Seçimler tamamlandı.
Türkiye demokrasisi büyük bir badireyi daha atlatmış oldu. Onca manipülasyona, illegal kampanyaya, kışkırtmaya, etik-dışı müdahaleye raÄŸmen siyaset kazandı.
Türk siyasi tarihinin en geniÅŸ katılımlı seçimlerinden biri yaÅŸandı. Demokrasi kültürümüzün olgunluÄŸu bir kez daha tescil edilmiÅŸ oldu.
AK Parti, seçimlerin yine tek galibi olmayı baÅŸardı.
Sandıktan AK Parti'ye ve Başbakan'a iki net mesaj verilmiş oldu.
1. BaÅŸbakan'ın "illegal örgütlenme", "paralel yapı" vb. ifadelerle nitelediÄŸi yeni vesayet odağının ortadan kaldırılması.
2. Çözüm sürecine devam edilmesi.
BaÅŸbakan, yaptığı balkon konuÅŸmasında bu mesajları aldığını açık bir dille ifade etti.
KÄ°M KAYBETTÄ°?
Peki bu seçimi kim kaybetti?
Elbette muhalefet cephesi kaybetti. Sadece muhalefet partileri değil, o partilerin ve AK Parti karşıtlarının bir araya gelerek oluşturdukları muhalefet cephesi kaybetti.
Tabii ki bu cephenin önemli bir bileÅŸeni olan ve hatta ona ruhunu, söylemini, iletiÅŸim kampanyasını bahÅŸeden Gülen Hareketi kaybetti.
Yıllardır AK Parti'ye "bugünlere sayemde geldin, diyetimi isterim" diye kök söktüren Hareket kaybetti.
Gülen medyası, seçim yasağının kalktığı andan itibaren, manipülasyondan asparagasa türlü taktiklerle, karşımızda duran fotoÄŸrafın farklı yorumlanabileceÄŸini iddia etse de, Gülen Hareketi ve Fethullah Gülen kaybetti.
Türkiye demokrasi tarihinde adeta bir CHP klasiÄŸi olan "seçimlerde hile var" kampanyasını Gülen medyası devraldı.
Fakat esas dikkati çeken, bugüne kadar radikal laik ve ulusalcı kesimlerden aÅŸina olduÄŸumuz,toplum karşıtı, üsttenci ve anti-demokratik üslubun Gülen medyasını esir almış olmasıydı.
YÜZDE 55 NE OLACAK?
Muhalefet cephesi, bu hafta düÅŸünüp taşınacak. Sonra, "yüzde 55 kazanmıştır" sloganıyla geri gelecek.
"Bu sandık demokrasisidir, biz gerçek demokrasi istiyoruz" diyecekler.
Halbuki sandık, demokrasinin en önemli cüzüdür, 1946'dan bu yana toplumun dilidir.
"Sandık demokrasisi" eleştirisi yapanlar, "sandıksız demokrasisi" hayali kuranlardır.
Ä°STÄ°KRAR VE RESTORASYON
Bakınız, bu seçimlerde halk, sadece iki kutuptan birini tercih etmiÅŸ olmadı.
SETA Ä°stanbul'dan iki deÄŸerli araÅŸtırmacının, Nebi MiÅŸ ve Abdullah Eren'in kaleme aldıkları "Siyasal Partilerin Yerel Seçim Vizyonu: Ä°stanbul Seçimleri" baÅŸlıklı analizde vurguladıkları gibi, 2002 sonrası seçimlerinin ortak özelliÄŸi halkın "istikrarı" öncelemesi ve "restoras¬yona" sahip çıkmasıdır.
Halk bu seçimde "istikrar"a ve "restorasyon"a sahip çıktı.
Buradan herkesin alacağı dersler olmalı.
ÖNÜMÜZDEKÄ° DÖNEM
Önümüzdeki dönem, muhalefetin söylem üretirken hükümetin eylem ortaya koyması gereken bir dönem olacak.
Türkiye'nin önündeki yapısal sorunların aşılması noktasında atması gereken önemli adımlar olacak.
Çözüm süreci, din-devlet iliÅŸkileri, demokratikleÅŸme ve yeni kent politikaları temel baÅŸlıklar olarak öne çıkacak.
Hükümete düÅŸen bu normalleÅŸme ve büyüme sürecini baltalamaya çalışan yapılarla mücadele ederken, odağını kaybetmeden projelerini hayata geçirebilmek.
Halk, bu beklentiyle hükümete bir kez daha ruhsat vermiÅŸ oldu.
[AkÅŸam, 31 Mart 2014]