SETA > Yorum |
AK Parti'nin Önündeki Çelişkiler

AK Parti'nin Önündeki Çelişkiler

HDP, artık dindar Kürtlerin de oy verebileceği bir parti noktasına gelmiştir. Dindar Kürtleri de içine alan bu yükselen Kürt milliyetçiliği hem Türkiye'nin hem de AK Parti'nin en önemli sorunudur.

7 Haziran seçimlerinde halkımız, Türkiye'nin son on üç yıllık dönüşümünü yöneten AK Parti'ye tek başına iktidar fırsatını vermedi.

Bu seçim sonucu, AK Parti için ya koalisyon ya da muhalefette kalmak gibi seçenekleri gündeme getirdi. Her ikisi de daha önce yaşamadığı bir deneyim. 2002 öncesi parlamentoda kısa süreli muhalefet dönemi hariç... Bugün AK Parti'nin önünde çok sayıda çelişkiye üreteceği cevapların meydan okuması var. Üç tanesine değineyim:

İlk olarak, AK Parti'nin Kemalist siyasal sisteme laiklikten dış politikaya kadar birçok alanda paradigmatik bir değişim getirmeye çalıştı. Bu arayış Gezi'den 17 Aralık'a ve Kobani'ye kadar birçok dirençle karşılaşmıştı. Şimdi ise bu arayışı yeni koalisyon denklemlerinde koruma/ devam ettirme ile muhalefetin "normalleşme" adı altında geri çevirmeye çalışmasını dengelemek zorunda.

Muhtemel AK Parti-CHP koalisyonu bu çelişki ile yüzleşmek zorunda kalacaktır. Yeni Türkiye'nin ne olacağı artık daha karmaşık bir süreç üzerinden belirlenecek. Eski Türkiye ile Yeni Türkiye'nin, hangi koalisyonun iş başında olacağına bağlı olarak, rengi daha gri olacak.

İkinci çelişki Cumhurbaşkanı Erdoğan ile AK Parti Genel Başkanı Davutoğlu arasındaki uyumun mahiyetine ilişkindir. Muhalefet partileri AK Parti ile koalisyona girme şartları arasına cumhurbaşkanı Erdoğan'ın etkinliğini sınırlandırmayı koymaktadır. Bu sebeple AK Parti'nin önünde cumhurbaşkanı- koalisyon hükümeti arasındaki ilişkinin yönetilmesi gündemi oluşacaktır.

AK Parti oylarının düşüşünde sorumluluğun kimde olduğu muhasebesinden çıkarılacak sonuçların da bu ikili arasındaki uyumu zedeler bir yere gitmesi teşkilat ve tabanda sıkıntı yaratacaktır. Bu yüzden AK Parti içi muhasebenin mevcut dağınıklığı değil, aksine iç bütünlüğü pekiştiren bir yönde olması beklenir. Bunun da olmazsa olmazı AK Parti'deki siyaset algısının değişmesidir. Bir süredir siyaset etmeyi, AK Parti içindeki elit çekişmelerinden ve daha iyi yer bulma arayışından ibaret sanan anlayışın terk edilmesi gerekir. AK Parti elitinin dar gelirli kesimler başta olmak üzere farklı toplumsal kesimlerle bağlarının zayıfladığını görerek bunu telafiye yönelmesi lazım.

Muhalefetin Erdoğan karşıtlığının farklı bir yansımasının AK Parti içine sirayet etmesi, partinin temsil ettiği dönüştürücü siyaseti sınırlandıracak en önemli olgu olacaktır. Erdoğan'ın AK Parti tabanı ve seçmeni için bir güvence olarak görüldüğünün farkında olunmalıdır. Ayrıca, Erdoğan'ı pasif bir cumhurbaşkanı olarak tahayyül etmek 2019'da seçime girecek bir siyasetçiyi anlamamak olacaktır.

Mevcut parlamenter sistem içinde de Erdoğan'ın klasik cumhurbaşkanlarından daha aktif olacağı tahmin edilebilir. Erdoğan'ın yeni profilinin koalisyonlar dönemine uygun olacağı ancak hem AK Parti hem de muhalefet partileri ile ilişkilerde belirleyiciliğini koruyabileceği Erdoğan-Baykal görüşmesi örneği ile anlaşılabilir.

Seçim sonuçlarının AK Parti'nin önüne koyduğu üçüncü çelişki çözüm süreci ve Kürt sorununa ilişkindir. AK Parti'yi tek başına iktidardan eden temel stratejik olgu HDP'nin yüzde 13'lük başarısıdır. Çözüm sürecinin sağladığı imkânlarla bölgede baskı ortamı oluşturan PKKKCK-HDP çizgisinin yarattığı güvenlik boşluğu Hükümet tarafından giderilememiştir. Sadece Güneydoğu'da değil Erzurum gibi Doğu illerinde bile ve hatta bazı Batı şehirlerinde HDP'nin tehditleri sandıkları bask

İlgili Yazılar
31 Mart'a Doğru CHP
Analiz
31 Mart'a Doğru CHP

Mart 2024

2023'te Türkiye
Kitap
2023'te Türkiye

Aralık 2023

Siyasetin Yeni Dinamikleri
Yorum
Siyasetin Yeni Dinamikleri

Temmuz 2024