SETA > Yorum |
ABD nin Kürt Kartı nın Hedefi

ABD’nin “Kürt Kartı”nın Hedefi

Birinci Dünya Savaşı'ndan sonra İngilizlerin, İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra ise ABD'nin 'Kürt kartını' bölgedeki ülkelere karşı 'kullanma' politikası devam etti. Washington ilk önce, 1958 sonrası SSCB ile yakınlaşan Irak'ın Kürtlerini (Molla Mustafa Barzani) araçsallaştırdı.

Ortadoğu siyasetçilerinin alışık olduğu bu tabir en son 2 Aralık'ta Rus Dışişleri Bakanı Lavrov tarafından kullanıldı. ABD'nin Fırat'ın doğusunda "devlet benzeri yapılar kurmaya" çalışmasını ve bunun için Kürtleri kullanmasını "tehlikeli bir oyun" olarak niteledi. Rus yetkililer bir süredir Suriye'de uluslararası kamuoyunun dikkatini Fırat'ın doğusuna çekiyordu. Ancak şimdi meselenin adını açık şekilde koyuyorlar: "ABD Suriye'de Kürt kartını kullanıyor." Birkaç gün önce Rus genelkurmay başkanı Gerasimov, aynı argümanı şu şekilde tekrarladı: "Kuzey Suriye Demokratik Federasyonu adını verdikleri yapı için hükümet kuruyorlar. Silah ve askeri teçhizat tedarik ederek Kürtlerin ayrılıkçı eğilimlerini pekiştiren ABD, Kürtlerin Arap kabilelerine karşı zor kullanmasına da izin veriyor." Bu uyarının mesajı ABD'yi Suriye başta olmak üzere bölge ülkelerinin toprak bütünlüğünü bozan bir güç olarak kodlamak. Kürt kartı ilk olarak Birinci Dünya Savaşı sırasında Osmanlı devletini parçalamak için masaya sürüldü. Kürtlerin Osmanlı ile kalmayı tercih etmesi ve Kurtuluş Savaşı'nın Sevres Anlaşması'nı geçersiz hale getirmesiyle bölgenin daha fazla parçalanması engellendi. Birinci Dünya Savaşı'ndan sonra İngilizlerin, İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra ise ABD'nin "Kürt kartını" bölgedeki ülkelere karşı "kullanma" politikası devam etti. Washington ilk önce, 1958 sonrası SSCB ile yakınlaşan Irak'ın Kürtlerini (Molla Mustafa Barzani) araçsallaştırdı. Ancak Barzani'yi 1974 isyanında önce destekledi, sonra yüz üstü bıraktı. Birinci Körfez Savaşı (1991) sırasında da ABD, Iraklı Kürtleri, Saddam karşısında yalnız bıraktı. Yine de ilan edilen uçuşa yasak bölgeyle Kuzey Irak'ta özerk bölgenin temeli atıldı. ABD'nin 2003 Irak işgalinden sonra da bölgesel yönetim kuruldu. Washington, 2017'de Barzani'nin bağımsızlık referandumunu desteklemese de İran'ı sınırlandırma projesinde kuzey Irak Kürtlerini yanında istiyor. Erbil'deki Harir askeri hava üssünü genişletmesi ABD'nin Irak'ta da "Kürt kartı" ile yakından ilgilenmeye devam ettiğini gösteriyor. Washington, 2011'de başlayan Suriye iç savaşı uzayınca yeni bir kart daha buldu. Marksist PKK'nın kolu YPG'yi Suriye'nin kuzeyinde ve doğusunda DEAŞ ile savaştırmak için kullanmayı tercih etti. Türkiye'nin bütün eleştirilerine rağmen ABD, Fırat'ın doğusunda YPG'yi tahkim etmeye devam ediyor. YGP'nin ne Marksist olmasını ne de Araplara ve Kürtlere demografik temizlik yapmasını önemsiyor. Yeni gözlem noktaları ile de Türkiye'nin muhtemel operasyonlarından korumaya alıyor. Bu gidişat Moskova'nın argümanını bütün Ortadoğu başkentlerinde kabul edilebilir hale getiriyor. ABD, Suriye'de YPG kartını bölge ülkelerinin toprak bütünlüğü aleyhine kullanıyor. Yeni dizayn operasyonlarının yapıldığı bölgede Washington'ın "YPG kartını" kimin lehine masaya sürdüğü önemli. Herhalde Kürtlerin "devlet" sahibi olması için değil. Bölgeyi uzun yıllar sürecek kanlı bir çatışmaya itmek Kürtlere sadece acı getirir. Aslında Washington'ın İsrail'in güvenliği için Ortadoğu'yu "parçaladığı" bölgenin her başkentinde konuşuluyor. Yayılmacı bir İsrail'in başat olabilmesi için bölgesel güçlerin zayıflatılması hatta bölünmesi gerekiyor. Irak ve Suriye'den sonra İran, Türkiye ve hatta şimdi İsrail ile ittifaka yönelen Suudi Arabistan'ın bile zayıflatılması lazım. Trump yönetiminin bu amaç için seferber olduğu düşünülüyor. ABD Başkan Yardımcısı Pence'in, geçenlerde Trump'ın İsrail'i en çok destekleyen Amerikan başkanı olduğu sözü de zihinlerde... "Kürt kartını" oynamak ilk bakışta Kürtlerle Arapları, Türkleri ve İranlıları uzun yıllar sürecek bir çatışmaya sürüklemek demek. Ancak ABD'nin İran'ı sınırlandırmak adına Suudi Arabistan-BAE hattındaki Arapları İsrail ile aynı hatta birleştirdiğini gözden kaçırmayalım. Böylece ABD sadece Körfez ülkelerini Filistin davasını satmaya yönlendirmiyor. Aynı zamanda onlara YPG'yi finanse ettiriyor. Suriye'nin bütünlüğünü de Arapların bu ülkedeki geleceğini de tehlikeye attırıyor. Kürt meselesinde Arapları da bölüyor. Bazı Arapları diğerleri (Irak ve Suriye Arapları) aleyhine seferber ediyor. Kuşkusuz bu en çok İsrail'e yarar.

[Sabah, 7 Aralık 2017].


İlgili Yazılar
Hassas Bir Süreç
Yorum
Hassas Bir Süreç

Aralık 2024