Güne telefonuma gelen mesajın sesiyle baÅŸladım. Sabah namazından sonra ellerini açıp “seçimlerin Türkiye’ye, halkına ve liderlerine baÅŸarı ve zafer getirmesi” için dua ettiÄŸini söylüyordu Suriyeli bir arkadaşım. Daha sonra Mısır’da darbecilerin hapishanesinde sadece ve sadece gazeteci olduÄŸu için müebbetle yargılanan arkadaşımla konuÅŸtum. Diyordu ki: “Tutsak halimde yapabileceÄŸim tek ÅŸeyi yapıyor ve seçimler de Türkiye’nin selameti için dua ediyorum.” Gün içerisinde bir telefon da Gazze’de son Ä°srail saldırısında evi yerle bir olan bir diÄŸer arkadaşımdan geldi. Diyordu ki “Kalbim Türkiye’de. Türkiye’nin desteÄŸi ÅŸu abluka altındaki ÅŸehirde en büyük motivasyonlarımızdan.” AkÅŸama doÄŸru özel bir telefon da El-Åžebab’ın intihar saldırısında MogadiÅŸu’da ağır yaralanan bir baÅŸka arkadaşımdan geldi. Afrika Burnu’ndan selamlar, dualar gönderiyordu.
Seçim süreci boyunca yurtdışından Türkiye’deki seçimlere iliÅŸkin yapılan haber, yorum ve yönlendirmeleri konuÅŸup durduk. Zira yabancı basın organları üstlerine vazifeymiÅŸ gibi Türkiye insanına muhalefet partilerine, özellikle de HDP’ye, oy verme çaÄŸrısında bulunup durdular. Yurtdışında bir yerlerde Türkiye’deki seçimlere iliÅŸkin operasyonun hayata geçirildiÄŸi ayan beyandı. Fakat yurtdışındaki Türkiye’ye dair tek gündem, AK Parti’yi alaÅŸağı etme gündemi deÄŸildi.
Belki de yukarıdaki telefon trafiÄŸinin kapsadığı coÄŸrafyalardaki Türkiye aktivizmi AK Parti’nin neden alaÅŸağı edilmeye çalışıldığının en önemli göstergelerinden birisiydi. Yabancı merciler Türkiye’deki iç tartışmalara deÄŸil kendilerine dokunan Türkiye’nin yurtdışı aktivizmine karşı bilenmekteydi. 2006’daki Halid MeÅŸal ziyaretinden beri Ä°srail, Batı’daki ve Türkiye içindeki aparatları hükümete türlü yollarla saldırıp durdular. Somali’de attığımız her adım El-Åžebab’ı yönlendiren Batılı güçlerin bombaları olarak döndü bize. Sisi darbesine her çıkışımız, Mursi’nin başına gelenler üzerinden CumhurbaÅŸkanı veya BaÅŸbakanımızın akıbeti için yapılan planlara dönüÅŸtü. Suriye halkı için attığımız her adım, Ä°ran’dan paralel yapıya kadar geniÅŸ yelpazenin kumpas ve iftiraları olarak bize geri döndü.
Bu seçim bile sadece Türkiye’nin deÄŸil, içinden geçtiÄŸimiz süreçte küresel ölçekteki birçok kesimin kutuplaÅŸtığının en bariz göstergesiydi. Bir taraftan Türk dış politika aktivizminin ulaÅŸtığı halklar nezdinde hükümete verilen destek; diÄŸer taraftan Türkiye’deki muhalif kesime paralel yurtdışından bazı çevrelerin aktif çalışmaları. Önümüzdeki dönem bu kutuplaÅŸmadan hangisinin daha stratejik adımlar atabildiÄŸi sorusunun cevabına göre ÅŸekillenecek.
[AkÅŸam 8 Haziran 2015]