Başkanı Trump, Suriye'deki askeri varlığını çekeceğini açıklaması bütün dengeleri değiştirdi. Dünyayı şaşkına çeviren bu açıklama Cumhurbaşkanı Erdoğan ile Trump'ın telefon görüşmesinden sonra alınması dikkatlerin Türkiye'ye çevrilmesine neden oldu. Bundan sonra ne olacak? Türkiye nasıl hareket edecek? SETA Güvenlik Araştırma Direktörü Murat Yeşiltaş ile konuştuk.
Amerika'nın Suriye'den çekilme kararı sürpriz miydi? Aslında Trump'ın son altı aylık Suriye ile ilgili Amerika'nın yurtdışındaki askeri unsurları konusunda açıklamaları dikkate alınırsa çok fazla sürpriz değil. Trump'ın başından beri Amerika'nın yurtdışındaki askeri maliyetlerini azaltmak için ekonomik bir mantalite üzerinden analiz ettiğini gördük. Amerika Birleşik Devletleri'nin; Afganistan'da, Irak'ta ve Suriye'de olan askerlerini geri çekeceğine yönelik açıklamalar yapıyordu.
İçeride yaşanan gerilimin nedeni nedir? Trump, Obama döneminden isimlerle çalışmaya devam etti. Savunma Bakanı Mattis hariç bütün komuta kademesi genellikle Obama dönemindendi. İçeride yaşanan tartışma bundandı.
DEVLET Mİ, ÖRGÜT MÜ?
Türkiye Fırat'ın doğusuna operasyon yapacağını açıklaması Trump'ın kararında etkili oldu mu? Kuşkusuz burada 12 Aralık'ta Cumhurbaşkanı bu mesajı verdi. Bu açıklamadan iki gün sonra Türkiye, Kuzey Irak'ta son 20-30 yılın en önemli harekatını gerçekleştirdi. Çok ciddi sonuçlar elde edildi. Orada vurulan teröristler, terörist kampının, teröristlerin bulunduğu kamp sadece terör unsurlarını hedef almadı. Aynı zamanda mühimmat depolarını da hedef aldı. Bu depoların içinde Amerika'nın YPG'ye Suriye'de verdiği silahlar vardı. Dolayısı ile bu harekatın kapsamı da önemliydi. 26 tane uçakla düşünüldüğünde Amerika'ya çok ciddi bir mesaj verdi. İkinci kırılma14 Aralık'ta Cumhurbaşkanı Erdoğan ile Trump arasındaki telefon görüşmesiydi. Cumhurbaşkanı Erdoğan çok ciddi olduğumuzu ve Fırat'ın doğusuna müdahale edebileceğimizi söyledi. Bu açıklamaya Trump'ın ilk cümlesi "O halde biz çekilelim" oldu. Trump bunu kendi ekibi ile müzakere ederek ya da zihninde bu meseleyi sorgulayarak o sonuca gelmiş değil. Trump basit bir soru sordu ve çok basit bir cevap vermek durumundaydı; "Türkiye mi, YPG mi?" Yani "Bir devlet mi devlet dışı aktör mü?", bu soruyu sordu. "Türkiye" olarak cevabını verdi.
ABD'nin Suriye'den çekilmesi ne anlama geliyor? Bu 7 yıllık bir Suriye iç savaşının - gerçekten önemli bir dönüm noktasıdır. Başından beri bu Suriye meselesinde kendine bir alan açmaya, bir pozisyon bulmaya çalışan Türkiye gibi bir aktörün sonunda geldiği yer itibari ile dönüm noktası. Bundan sonra Türkiye, Suriye meselesinin şekillenmesinde son iki yılda gördüğümüz aktivizmden fazla bir aktivizmde olacak. Türkiye, Suriye'de bir üçgenin tek bir köşesini tutan aktör olmuştur. Üçgenin bir tarafını Rusya, öbür tarafını Amerika Birleşik Devletleri tutuyordu. Şimdi Amerika Birleşik Devletleri'nin çıkması ile üçgenin öbür köşesini kim tutacak sorusu önemli. Eğer Türkiye, Amerika'nın çekilmesi ile Fırat'ın doğusunu kapsayacak askeri siyasi etkinlik gösterebilirse ki böyle bir iradeyi koymuş durumda, Türkiye o zaman gerçek manada Suriye meselesinde üçgenin iki tarafını da tutan bir aktöre dönüşecek. Yani karşısında Rusya kalacak. Ben İran'ı veya Avrupa'yı bu anlamda çok fazla aktör olarak değerlendirmiyorum…
FRANSA TÜRKİYE KARŞISINDA DURAMAZ
Fransa önemli mi? Fransa'nın çıkışı bir mesaj gibi durmakla. Fransa'nın iç siyasi karmaşası düşünüldüğünde Fransızların Suriye'ye hiç daha fazla asker gönderme, daha fazla para harcama konusunda istekli olacağını düşünmüyorum. Evet, Fransa bir aklı temsil ediyor. Ancak o aklı sahaya yansıtabilme konusunda çok başarılı olacak bir aktör değil. Türkiye ABD'yi bu konuda ikna etmişken Fransa'nın bu saatten sonra Türkiye'nin karşısında durabilmesi adeta imkansızdır. Dolayısıyla Amerika'nın çekilmesi meselesi bundan sonra yeni bir sayfa açacak. Burada şuna bakmak lazım: Çekilme mi – öyle mi tarif etmeliyiz- yoksa Türkiye Amerika ve YPG arasındaki işbirliğini - taktiksel ya da stratejik- bunu mu bitirdi?
ABD-YPG İTTİFAKINI TÜRKİYE BİTİRDİ
Sizce hangisi? Bence ikincisi. Amerika'nın çekilmesi önemli ancak Türkiye'nin en önemli hedeflerinden bir tanesi parçası olduğu NATO müttefiki, ikili ilişkiler bakımından stratejik müttefiki olan bir aktörü bir kararı konusunda geri adım attırdı. YPG ve Amerika arasındaki işbirliği artık Türkiye'nin zorlaması ile bitmiştir.
YPG'NİN SONU
Bundan sonra YPG ne olacak? Bundan sonra YPG diye bir örgütten bahsetmek çok mümkün olmayabilir. PKK diye bir örgütten bahsedebiliriz ama YPG'nin Suriye sahasında yayılmış, bir alanda güç temerküz etmiş, bir uluslararası ilişkiler ağı olan bir aktör olarak karşımızda değildir artık. PKK, Kuzey Irak merkezli varlığını devam ettirecek ama Türkiye'nin son hamlesi ona büyük bir tokattır. Bu tokat YPG'yi önemli ölçüde sersemleştirmiştir. Bundan sonra Suriye ekseninde toparlanması zordur. Siz bir coğrafyada sadece 13 bin kilometre öteden gelen bir aktörle işbirliği yaparsanız, burada mümkün değil hayatta kalamazsınız.
Trump bu kararını bürokratik düzeyde, taktiksel operatif düzeyde tüm Amerikan unsurlarına kabul ettirebilirse ki bu konuda ısrarcı olduğunu görüyoruz, başka bir stratejik resmin oluşmakta olduğu anlamına gelir.
Nasıl bir resim? Bundan sonra Türkiye, Suriye meselesinde asıl aktörlerden bir tanesi olacaktır. İkincisi yeni bölgesel dizayn çalışmalarında Türkiye ve Amerika Birleşik Devletleri'nin yakın çalışma ihtimalinin yüksek olduğunu göstermektedir.
[caption id="attachment_62025" align="aligncenter" width="720"] Murat Yeşiltaş[/caption]
Cumhurbaşkanı'nın: "Hem DEAŞ hem PKK ile mücadele edeceğiz" dedi. Bundan ne anlamalıyız? ABD'de DEAŞ hassasiyeti çok yüksek. Bu önümüzdeki gün ve haftalarda Trump'ın kararlılığını test edecek en önemli husus DEAŞ'ın tekrar terör saldırılarını, Avrupa cephesine hatta Amerika cephesine taşımasıdır. Böylesi bir durum Trump'ın kararlarını sarsabilir, değiştirebilir, çekilme kararını bile etkileyebilir. Burada Cumhurbaşkanı Erdoğan Trump'a "O zaman biz çekilelim" dedikten sonra DEAŞ zaten çok az var, "Biz hallederiz onu" demesi önemli bir hissiyat uyandırdı.
Trump olaya nasıl bakıyor? Trump şöyle bakıyor, liderler olarak baktığında karşısında dikkate alabileceği birkaç tane lider var. Onlardan biri Cumhurbaşkanı Erdoğan. Ortadoğu'ya baktığında birinci sıraya Erdoğan'ı koyuyordur. Dolayısı ile bunu Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın "Kalan DEAŞ kalıntılarını temizleriz" sözü, Trump için "Bu adam bunu yapar" ikincisi "Ne güzel benim için maliyet oluşturmayacak " anlamını taşıyor. Dolayısıyla bundan sonra hem DEAŞ unsurlarına yönelik bir askeri strateji belirlemesi gerekiyor hem de YPG'yi aynı zamanda şu anda açıkta yakaladı Türkiye ona nasıl bir yumruk atacak, şu an Türkiye onu planlanıyor.
Bu operasyon olacak anlamına mı geliyor? Tabi, operasyon olmazsa Amerika'nın çekilmesinin kıymeti harbiyesi olmaz. Türkiye Amerika'nın çekildiği alanları doldurmazsa hiçbir anlam ifade etmez. Türkiye için asıl tehlike YPG'dir, DEAŞ tehdit olsa da Türkiye'nin YPG tehdidinden sonra gelir. Dolayısıyla şu anda Türkiye hem YPG'yi sınırlayacak hatta elemine edecek, tamamıyla topraksızlaştıracaktır… Bu Türkiye'nin asıl hedefi ve aynı zamanda DEAŞ'ın tekrar ortaya çıkma ihtimalini yok etmek üzere bir askeri strateji geliştirmesi demektir. Bu Amerikalılarla çok yüksek koordinasyonu bundan kaçış yok. İkincisi, Rusya'yı bu süreçte olayın dışında bırakıyor izlenimi vermeden Rusya ile yakın çalışmayı gerektirir.
Bu denklemde Rusya'nın PYD konusundaki tavrı bilinirken Türkiye'ye yönelik bir tavır oluşturabilir mi? Rusya'nın PYD konusunda pragmatik bir tavrı olduğu kanaatindeyim. Rusya'yı bazı konularda gözümüzde çok abartıyoruz. Evet, Türkiye-Rusya ilişkileri çok önemli, Rusya çok önemli bir aktör, Suriye sahasında önemli ama Fırat'ın doğusunda YPG ile anlaşmaya gidip Fırat'ın batısını kaybetme hesabı niye yapsın Putin? Putin de Türkiye'ye baktığında Trump gibi düşünüyor, Trump da Putin gibi düşünüyor. Evet, PYD ve YPG'nin Rusya'ya yönelik angajmanı var, bir patron gitti hemen başka ilişki geliştirelim ama Rusya buna teşne değil. Rusya önemli ama Türkiye'yi şu saatte kaybetme riskini almaz YPG için.
Kuzey Irak'taki peşmerge, Kuzey Suriye'ye yöneltilebilir ve YPG ortadan kaldırılabilir, olabilir mi? Bu senaryolardan bir tanesi ama zayıf bir senaryo. Şimdi bir Kürt başka bir bölgeden bir Kürdü alıp bu bölgeye getirmenin manası yok. Sembolik düzeyde olabilir. Bunu şu anda Irak'ın kuzeyindeki durum çok mu güvenli de peşmerge buna razı olacak, ben çok zannetmiyorum.
Amerika, binlerce tır dolusu silah verdi terör örgütüne, bu silahlar ne olacak? Bu önemli bir soru işareti. Amerika Birleşik Devletleri'nin silahları toplayacağım, önemli kısmı çatışmalarda yok olup kullanılamaz hale gelecek argümanı var. Birinci toplama argümanı çok ciddi gelmiyor. Tarihte bu toplama çabaları başarısızlıkla sonuçlandı. Bu silahlar karaborsaya düşer, silah tüccarlarının eline düşer. İkincisi YPG'nin bu silahları farklı bölgelere taşıma ihtimali söz konusu olabilir. Bunlardan biri Sincar ve oradan Kuzey Irak'taki PKK varlığına geçirilmesi olacaktır.
Kürt koridoru oluşturma planı çöktü diyebilir miyiz? Bu proje başarısız oldu. Çünkü bölge ülkeleri açısından ortak tehdit olduğu zaman ortak hareket etme ihtimali yüksek. İkincisi Kuzey Suriye'deki projeydi. O da Türkiye'nin askeri müdahalesi ile ortadan kalkmış oldu. İsrail'in güvenliği ile bölgedeki ülkelerin daha zayıflaması ve kendilerine müzahir bir entitenin, bir devletçiğin ortaya çıkması konuşuluyordu… Bu projenin gerçekleşme ihtimali şu anda ortadan kalkmış görünüyor, tabi on on beş yıl sonra nasıl yeniden gündeme gelir bilemeyiz. Bu proje sona ermiştir.
O zaman Batı, bu bölgede yeni bir Sykes Pickot Anlaşması Türkiye'nin onayı olmadan olmaz anlamına gelir mi? Türkiye Sykos Pickot'un asıl hedefiydi ama o hiçbir zaman gerçekleştirilemedi. Sykes Pickot Anlaşması'nın tekrar devreye girdiğini hatta bunu Sykes Pickot version 2 olarak tabir ettiler. Bunun hedefleri arasında da elbette yine Türkiye vardı. 2003'ten sonra Pentagon'da ortaya çıkartılan haritalar, 2014'te Robin Wright'ın yazdığı yazı, "Ortadoğu'daki 5 ülke, nasıl 14 ülke haline gelecek" gibi, yeni haritalar üretilmeye başlandı. Kürt Devleti'nin ya da Kürt Devletler Konfederasyonlarının oluşturulmasıydı plan. Dolayısıyla Türkiye'yi hedef alan bir projede, Türkiye doğrudan doğruya karşısına çıkıyor bu projenin. Türkiyesiz tabi böyle bir dizayn Ortadoğu'da mümkün değildir.
Şimdi İsrail'den bir hamle bekleyebilir miyiz? Netanyahu, Türkiye argümanını önümüzdeki birkaç ayda kullanacak. Sadece kullanmakla kalmayacak, Filistin, Hizbullah ve İran konusunda ciddi çılgın adımlar bekleyebiliriz. Hizbullah'a yönelik ciddi operasyonlar gerçekleştirebilir İsrail. İç siyasette bunu kullanabilir. İsrail siyasetinde makul olanın marjinalize olduğu bir ortamda Netanyahu Türkiye'yi doğrudan hedef alan açıklamalarda bulunacaktır. Zayıf bir Suriye, zayıf bir İran, zayıf bir Türkiye. Zaten körfez ülkeleri İsrail peşine takılmış. Türkiye'nin bir Ribaund'a hazırlanması lazım. Basket atıp atmasanız da o ribaunda yükseleceksiniz.
Fırat'ın doğusuna yönelik operasyonu yapılıp terörle ilgili sorunlar ortadan kalkınca, bölgede yaşayan Kürt vatandaşları ile Türkiye nasıl bir ilişki kurmalı? Türkiye bölgenin en önemli, en büyük gücü. Tarihsel olarak bütün bu farklılıkları içinde barındırmış bir ülke. Türkiye'nin Kürtleri ve Arapları DEAŞ'a karşı nasıl koruduysa, Kürtleri de PKK'ya karşı koruyacağız ifadesi önemli. Suriye ve Irak'taki Kürtlerin şu kararı vermesi lazım: Biz bir terör örgütü dominasyonu altında mı yaşayacağız ki artık o terör örgütünün nasıl bir ideolojiye sahip olduğu çok açık yoksa Türkiye gibi güçlü bir aktörün altında refah ve barış içinde mi yaşayacağız. Bence bölgedeki Kürtlerin yüzü Türkiye'ye dönük. Barzani yönetimindeki Kürtler açısından da bu geçerli. Bölgedeki Kürtlerin geleceği hala Türkiye'de. Türkiye'nin bunu farkında olması lazım. Bu potansiyeli keşfetmesi lazım. Bölgedeki Kürtlerin kendine baktığının farkında olarak da onları kucaklayacak.
KIBRIS EN STRATEJİK NOKTA
Amerika'nın Suriye'den çekilme planına alternatif olarak Kıbrıs ile ilgili planı olabilir mi? Tabi son dönemde Doğu Akdeniz'deki askeri hareketlilik göz önüne alındığında Kıbrıs ve doğalgaz gündemde. İsrail, Yunanistan, Rusya ve Mısır, Libya'daki karışıklık da düşünüldüğünde Türkiye burada dörde karşı bir kalmış görünüyor. Kıbrıs Türkiye açısından çok daha önemli hala geldi. 2010 Kıbrıs politikası ile Türkiye'nin bugün Kıbrıs'a yönelik politikası arasında fark var. Kıbrıs, hayat memat meselesi. Kıbrıs bugün bir beka meselesidir. Amerika'nın Kıbrıs için bir istek içinde olması mantıklı değil. Türkiye ile çalışmak için birçok alan varken orada bir etkinlik göstermek istemesi mantıklı değil, zaten o etkinliği gösteriyor Amerika Birleşik Devletleri.
Bundan sonra Suriye'de gerilim, tartışma Kıbrıs ve Akdeniz üzerinde olacağını söyleyebilir miyiz? Önümüzdeki yıllar Türkiye'nin bir numaralı sorunu Suriye sorununun nasıl çözüleceğidir. Türkiye'nin askeri varlığının bölgede ne kadar devam edip etmeyeceği ve Doğu Akdeniz'deki rekabet… Bu konulara Türkiye önemli ölçüde enerjisini harcayacaktır. Bir önemli husus da Karadeniz. Bu çok yakın, yakının da yakını coğrafya. Elbette başka coğrafyalara ilişkin şeyler de söylemek de mümkün ama Doğu Akdeniz 2019- 2020'de Türkiye'nin yakinen ilgilenmek zorunda kalacağı başlıklardan biri olacak.
[Takvim, 31 Aralık 2018, Röportaj: Ali Değirmenci].