Küresel sistem birçok sarsıntı geçirirken ülkeler için en kıymetli kazançlardan biri elindekileri savunabilmesidir. Kaybetmeyen bile kazanmış sayılabilir. Çünkü sarsıntılar esnasında birçok kaybeden olabileceği gibi bunları en az hasarla atlatabilenler karlı çıkar.
Bu her hususta böyledir. Mesela küresel ekonomi daralmaya giderken tüm ülkelerin ekonomisine birden zarar verir. Görüyorsunuz Kovid- 19 sonrası birçok ülkenin büyüme rakamları ciddi anlamda düşecek. Dahası küresel piyasaların da eski serbest piyasa koşullarına hızla dönmesi beklenmiyor. Korumacılık yükselirken eski büyüme rakamlarını tutturmak mümkün olmayabilir.
Ekonomik kayıp ya da kazancın telafisi zaman içinde gerçekleşebilir. Ancak iş siyasete gelince hele de uluslararası siyasete kazanç ya da kayıp daha hayati bir anlam ifade ediyor. Dünya ekonomisinin büyümesi ve daralması herkesi belli bir nispette etkilerken siyasi kazanç ve kayıplar genelde tek taraflı işler. Bir tarafın kazancı başka bir tarafın kaybıdır. Ve telafi kolay değildir. Savaş veya askeri operasyon herkese zarar verir ancak savaşın kazananı kaybedene oranla stratejik bir kazanç elde etmiştir. Mesela Türkiye, şayet Suriye'nin kuzeyindeki askeri operasyonları yapamamış ve güney sınırını koruma altına almamış olsaydı bugün bu bölgede PKK devleti kurulabilirdi. Bugün olmasa da zaman içinde olurdu. Böylesi bir kaybın da telafisi olmazdı. Bu nedenledir ki, Türkiye her türlü baskıya rağmen bu konuda ısrarcı oldu. Diplomatik kuşatmalara kafa tuttu. Ekonomik olarak maliyeti yüklendi. Ve sınırındaki terör devleti ihtimalini ortadan kaldırdı.
Aynı şekilde Libya'da kaybetmek demek başkalarının kazanması demektir. Mesela Yunanistan'ın Doğu Akdeniz'de keyfince hareket etmesi ve Türkiye'yi sahil boyunca hapsetmesi demektir. Şimdi Türkiye'nin kazancı Yunanistan, Fransa, Rusya, ve Mısır gibilerinin kaybına dönüştü.
Şöyle coğrafyamıza kabaca bir bakın. Güneyimizdeki ülkelerin neredeyse tamamı siyasi düzen olarak çöküntü yaşıyor. Türkiye, şükürler olsun, bunca badireye rağmen ayakta kalmayı becermek şöyle dursun daha da güçleniyor. Birer tuzak haline getirilen Suriye ve Libya coğrafyaları direnmeyi bilen Türkiye'nin nasıl stratejik kazançlar elde ettiğinin göstergesi oldu.
Bunlar sadece birer dış politika güzellemesi olarak görülmemeli. Aksine hepimizin iyice zihnine kazıması gereken birer gerçeklik. Siyasi tartışmalara ve polemiklere araç edilemeyecek kadar kıymetli. Bu nedenle Türkiye'nin yaptığı askeri operasyonların anlamını çok daha bilinçli bir şekilde değerlendirmeye ihtiyaç var. Bence Türkiye gelecek yüzyılını inşa ediyor. Bunun temellerini, araçlarını ve muhtemel sonuçlarını kavramak ve arkasında toplanmak gerek. Türkiye'nin bir yüzyıl daha kaybetmeye tahammülü yok.
[Sabah, 29 Haziran 2020].