük ikinci ihracat pazarıyız. Toplam ticaret hacmimiz 2018’de 9,9'luk bir büyüme kaydetti." diyen Chilcott, Türkiye piyasasının İngiltere için çok önemli olduğunu vurguladı.
Büyükelçi Chilcott, ekonominin yanı sıra teknoloji, savunma ve güvenlik alanlarında da iş birliği yapıldığını bildirdi. Chilcott, "Geçen yıl 3,5 milyon İngiliz Türkiye'yi ziyaret etti. Bu yıl daha da artacağı kanaatindeyim.” şeklinde konuştu.
"Brexit, küreselleşmenin getirdiği değişikliklere yönelik tepkiydi"
İngiltere toplumunun AB’den ayrılmak istemesinin birçok nedeni olduğunu kaydeden Chilcott, "Bu, halkın politikacılardan mutlu olmadığının mesajıydı." dedi.
Chilcott, küreselleşmenin de insanları endişelendirdiğine işaret ederek, "Brexit oyu, küreselleşmenin getirdiği değişikliklere yönelik de bir tepkiydi.” ifadesini kullandı.
Küreselleşme bağlamında İngiltere’ye artan göçlerin de kimi kesimi endişelendirdiğini ifade eden Chilcott, insanların artık kendi ülkeleriyle ilgili daha fazla kontrol sahibi olmak istediklerini dile getirdi.
Büyükelçi Chilcott, Brexit sürecinin belirsizliklerle dolu olduğunun altını çizerek, sürecin sonunda ne olacağı konusunda tahminde bulunmanın neredeyse imkansız olduğunu söyledi.
"Brexit, Türkiye'ye verdiğimiz stratejik önemi etkilemeyecek"
Brexit’in ardından Türkiye ile ilişkilerin ileri seviyede devam edeceğini belirten Chilcott, "Brexit, Türkiye’ye verdiğimiz stratejik önemi herhangi bir şekilde etkilemeyecektir. Hatta Türkiye ve İngiltere, AB üyesi olmadıkları için karşılıklı yatırımları çok daha rahat bir şekilde yapabiliriz.” ifadelerini kullandı.
Büyükelçi Chilcott, "Türkiye ile NATO’da, Avrupa Konseyinde, G20’de, OECD’de ve pek çok organizasyonda birlikte olmaya devam edeceğiz." dedi.
Uzun dönemde istikrarlı ve müreffeh bir Türkiye’nin hem İngiltere hem de AB için önemli olduğunu anlatan Chilcott, "Biz Türkiye ile daha yakın olmak istiyoruz. Çünkü Türkiye bölgede önemli rol oynuyor ve iş birliklerimizin potansiyeli çok yüksek." değerlendirmesinde bulundu.
"Brexit, AB içerisinde psikolojik bir patlama ve atılmış en net geri adım"
Sabancı Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Meltem Müftüler Baç da AB ile ilişkiler konusunda iki ülkenin benzer bir belirsizlik içinde olduğuna dikkati çekerek, “AB olsa da olmasa da Türkiye ile İngiltere başka konularda iş birliği içinde olabilir.” ifadesini kullandı.
İngiltere’nin AB dışında kalsa bile Avrupa genelinde önemli rol oynamaya devam edeceği görüşünü savunan Baç, "Avrupa’nın güvenliği, İngiltere ve Türkiye gibi iki güç olmadan şekillendirilemez." dedi.
Baç, bu nedenle AB’nin küresel ölçekte ekonomi, nüfus gibi dinamikleri dikkate alarak mevcut ve gelecekteki sorunlara kurumsal çözüm oluşturmak zorunda olduğunun altını çizdi.
SETA Dış Politika Araştırmaları Direktörü Prof. Dr. Muhittin Ataman da öncelikle Brexit'e giden yolun sorgulanması gerektiğinin altını çizerek, her şeyin soğuk savaşın bitmesi, Sovyet Rusya'nın yıkılması ve iki Almanya'nın birleşmesiyle başladığına değindi.
Ataman, "İki Almanya'nın birleşmesi, ülkenin rolünü önemli ölçüde etkiledi. Bu durum, AB’nin kurulmasındaki iki önemli aktör Almanya ve Fransa arasındaki dengeyi değiştirdi. Böylelikle, AB’nin dış politikası ve göç konusundaki görüşleri de değişti." dedi.
Ataman, Brexit'in yaşanmasının diğer bir sebebinin de 20. yüzyılda Avrupa ülkelerinde yaşanan ekonomik krizlerin Almanya'yı güçlendirmesi olduğunu belirtti.
Bazı kesimlerin Brexit'i sistemsel bir hata olarak yorumladığını kaydeden Ataman, "Brexit, aslında AB içerisinde psikolojik bir patlama ve atılmış en net geri adım. AB, bugüne kadar hep ileri adım atıyor olarak göründü. Atılan bu geri adım, olası geri adımların ilki mi diye sorgulanıyor. Bu da AB’nin geleceğini sorgulanır hale getiriyor." diye konuştu.
İstanbul Medipol Üniversitesi İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Ali Resul Usul, Brexit'e kadar AB üyesi olmanın imtiyazlı bir ülke olmak anlamına geldiği, ancak Brexit'in ardından Türkiye'nin de tarihi AB üyelik sürecini sorguladığını belirtti.
Usul, "İngiltere'nin içinde bulunduğu süreç, Türkiye'yi, AB ile ilgili verilecek kararı daha fazla düşünmeye itiyor. Bu diğer AB ülkeleri için de önemli. Artık "exit"le biten sözcükler lanetli bir şeye dönüştü. Bazı AB karşı popülist partiler bile AB'den ayrılmayı daha az dillendirmeye başladılar." dedi.
Usul, İngiltere'nin AB’den nasıl ayrılacağı ve geliştireceği modelin merak konusu olduğunu ifade etti.
İngiltere'nin Türkiye'yi AB sürecinde en çok destekleyen ülkelerden biri olduğuna dikkati çeken Usul, "Türkiye ile İngiltere’nin sahip olduğu konum gereği dünyanın birçok yerinde iş birliği potansiyeline sahip olmaya devam edecek." dedi.
[AA, 15 Şubat 2019]