Siyaset, Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfı (SETA) Genel Koordinatörü Burhanettin Duran, AA muhabirine yaptığı açıklamada, idam kararının, halkın iradesiyle ve yüzde 52 oy ile seçilmiş olan Cumhurbaşkanına yapılmış darbenin devamında kurulan Sisi rejiminin siyasetinin gereği olduğunu belirtti. Duran, ''Dolayısıyla burada bir bağımsız yargının olduğunu varsaymak, doğru olmayacaktır. Burada hukuki bir süreç işlememektedir, siyasi bir süreç işlemektedir'' değerlendirmesinde bulundu.
Bu siyasi sürecin üç ayrı boyutta değerlendirilmesi gerektiğine işaret eden Duran, şöyle devam etti:
''İlk boyutta, Mısır'da Müslüman Kardeşler ve devrim yanlısı diğer grupların tasfiye edilme sürecinin devam ettiğini görüyoruz. Bu çerçevede, bölgesel olarak Müslüman Kardeşler ile ilgili bir baskılanma sürecinin yürütüldüğü görülüyor. Çünkü, idam kararı verilenler arasında hem İhvan lideri hem Filistin'de Hamas ile ilgili kişiler var hem de Müslüman Alimler Birliği Başkanı Yusuf el-Karadavi'nin ismi var. Dolayısıyla bu toplu bir şekilde bölgesel olarak İhvan'ı bastırma yönünde bir siyasete doğru gitti. İkinci boyutunda, bu haksızlığa batı toplumunun sessiz kalmasıdır. Darbeye de sessiz kalmışlardı. Ülkelerin bir takım menfaatlerle, çıkarlarla bu tür demokrasi gibi üst değerleri feda etmiş olması çok sıkıntılı bir süreçtir. Çoğu zaman konuşulur, 'Ortadoğu'da niçin batı karşıtlığı bu kadar hızlı yükseliyor' diye. Çünkü batının ortaya koymuş olduğu çift taraflı bir söylem var. Batının 'Ortadoğu'da demokrasi gereksiz bir şeydir, lazım değildir' şeklindeki davranışı, bu bölgedeki halkları oldukça rahatsız ediyor.''
Duran, Ortadoğu'daki batı karşıtlığının yeni bir şey olmadığını anımsatarak, ''1992'de Cezayir'de İslami Selamet Cephesi de iktidara geldiğinde, yine bir askeri darbe olmuştu. Batılı ülkeler, yine sessiz kalmış ve aksine askeri darbeyi desteklemişlerdi. Aynı şey Sisi ile ilgili de oldu. Dolayısıyla, batı kamuoyunun sessiz kalması, çok sorunlu bir şeydir. 'Körfez ülkeleri de buna sessiz kaldılar. Hatta Sisi darbesini desteklediler' denilebilir. Çünkü bu ülkeler, otoriter ülkelerdir. Halkların tercihlerine dikkat etmeyen ülkelerdir. Halbuki batı ülkeleri, demokrasi umutlarını söylüyorlar ama buna rağmen demokrasiye destek olmuyorlar. Hatta bu tür otoriter rejimleri destekliyorlar'' diye konuştu.
"Önümüzdeki dönemde, bu iş baskıyla yürüyecek"
Konunun üçüncü boyutunun ise bölgedeki hakimiyetin silahlı gruplara terk edilme çabaları olduğunu belirten Duran, sözlerini şöyle sürdürdü:
''Bu bölgede demokrasi, halkların sandıkla tercihi mümkün olmayacak. Önümüzdeki dönemde bu iş baskıyla yürüyecek. İdam kararları, bunu gösteriyor. Batıdan da destek alarak bunu kolaylıkla sağlayabiliyorlar. Bu, aşırlıkları besleyecek. Bölgedeki aşırılıklara prim veren bir şeydir. Ve demokratik hareketlerin, sandığın gündemini alaşağı eden, onu aşağı çeken bir konumdadır.''
"Türkiye, otoriter rejimlere 'kral çıplak' diyen konumdadır"
Hem Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın hem de Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun net bir şekilde Mursi'nin idam kararına yönelik eleştirilerini çok değerli bulduğunu ifade eden Duran, ''Çünkü, halkların bu demokratik kaygılarını, isteklerini gündeme getiren başka bir lider yok. Türkiye burada, aslına bakarsanız bölgedeki otoriter rejimlere 'kral çıplak' diyen konumdadır. Ve bunu devam ettirmesi gerekir. Aksi takdirde, bölgenin vicdanın seslendirmek, bir takım aşırı hareket