İki yıldır devam eden, binlerce kişinin hayatını kaybetmesine ve yüz binlerce kişinin evinden olmasına neden olan Etiyopya-Tigray iç savaşında barışa giden yolda önemli bir adım atıldı. 4 Kasım 2020’de Etiyopya Başbakanı Abiy Ahmed Ali’nin emriyle başlayan iç savaş 2 Kasım 2022’de tarafların ateşkesiyle şimdilik son buldu. 25 Ekim 2022’de başlayan müzakereler sonucunda taraflar anlaşmaya varmıştı. On gün süren yoğun müzakereler sonucunda imzalanan anlaşma her ne kadar kalıcı bir barışı tesis etmemiş olsa da barışa giden yolda atılan önemli bir adım niteliği taşımaktadır. Bu bağlamda anlaşma ile ulaşılmak istenen ana amaçları sekiz maddede sıralamak mümkündür:
- Hızlı ve kalıcı barışı sağlama
- Tigray’da anayasal düzenin yeniden tesisi
- Siyasal farklılıklardan doğan şiddetin önüne geçilmesi
- Çatışmanın kalıcı bir çözümünün sağlanması
- Hesap verebilirliği sağlamak için bir çerçeve oluşturulması
- Uzlaşmayı ve sosyal bağların rehabilite edilmesinin teşviki
- Ekonomik iyileşmeyi ve yeniden yapılandırmayı kolaylaştırma
- Anlaşmanın uygulanmasının izlenmesi ve doğrulanması için çerçeve oluşturulması
[caption id="attachment_93635" align="aligncenter" width="623"] Tablo. Barış Anlaşmasının Taraflarının Sorumlulukları[/caption]
Bunların yanı sıra uluslararası toplum tarafından gerek retorik olarak sunulacak katkılar gerekse bölgeyi istikrarsızlaştırıcı eylemleri önlemeye yönelik atılacak adımlar barışa giden süreçte kolaylaştırıcı etkiye sahip olacaktır. Ateşkes anlaşmasının sorunsuz bir şekilde uygulanması için yerel halkın desteğine de ihtiyaç duyulmaktadır. Zira toplumsal desteğin sağlanmadığı anlaşmaların uygulaması oldukça zordur. Anlaşmada öne çıkan konulardan biri olarak TPLF’nin terör listesinden çıkarılması bu bağlamda değerlendirilebilir.
Ateşkes anlaşmanın imzalanmasından itibaren yirmi dört saat içinde her iki tarafın üst düzey komutanları arasında açık bir iletişim kanalı kurulmuştur. Sürecin devamında sahadaki güvenlik durumunu göz önünde bulundurarak, TPLF savaşçılarının silahsızlandırılması için ateşkesin imzalanmasını takip eden beş gün içinde üst düzey komutanlarla bir toplantı düzenlenmesi planlanmıştır. Toplantı sonrası varılacak mutabakatta öncelikli olarak TPLF savaşçılarının ağır silahlarını teslim ederek cephenin silahsızlandırılmasını kabul etmeleri beklenmektedir. Toplantıdan sonraki on gün içinde TPLF’nin silahsızlanma faaliyetlerinin tamamlanmasının gerekliliğine vurgu yapılmış olsa da bu sürenin komutanların tavsiyesi üzerine uzatılabileceği konusunda fikir birliğine de varılmıştır. Son olarak hafif silahlar da dahil olmak üzere TPLF’nin tam olarak silahsızlandırılmasının, anlaşmanın imzalanmasından itibaren otuz gün içinde tamamlamayı kabul etmesi öngörülmüştür.
Toplam kırk beş günlük bir süre zarfında TPLF’nin silahsızlanması, demobilizasyonu ve yeniden entegrasyonu (disarmament, demobilization and reintegration, DRR) sürecinin tamamlanması gerekmektedir. Özellikle DDR süreci ile Etiyopya ordusunun ülkedeki tek savunma gücü olduğu konusunda taraflar ortak paydada buluşabilmiştir. Anlaşmanın sözlü ya da eylemsel olarak ihlal edilmesi anlaşmanın uygulanma sürecini doğrudan tehlikeye sokacaktır. Böylesi bir durumda ise Etiyopya’da tarafların birbirine olan güvenin ortadan tamamen kalkması ve izleyen süreçte ülkede tekrar iç savaş ortamına gidilmesi riski ortaya çıkacaktır. Bu bağlamda Eylül 2022 öncesinde Etiyopya’da kısa süreli bir ateşkes girişimi söz konusu olmuş; mevzubahis süreçte merkezi Etiyopya’nın başkenti Addis Ababa’da bulunan Afrika Birliğinin himayesindeki barış ve ateşkes süreci bozulmuştu. TPLF’nin daha önce olduğu gibi kriz çıkarma ve krize yönelik uluslararası toplumdan almış olduğu yardımları savaş için kullanma pratiğine sahip olması yeni ateşkes sürecinde riskleri barındıran bir düşünce olarak varlığını korumaktadır. Nitekim BM verilerine göre TPLF on iki BM yakıt tankeri ile 600 ton yakıt almıştır. Dolayısıyla bu yardımlara erişimin ardından beş aydır süren ateşkesin bozulması ve iç savaşın yeniden başlaması bahse konu yardımların savaş için kullanılmasını gösterir niteliktedir. Ancak tarafların 2 Kasım 2022’de başlayan süreç için iyi niyet ile hareket etmeleri beklentiler arasındadır. Ateşkes ve barış sürecinin hangi taraf yüzünden bozulursa bozulsun kaybedeni şüphesiz Etiyopya olacaktır.
TPLF’nin ateşkesi bozması durumunda Tigray’da halkın hem acı çekmesi hem de hak ve özgürlüklerinin kısıtlanmasına yönelik gelişmelerin yaşanması muhtemeldir. Buna rağmen Etiyopya hükümetinin ateşkes sürecine uygun hareket etmesiyle insani yardımların Tigray’a ulaşması sağlanacak ve hükümet üstüne düşen sorumluluğu yerine getirmiş olacaktır. Dolayısıyla böylesi bir senaryoda uluslararası toplum nezdinde Abiy Ahmed ve Etiyopya hükümeti suçlanamayacaktır. Bununla birlikte TPLF de Etiyopya siyasetinde ciddi ölçüde prestij kaybedecektir. Sonraki süreçte ise TPLF’nin daha fazla fedakarlık yapması gerekecektir. Öte yandan Etiyopya hükümetinin ateşkesi bozması halinde; Tigray diasporasının da baskısıyla uluslararası toplumun hükümete daha fazla baskı yapmasının önü açılabilecekken, bu durum Etiyopya’da siyasal sürecin istikrarsızlaşmasına da neden olabilecektir. Nitekim ateşkesin sürdürülebilirliği için her iki taraf ve Afrika Birliği ile birlikte uluslararası topluma büyük sorumluluklar düşmektedir. Ancak günün sonunda Etiyopya Başbakanı Abiy Ahmed’in kararlı duruşu Etiyopya’da istikrarın sağlanmasında önemli bir faktör olarak kendisini göstermektedir. Etiyopya hükümetinin ve ordusunun sahadaki başarısının bir sonucu olan bu ateşkes anlaşması, bölgenin istikrarı için son derece anlamlı, umut verici ve devam ettirilmesi gereken bir süreçtir..