Arap ülkelerinde birbiri ardına yaşanan kitlesel isyanlar nedeniyle bütün dünyanın gözü Ortadoğu’ya çevrilmiş olsa da, siyasi istikrarsızlık bugünlerde çoğu Batı Balkan ülkesinin de yakasını bırakmıyor. Bosna-Hersek, 3 Ekim’de gerçekleşen genel seçimlerden beri hâlâ bir hükümet kuramamış olmanın sıkıntıları içinde. Benzer bir süreçten geçen Kosova’da sorunlar ancak birkaç gün önce aşıldı. Makedonya ciddi bir iktidar-muhalefet çekişmesine sahne olurken, Arnavutluk’ta Başbakan Sali Berişa muhalefeti darbe hazırlığı yapmakla suçluyor. Sırbistan’da ise yoğun baskılar hükümeti istifaya ve erken seçime zorluyor.
Bosna-Hersek’te “Herkes Sokağa” Hareketi Ülkede seçimlerin gerçekleştiği 3 Ekim’den beri devlet ve federasyon seviyesinde hükümet kurulamaması kitleleri harekete geçirmeye başladı. Arap ülkelerinde isyancıların internet imkanını kullanarak eylemlerini yaygınlaştırması, Bosna-Herseklilere de ilham kaynağı oldu. Yaşanan durumu protesto için birkaç gün önce Facebook’ta “Herkes Sokağa” isimli bir grup kuran eylemciler kısa sürede sayıları on binlerle ifade edilen bir desteğe ulaştılar. Bosna’da son dönemde artan suç ve yolsuzluk haberleri ile ülkenin içinde bulunduğu ekonomik sıkıntılar, siyasi istikrarsızlıktan bunalan halkı ümitsizliğe sevk ediyor. Şahsi ve partizan çıkarların hükümetin kurulmasına engel olduğunu söyleyen yeni hareketin sözcüleri, durumdan kâr edenin sadece suç örgütleri ve tefeciler olduğunu belirterek temel ihtiyaç maddelerinin gün geçtikçe artan fiyatlarına dikkat çekiyor. Bosna-Hersek’in en büyük muhalefet partisi olan SBB, Bosna’da 1990’dan beri iktidarda olan siyasiler sebebiyle ekonomik durumun gittikçe kötüleştiğini iddia ediyor. Herkes Sokağa hareketi de, “Bosna’nın Mübarek’leri artık gitmelidir” sloganıyla mevcut siyasilerden duyduğu rahatsızlığı dile getiriyor. Geçtiğimiz günlerde El-Cezire’nin Balkanlar’da Bosna-Hersek merkezli, bölgesel dilde yayın yapacak bir TV kanalı açacağını duyurması dikkatleri yeniden bu ülkeye çevirdi. Tunus ve Mısır isyanlarındaki El-Cezire faktörü hesaba katılınca, Herkes Sokağa hareketinin sanal alemden çıkıp fiili bir harekete dönüşme potansiyeli göz ardı edilmemelidir.
Kosova’da Nihayet Hükümet Kuruldu 12 Aralık’ta gerçekleşen seçimlerden beri hükümet kurulamayan Kosova’da kriz, nihayet 22 Şubat’ta aşıldı. Yeniden göreve seçilen Haşim Taçi’nin liderliğindeki Kosova Demokrat Partisi’nin, görevdeki Krasniki’nin yeniden devlet başkanı seçilmesi ısrarından vazgeçmesi üzerine bu görev Yeni Kosova İttifakı’nın lideri Behçet Pacolli’ye verildi. Ancak 120 sandalyeli mecliste 53 sandalyeye sahip muhalefet, seçimi protesto ederek salonu terk etti. Öte yandan büyük bir işadamı olan Pacolli’nin hem İsviçre merkezli inşaat firması hem de eşinin Rus kimliği, yeni devlet başkanının Kosova’nın bağımsızlığını reddeden Moskova’yla ilişkileri hesaba katılınca, birçok Kosovalının tepkisine neden oluyor. Hükümet kurmayı bu kadar zorlaştıran durum ise Taçi’nin partide büyük desteğe sahip eski Ulaştırma Bakanı Fatmir Limaj’la yaşadığı sorunlardı. Taçi ayrıca son dönemde Avrupa Konseyi’nin kendisine yönelttiği, savaş suçları da dahil birçok suçlama sebebiyle uluslararası kamuoyunda ciddi bir prestij kaybı yaşadı.
AB 2010 Gelişme Raporu’nda Kosovalı vekillerin devletin kurumsallaşması noktasında ciddi aşama kaydettikleri belirtiliyor; gerçekleştirilen yargı reformları ve etnik Sırp seçmenin son seçime daha yoğun ilgi göstermesi buna örnek veriliyordu. Ancak bununla birlikte Kosova’nın ismi uluslararası kamuoyunda hâlâ organ kaçakçılığıyla, örgütlü suçlarla ve yolsuzlukla birlikte anılıyor. Bağımsızlık ilanının üzerinden üç yıl geçmesine rağmen BM’ye üye 192 ülkeden ancak 75’inin tanıdığı Kosova için bu rakam beklentilerin hayli altında. AB’li yetkililer bağımsızlıktan sonraki ilk birkaç ayda bu rakama ulaşılacağını hesaplamış ve Priştina’ya da bunu vadetmişti. Makedonya Sorunlarını Erken Seçimle Ötelemeye Çalışıyor Makedonya Başbakanı Nikola Gruevski 20 Şubat’ta yaptığı bir açıklamada, muhalefet partisinin 28 Ocak’tan beri devam ettiği meclis boykotuna bir son vermek için erken seçime yeşil ışık yaktı. Ancak ona göre partisi ve koalisyon ortağı 2011’i reform, gelişme, modernleşme ve AB’yle entegrasyon yılı olarak planlarken, muhalefet lideri Branko Crvenkovski buna engel olmaktaydı. Muhalefetin meclisi terk etmesinin temel nedeni ise A1 isimli televizyon kanalının ve ona ait gazetelerin hesaplarının dondurulması. Muhalefet Partisi SDSM’nin Lideri Crvenkovski’ye göre resmi olarak vergi kaçakçılığıyla suçlanan medya kuruluşuna yönelik bu girişimin asıl sebebi halkın rağbet ettiği bir kanalın sesini kısmak. Gruevski’yi destekleyenler ise kararın bağımsız yargı tarafından alındığına vurgu yapıyor ve asıl muhalefet liderinin A1 kanalının sahibiyle girdiği uzun süreli yolsuz ilişkileri gölgelemeye çalıştığını iddia ediyor.
AB’li ve ABD’li yetkililer ise, hem hükümeti basına baskı uygulamakla hem de muhalefet partisini meclisi boykot etmekle eleştiriyor. Geçtiğimiz günlerde Washington’a giden Gruevski’ye, yargı, medya bağımsızlığı ve sivil toplum konusunda Amerika’nın Makedonya’yı dikkatle takip ettiği belirtildi. Gruevski’nin, ülkesinin ismi konusunda Yunanistan’la yaşadığı problemlerde Washington’dan arabulucu olma beklentisi ise, bunun Üsküp ile Atina arasında çözülecek bir sorun olduğu belirtilerek nazikçe reddedildi.
Arnavutluk’ta Tırmanan Siyasi Kriz Muhalefetin 21 Ocak’ta hükümete karşı büyük bir katılımla gerçekleştirdiği protesto gösterisinde olayların çıkması, akabinde Cumhuriyet Muhafızları’nın göstericiler üzerine ateş açıp dört kişiyi öldürmesi üzerine bu ülkede de sular durulmuyor. Muhalefet Lideri ve Tiran’ın Sosyalist Belediye Başkanı Edi Rama’nın öncülüğünde gerçekleşen gösterilerde muhalifler Başbakan Sali Berişa’yı 2009’da iktidara taşıyan seçimlerin şaibeli olduğunu savunuyor; Sali Berişa ise muhalefeti darbe girişimiyle suçluyordu. Ülkede yaşanan siyasi çekişmeler Arnavutluk’un AB sürecini sekteye uğratıyor.
Sırbistan’da Hükümet Sallantıda Sırbistan’ın temel sorunları olan işsizlik, sosyal güvenlik ve her alanda reform konusunda beklentileri karşılamaktan çok uzak olan mevcut hükümete duyulan kızgınlık gün geçtikçe artıyor. 5 Şubat’ta Belgrad sokakları Milosevic’i koltuğundan eden 2000’deki gösterilerden sonra tarihinin en büyük eylemine sahne oldu. Milliyetçi partilerin öncülüğünde gerçekleşen protestoda eylemciler hükümeti erken seçim yapmaya çağırdı. Resmi rakamlara göre 55 bin kişinin katıldığı gösteride eylemciler, 2012’de yapılması planlanan seçimlerin öne alınmasını talep ettiler. Bunun iki ay içerisinde gerçekleştirilmemesi durumunda başkenti abluka altına alacakları tehdidinde bulunan göstericiler, hükümeti yolsuzlukla ve Avrupa Birliği üyeliğini tek amaç edinmekle suçluyor. AB’ye katılım büyüsü de ülkede artık eski halk desteğini kaybetmiş durumda. Sırbistan’ın AB’ye üyeliğine destek 2000’lerden beri ilk defa yüzde 60’ın altına düştü.
Batı Balkanlar’da yaşanan bu istikrarsızlığın bölgesel bir krize dönüşmemesi için uluslararası aktörlerin daha etkin bir şekilde arabuluculuk rolü üstlenmesi gerekmektedir.