SETA > Strateji Araştırmaları |
Türk-Amerikan İlişkileri Korku Tünelinden Çıkabilecek mi

Türk-Amerikan İlişkileri Korku Tünelinden Çıkabilecek mi?

ABD ile ilişkilerde yaşanan sorunlar ve çok sayıdaki temel anlaşmazlık konusu artık hem Türk kamuoyunu hem de karar alıcıları yormuş durumda. ABD'nin PYD ve FETÖ'ye vermekte olduğu destek; Türkiye'nin S-400 hava savunma sistemi almasına karşıtlığı ve bu doğrultuda gündeme gelen yaptırımlar; Halkbank Davasını Türkiye aleyhinde sopa olarak kullanılmaya devam edilmesi; Ermeni iddialarının kongre gündeminde kullanılması, Türkiye'nin proje ortağı olduğu F-35 uçaklarının çeşitli bahanelerle teslim edilmemesi; ABD'nin Doğu Akdeniz denkleminde Türkiye'nin karşısından yer alması gibi birçok zorlu dosya iki ülke ilişkilerini son derece olumsuz etkilemekte.

ABD ile ilişkilerde yaşanan sorunlar ve çok sayıdaki temel anlaşmazlık konusu artık hem Türk kamuoyunu hem de karar alıcıları yormuş durumda. ABD'nin PYD ve FETÖ'ye vermekte olduğu destek; Türkiye'nin S-400 hava savunma sistemi almasına karşıtlığı ve bu doğrultuda gündeme gelen yaptırımlar; Halkbank Davasını Türkiye aleyhinde sopa olarak kullanılmaya devam edilmesi; Ermeni iddialarının kongre gündeminde kullanılması, Türkiye'nin proje ortağı olduğu F-35 uçaklarının çeşitli bahanelerle teslim edilmemesi; ABD'nin Doğu Akdeniz denkleminde Türkiye'nin karşısından yer alması gibi birçok zorlu dosya iki ülke ilişkilerini son derece olumsuz etkilemekte. Bunun yanı sıra ABD basınında, düşünce kuruluşlarında, akademisinde ve çeşitli sivil toplum kuruluşlarında oluşan Türkiye karşıtı görüşler ise artık kemikleşmiş durumda. Bu durum kendi kendini yeniden üreten ve teyit eden ve rasyonel temel ve somut dayanaklardan yoksun Türkiye karşıtı bir nefret söylemine evrilmiştir. Bu oluşumda FETÖ ve PKK lobisinin çalışmalarının yanı sıra Washington'da Türkiye karşıtlığını destekleyen lobilerin de etkisi bulunmaktadır. Mevcut durum Türk-Amerikan ilişkilerini zehirlemekte ve iki ülkenin uzun vadeli stratejik çıkarlarına da zarar verir duruma gelmiştir.

ABD'de Türkiye ile ilişkilerinin çerçevesini çizen birçok aktör bulunmakla birlikte savunma ve güvenlik konuları ve bu konularla muhatap olan aktörler geleneksel olarak Türk-Amerikan ilişkilerinde öncelikli rol oynamaktadırlar. Beyaz Saray'ın yanı sıra Savunma Bakanlığı (Pentagon), Dışişleri Bakanlığı, Kongrenin alt kanadı Temsilciler Meclisi, Senato, sivil toplum örgütleri ve ticari şirketler üzerinden yürütülen karmaşık bir ilişki devam etmekteydi. Bu ilişkide başat aktör şüphesiz Başkan ve Pentagon'du ve de Türkiye ile ilgili dosyaların belirlenmesinde diğer aktörlerin kanaatleri ve atacakları adımların yönünü büyük ölçüde bu iki aktör belirlemekteydi. Son dönemde bu aktörler arasındaki iktidar mücadelesi de Türkiye-ABD ilişkilerine olumsuz yansımaktadır. Türkiye karşıtı lobilerin Kongre, lobiler, medya ve sivil toplum üzerindeki etkisi ise ağırlıklı olarak Başkan, Pentagon ve daha önceki dönemlerde kısmen İsrail lobisi tarafından dengelenmekteydi. Bugün için PKK, FETÖ ve İsrail lobilerinin ve bu lobileri Türkiye karşıtı tavırları ile destekleyen Suud ve Birleşik Arap Emirlikleri lobilerinin de etkisiyle Türkiye'nin ABD'deki temsili ve destekçileri oldukça zayıf hale gelmiş durumdadır.
Türkiye çok kapsamlı bir iletişim stratejisi ile ve ciddi bir yatırım ile ABD'deki yerleşik diğer aktörlerle de kapsayıcı bir diyalog çerçevesi oluşturmak durumundadır. Aksi halde önümüzdeki dönem ABD Başkanı ile yaşayabileceği siyasi gerilimlere karşı son derece korunaksız kalabilir. Öte yandan Türkiye'nin siyasi pozisyonunu destekleyen diğer ülkelerin lobileri ile temasa geçmek de Türkiye açısından verim sonuçlar ortaya koyabilir. Bu nedenle Türkiye'nin bölgedeki diğer ülkelerle yapıcı ilişkiler geliştirme çabası da Washington ile ilişkilerin normalleşmesine katkı sağlayabilir.

[Sabah, 23 Kasım 2019]

.
Etiketler »